Evet benim, senin, onun, onların ve herkesin zihni çok dolu. Herkes çok yoğun, herkesin kafası çatlamak ve patlamak üzere. Son zamanlarda herkes bir yoğunluktan yakınıyor ve aslında bu yakınmalar çok da doğru. Günümüzde maalesef kendi tercihlerimizin dışında o kadar çok şeye maruz kalıyoruz ki; entrikalı ilişkiler, bu ilişkiler üzerine yorumlamalar, dedikodular, diziler, dizilerin başrolleri, medya, sosyal medya, fenomenler, sahte hesaplar, yalan haberler, sorumluluklar vb… derken bir yandan da hızla akıp giden zaman.
Günlük hayatımızdaki bu yoğunluk zamanla zihnimizi dolduruyor tabi ki. Zamanla sadece çevre ile ilgili değil kişinin kendisiyle ilgili duygu ve düşünceleri de değişiyor. Üstelik bu değişim zamanla değersiz hissettirip, kaygı yaratabiliyor ve sen de biliyorsun ki kaygı pek de yardımcı olmuyor.
Peki ne yapmalıyım diyorsan eğer, zihnini tazelemenin bir yolunu bulmalısın. Zihnini boşaltmak için sana ne iyi geliyor bunu keşfetmek için denemeli ve şans vermelisin örneğin egzersiz yapmaya, meditasyona, yogaya, farkındalık çalışmalarına, bibliyoterapiye, sanata, müziğe…
‘’Sessizlik kişinin uyandığı yerdir ve gürültülü zihin ise kişinin uyuya kaldığı yerdir’’
Bazen herkesi reddedip kendinle kalmak istediğin oluyor mu bilmiyorum ama eğer bu ihtiyacın gün geçtikçe artıyorsa evet kendine dönmenin zamanı gelmiş demektir. Nedir kendine dönmek, kendimi nasıl dinleyeceğim diyorsan sana ilk adım tavsiyem kesinlikle bilinçli farkındalık ve bilinçli sessizlik çalışmaları olabilir.
Bir kere bilmelisin ki içsel huzur arayışının kökeni insanlık tarihi kadar eskilere dayanan bir arayıştır. Yani bu ihtiyacın, arayışın sadece senin meselen değil, bunu sadece sen yaşamıyorsun, baksana kendin için bir şeyler yapıyor, bu yazıyı okuyor, bu yazıya zaman veriyorsun, teşekkür ederim, sen de kendine teşekkür et lütfen, iyi hissetmelisin çünkü doğru bir yoldasın.
Yol demişken ve sessizlikten bahsetmişken bir önerim var: sessizlik molası.
Bilinçli ve farkındalık düzeyi yüksek, planlı bir sessizlik olmalı bu. Yani bir düzeni olmalı. Örneğin her pazartesi, her gün uyumadan önce, her gün uyandığında, haftada 2 gün aynı saatte, her gün iş yerinde mola verdiğinde gibi.
Uygulama 1. Fiziksel Sessiz Yürüyüş
Yalnız veya eşinle, çocuğunla, bir sevdiğinle tercih edebileceğin bir yürüyüş. Sokak, sahil, doğa, park olabilir yeter ki bir avm olmasın. Bence tam tadını alabilmen için minimum 20 dakika deneyimlemelisin. Fakat kural şu, tek bir kelime konuşmamalı ve gözlerini kullanmalısın. (Yazar burada şakacı bir tavırla sen sus gözlerin konuşsun diyor :D) Zaten yürüyüş yapmak ruhsal anlamda hafifleten, ayakları ve gözleri harekete geçiren bir eylem. Normal bir tempoda sadece sessiz kalarak ve etrafı seyrederek yürümek. Eğer yapabiliyorsan nefesine odaklanmanı isterim çünkü nefese odaklanmak fiziksel gerginliğini azaltacaktır. Etrafı seyret ve geri döndüğünde sadece gözlemlerini yaz. Ve düşün ne hissediyorsun?
Uygulama 2. Zihinsel Sessiz Yürüyüş
Şimdi bu yürüyüş kesinlikle tek başına bir deneyim ve biraz daha meditasyon ve yoga deneyimi olan veya meditasyona ilgi duyan, merak edenler için uygun. Üzerinde rahat kıyafetler varken, rahat bir konumda oturuyor veya uzanıyorken, sıcaklık ve ışık rahatsız etmeyecek bir yerde, mümkünse güzel bir koku ve instagramdan paylaşacağım bir rahatlatıcı müzik uygulaması arka planda çalarken çok keyifli olacaktır. Gözlerin kapalı olmalı ama bu yetmez bunu deneyimlemeye istekli olmalısın. Bir yer hayal et, deniz kenarı, orman, yağmurlu bir yer tamamen sana kalmış… evet zihninde yarattığın o yerde yürü, sessizce ve nefesine odaklanarak. 20 dakika sonunda gözlerini açtığında sadece gözlemlerini yaz. Ve düşün ne hissediyorsun?
Ne dersin bence denemeye değer :)
Sevgiyle..
Psk. Dan. Gizem KOLÇAK
@gizemkolcak