Bahar aylarında mücadele gerektiren politikalar gündeme geliyor
Bahar aylarında mücadele gerektiren politikalar gündeme geliyor
Yılın ikinci yarısında yönetimi ilgilendiren yeni süreçler var
à Yılın ilk yarısında, özellikle bahar aylarında Ortadoğu’dan kaynaklanan koşullar önemli riskler taşımakta.
à Savaş gezegeni Mars’ın geri gideceği 17 Nisan – 30 Haziran arasında, kısaca yılın ilk yarısında ülkemizin daha temkinli ve soğukkanlı davranması gerekiyor.
à Ülkemiz gündemini yakından etkileyen uluslar arası koşullar ve etkiler, yıl boyunca gündemde kalacak.
à Nisan başı sınırdaş komşularla ilişkiler açısından yeni bir dengeye işaret ediyor. 20 Nisan sonrasında ama özellikle Temmuz ayından itibaren ülkemiz daha girişken ve yeni politikalar ortaya koyabilir.
à Sonbaharla birlikte, barış ve huzur için diplomatik alanda ve siyaset içinde yeni koşulların ortaya çıkacağı görülüyor.
à Yılın ikinci yarısında yönetsel değişiklikler ve liderleri ilgilendiren konular üzerinde çok daha fazla duruyor olacağız.
à 30 Ekim’den sonraki dönemde yurtiçinde barışı, milliyetçi temaları ve çözüm sürecini etkileyebilecek yeni adımlar ve ciddi olunması gereken koşullar var.
İçinde bulunduğumuz döneme imza atan en dikkat çekici astrolojik göstergelerden birisi Satürn ve Neptün arasında yaşanmakta olan kare açı. Satürn her zaman sınırlar, kontrol ve gerçeklerle ilgilidir. Neptün ise sınırsızlık, gevşeklik ve ötelere uzanma arzusu. Durum böyle olunca, en erken 2016 sonbahar aylarına kadar, dağılan, belirsizleşen sınırlar, karmaşık ve kaotik süreçler hala devam ediyor olacak. Başta Ortadoğu bu sınırları belli olmayan karmaşanın en dikkat çekici örneği gözüküyor. Dahası 2016 bahar aylarında savaş gezegeni Mars’ın geri gidecek olması bölgede işleri iyice kızıştıracağa benziyor. Nitekim 3 Ocak’tan itibaren Mars ülkemizin burcu olan Akrep burcuna ilerleyecek ve daha sonraki aylarda, 27 Mayıs-2 Ağustos tarihleri arasında yeniden Akrep burcunu ziyaret edecek. Ülkemizi yakından ilgilendiren askeri konular, mücadele ve çatışma içeren koşullara çok dikkatli yaklaşmalıyız.
Öyle gözüküyor ki, Jüpiter’in 9 Eylül’de Terazi burcuna adım atana kadarki sürede denge, barış ve diplomasi yönündeki olasılıklar oldukça zayıf ve kırılgan bir atmosfer içinde gözüküyor. Ülkemizin ilerletilmiş haritasında hali hazırda Akrep burcunda ilerleyen Ay da halkımızın koşullarına kriz, mücadele ve ölüm-kalım temaları getirmekte. Akrep yıpratıcı ve dönüştürücü bir burçtur.
Her zaman olduğu gibi, yıllık temalara baktığımızda önümüzdeki dönemi iki bölüme ayırarak inceleyebiliriz. 2015’ten devraldığımız ilk dönem, 2016 Ağustos’una kadar etkisini sürdürüyor olacak. Bu dönemde ülkemiz gündeminde uluslar arası konulara, yabancı ülkelerle ilişkilere, medya ve basın dünyasına, değişik ideolojik konulara, diyanet işleri ile ilgili inanç ve fikir konularına ve üniversiteleri içine alan akademik koşullara önemli vurgular var. Ortadoğu’da yaşanan şiddet ve karmaşa, İşid’in yarattığı terör, ABD ve Rusya ile ilişkiler yanında medyanın durumu hatta Kimya dalında Nobel ödülünü alan değerli bilim insanı Aziz Sancar ülkemiz gündeminde yer almakta.
Ülkemizin yıllık haritasında bu dönemde (2015-2016) Terazi burcunun yükselmiş olması hem diplomatik konuları, denge ve uyum arayışını hem de topraklarımızdaki güvenlik ve huzur arayışının en önemli temalar olduğunu göstermekte. Ancak haritada kontrol edilmesi imkansız ve gizli kalan koşulları anlatan 12. Evin öne çıkmış olması, bazı ihmal ve hataların önemli sıkıntılar yarattığını da göstermekte. Bu koşulların en erken 20 Mart’tan sonraki dönemde değişebileceğini söyleyebiliriz. 4 Nisan ve civarı sınırdaş komşularla ilgili gelişmeler, Ortadoğu’daki koşullar açısından oldukça kritik yeni gelişme ve ülkemiz açısından da yeni tutumlara işaret etmekte. Özellikle 30 Haziran sonrasında ülkemiz daha aktif ve cesur tutumlar ortaya koymaya başlayabilir. Bu dönemde edilgen olmaktan daha aktif olmaya yönelik politikalar ve adımlar görmeye başlayabiliriz. Benzer şekilde, 5 Ağustos sonrasında da istikrar ve güven inşası yönünde daha pekiştirici imkanların ortaya çıktığını görüyoruz.
Önümüzdeki aylarda, 21 Aralık – 20 Ocak döneminde dış ilişkiler, diplomasi, düşmanlıklardan kaynaklanan koşullar ülkemizin güvenliğini, vatana ait konuları ve iç işlerimizi çok yorucu kılmakta. Ekonominin gidişatına ait beklentilerin de önemseneceği bir dönemdeyiz. 8 Ocak civarı gerek sınırdaş ülkelerle ilişkiler ve güven, istikrar arayışı açısından önemli günler olabilir. 20 Ocak – 19 Şubat arasında özellikle finansal piyasalar, çocuklar, gençler ve gruplarla ilgili gelişmeler, gizli ve yıkıcı terör olayları açısından endişe ve kriz anlatan koşullar var. 12 Şubat civarında bu konular daha fazla gündeme gelebilir. 19 Şubat – 20 Mart arası sözünü ettiğimiz uluslar arası koşullar, yaşanan karmaşık nedenler yüzünde oldukça belirsiz ve kaygan bir döneme işaret etmekte. Bu dönemde milli konular, halkın hassasiyeti ve sağlığı sık sık gündemde. 26 Şubat civarı bu belirsizlikleri daha çok öne çıkarırken, 18 Mart civarında da ekonomik istikrar ve yönetimi ilgilendiren konular açısından dikkat çekici olaylar yaşanabilir.
20 Mart sonrasında yönetime, liderlere, hükümete yönelik konular daha hızlı ve girişimci bir tutum gösteriyor. Bu dönemde diplomatik ilişkiler, iç işlerine ait konular, liderliği içine alan koşullar öne çıkmakta. Ancak 21 Nisan -22 Mayıs arasında ekonomik durumu ilgilendiren hassasiyetler, finansal istikrar ve halkın durumunu içine alan endişeler dikkat çekebilir. Özellikle 25 Nisan -18 Mayıs arasında ülke içinde güven ve yakın komşuları içine alan gelişmeler açısından oldukça hareketli bir gündem söz konusu.
22 Haziran sonrasında ülkemiz güvenliğini, halkı ve milliyetçi temaları içine alan yeni bir süreç şekillenmekte. 26 Ağustos’a kadar halkın güvenliği, huzuru pek kolay olmayan bir süreçten geçmekte. Ancak bir yandan da yönetsel alanda daha girişken, atak ve mücadele edici koşullar görüyoruz. Nitekim bu aktif koşulların önümüzdeki dönemde de gündemde kalacağı görülmekte. Benzer şekilde, Temmuz sonu ve Ağustos ayı ile birlikte, yönetim sistemine, anayasaya ilişkin konulara ait daha dikkat çekici gelişmeler öne çıkmaya başlayabilir. 22 Haziran – 23 Temmuz arasında meclisi ilgilendiren temalar, yönetimi ve güvenliği gerektiren konular yeni bir trend kazanmakta.
2016’nın ikinci yarısında ortaya çıkacak temalar
Yılın ikinci yarısında, özellikle sonbahar ayları ile birlikte, ülkemizde yönetimi, anayasal konuları ve dolayısıyla iç işlerini de ilgilendiren önemli temaların gündeme geldiğini görüyoruz. Bu dönemde liderleri, hükümeti ve yenilikleri anlatan pek çok yeni adım var. Aynı zamanda ülkemizin tutumunu daha direkt, hızlı ve savaşkan yapan koşullar da dikkat çekiyor. Bu koşullar aynı zamanda Kürtler’i, genel olarak vatanı ve toprağı içine alan güvenlik konularına da işaret ediyor olabilir. “Yeni”olan vurgulanıyor.
2016-2017 sürecini tetikleyecek olan koşullar içinde uluslar arası konuların yine olanca gücüyle gündemde olacağını göreceğiz. Yıllık haritada Yay burcunun yükseliyor olması ve içindeki Satürn ülkemizin bu konularda yükleri, sorumlulukları ve kısıtlayıcı koşulları olacağını gösteriyor. Bu koşullar hem ekonomik durumdan, hem de sınırdaş komşulardan, coğrafyadan kaynaklanıyor. Ülkemiz yılın ikinci yarısında, özellikle yılın son üç ayı içerisinde, diplomatik konulara, denge ve barışçıl politikalara ağırlık vermek ihtiyacı içinde. Aynı zamanda bu alanda önemli fırsatların ve değerlendirilmesi gereken imkanların da ortaya çıkabileceği anlaşılıyor. Bu yeni bir açılımı ve iç politikaları beraberinde getirebilir. Ancak önce tamamlanması gereken pek çok koşul var ve bu tamamlanma ve hazırlık süreci 2017’nin bahar aylarına kadar süreceğe benziyor.
23 Ağustos – 23 Eylül sınırdaş komşulardan kaynaklanan gelişmeler, Ortadoğu’nun durumu ve karşıt koşullar yüzünden oldukça kırılgan, belirsizlikleri yüksek bir döneme işaret etmekte. Bu dönemde 9-14 Eylül tarihleri özellikle daha olaylı olabilir. Benzer şekilde, gerek iç barış, iç güven ve Kürtlere ait konular, gerekse toprağı ve diplomasiyi içeren konular 23 Eylül sonrasında da hassasiyetini, kırılganlığını korumaya devam ediyor.
2016’nın son aylarında gelecek yönünde daha fazla ümit, sosyal grupları ve halkı dengeye, barışa yönelten beklentiler var ancak ayırıcı, yıpratıcı terör konusu bu barış beklentisi üzerinde önemli gölgeler, huzursuzluklar da getirmekte. Uluslar arası konulardan kaynaklanan gelişmeler, mültecilerin durumu bu beklentileri zora sokabilir.
Yılın son aylarında ülke gündeminde yine çok önemli etki yaratan bir konu ise, dış işlerinden, husumetten ve düşmanlıklardan kaynaklanan konuların ekonomiyi ve devlete ait konuları yakından etkilemesi olabilir. Büyük kurumları, sanayiyi, yönetimi ilgilendiren ve doğrudan ekonomik üretim ve TL’nin değeri ile ilgili alanda önemli bir mücadele ve güç savaşı söz konusu. Sınırdaş komşulardan kaynaklanan bu gelişmeler kontrol edilmesi zor bir görünüm sergilemekte. Dışarıdan, karşıt duranlardan ve uluslar arası dengelerden ötürü gizli duran, meclisi ve yöneticileri zora sokabilen koşullar olabilir.
21 Ekim-21 Kasım arasında sözünü ettiğimiz gizli kapaklı durumlar, meclisi ve yönetimi içine alan koşullar özellikle 30 Ekim’den sonraki günlerde daha depresif bir süreç yaratmakta. Bu süreçte 10 Kasım civarında ciddi çabalar var. Bu yorucu koşullar özellikle iç işlerimizde, Güneydoğu Anadolu çerçevesinde, yönetimi ve halkı ilgilendiren konular içinde oldukça yoğun bir meşguliyete işaret etmekte.
21 Kasım-21 Aralık döneminde ise devlet politikalarını ve içişlerindeki dengeyi yeniden toparlayan, ciddiyet ve ağırlık taşıyan konular görmekteyiz. Aynı zamanda çalışanlarla, memurlarla, işçilerle ilgili gelişmeler de söz konusu olabilir. Ekonomiden kaynaklanan ve sınırlayıcı olabilen gelişmeler 21 Aralık sonrasında da gündemde kalacak gibi gözüküyor.