Aralık 2019 tarihi ile hayatımıza giren yeni kavramlar var. Önce bir haber metni kadardı ve gerçekten uzaklardı; sonra bir ihtimal evimize ve şimdi belki de elimizi kalbimize her koyduğumuzda, her nefeste oradalar.
Yeni Koronavirüs (COVID-19), ilk olarak Çin’in Vuhan Eyaleti’nde Aralık ayının sonlarında solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) gelişen bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür. Salgın başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan pazarında bulunanlarda tespit edilmiştir. Daha sonra insandan insana bulaşarak Vuhan başta olmak üzere Hubei eyaletindeki diğer şehirlere ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer eyaletlerine ve diğer dünya ülkelerine yayılmıştır. Koronavirüsler, hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir. Koronavirüs hastalığına COVID-19 neden olur. *
Pandemi, en basit tanımıyla dünyada eşzamanlı olarak çok yaygın bir şekilde çok fazla sayıda insanı tehdit eden bulaşıcı hastalıklara verilen isim. Bir hastalığın pandemi ilan edilmesi Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılıyor.
Karantina, tıp dünyasında kullanılan karantina kelimesinin etimolojik kökeni İtalyanca quarantina’dan gelmektedir ve anlamı ‘kırk gün’dür. Karantina, bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belli bir bölgenin veya yerin kontrol altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi biçimindeki uygulamaların genel tanımıdır. **
İzolasyon, karantinana farklı olarak hasta veya enfekte olduğundan şüphelenen kişilerin hasta olmayanlardan ayrılması anlamına geliyor. Bir kişinin veya enfekte olduğuna, bulaştığına inanılan kişilerin, hastalığın yayılmasını önlemek için enfekte olmayanlardan ayrılmasını ifade ediyor. ***********
Sosyal mesafe, hasta insanların sağlıklı insanlarla yakın temasa girmesini önlemeyi amaçlayan bir halk sağlığı uygulaması. Hastalığın yayılmasını önlemek amaçlı grupla yapılan etkinliklerin iptal edilmesi, kamusal alanların kapatılması gibi büyük ölçekli önlemler ve bireysel olarak kalabalıklardan uzaklaşmak gibi alınan kişisel kararları kapsayabiliyor. Kızılay’ın paylaşımında “Enfekte olan biri tedbir almazsa 406 kişiye, daha dikkatli davranarak sosyal mesafeyi azaltırsa sadece 2,5 kişiye virüs bulaştırır” deniliyor.
Kavramlar hayatımıza ardı ardına sıralanırken aslında bu kavramlara oranla daha tanıdık ancak daha yoğun hissettiğimiz, fark ettiğimiz ve belki ilk defa bu denli paylaşabildiğimiz psikoloji kavramları ekleniyor listeye: Endişe, korku, kaygı, panik, öfke, çaresizlik, umutsuzluk, somatik şikayetler, psikolojik sağlamlık… Kavramlara alışmaya çalışırken sorular sıralanıyor: Psikolojik sağlığımızı korumak için ne yapacağız, çocuklara bu süreci nasıl anlatacağız, günlük rutinimiz nasıl olmalI?..
İnsanlık var olduğundan beri temel motivasyonumuz hayatta kalmak. Evrimsel olarak varlığımızı tehlikeye sokan her türlü tehdit ve tehlike bizleri alarm durumuna geçiren, bireylerin kendi gelişim öykülerine göre savaş, kaç ve don tepkileri verdiğimiz bir stres kaynağı. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz korona pandemisi sağlığımız için global bir tehdit olduğu gibi beraberinde gelen riskler, birey olarak dışımızda gelişen ihmaller, sebep ve sonuçlar, haber kaynaklarının güvenilirliği, kulaktan kulağa yayılan söylemler, bilinçsiz sosyal medya paylaşımları ve benzeri pek çok etken birer stres kaynağı. Özellikle bilinmezlik insan zihninde git gide büyüyen bir soru işareti gibi. Öncelikli olarak bu süreçte güvenilir kaynaklardan haber almak ve bilgi edinmek çok önemli.
Bu süreci herkes kendi öyküsünce ve biricik yaşıyor. Peki sen? Etrafında olan bitenle, yaşananlarla ilgili duygu ve düşüncelerinin farkında mısın? Kendini, aileni ne kadar tanıyorsun? Zaman senin için şimdi nasıl akacak? Bu hayatta kalma stresini neye yönlendireceksin? Yaşanan bu olumsuz durumdan olumlu bir tablo yaratabilirsin. Kişisel kaynaklarımıza olan ihtiyacımız her zamankinden daha fazla.
Evden çalışma, çocukların online eğitimleri, gün içerisinde her zamankinden daha fazla boşa geçen zaman hissi gibi pek çok faktör teknoloji ve ekran süremizi uzatmış durumda. Gün içerisinde haber takibine, sosyal medya kullanımına, film dizi seyredilen platformlara ara vermek hem ruh hem de beden sağlığımız için çok önemli; belirli periyodlarla teknoloji detoksu yapılabilir.
Diğer yandan hem sosyal mesafeyi korumak hem de sosyalleşebilmek için teknolojiden yararlanılabilir. Çünkü duygularımızı paylaşmak, yaşadığımız duyguların ve yaşananların sadece bizim başımıza gelmediğini, benzer şeyler yaşayan başkaları da olduğunu görmek iyi hissettirebilir.
Daha önce zaman yaratamadığın kitaplar, filmler, köşe yazıları, hobiler için iyi bir fırsat gibi görünüyor. Belki de merak ettiğin ama içselleştiremediğin yoga veya meditasyon pratiği için bir adım atabilirsin. Spor salonuna gidemiyor ya da uzun bir yürüyüşe çıkamıyor olabilirsin ama evde spor yapabilirsin. Oyun oynayabilirsin. Yabancı dilini geliştirebilir ya da yeni bir dil eğitimine başlayabilirsin. Daha önce denemediğin tarifleri mutfakta deneyebilirsin. Her zamankinden farklı bir alanda uzmanlaşabilirsin. Kendini tanıma ve kişisel gelişim yolculuğuna çıkabilirsin. Belki minimalizme veya klasik müziğe bir şans verirsin Yaratıcılığının sınırlarını zorlarsın belki, tekrar öğrenci olursun mesela pek çok farklı disiplin uzmanı online eğitim ve canlı yayınlarla evimize konuk oluyor. Pek çok öneri ve pek çok fikir var ancak evet bu noktada neler yapabileceğini düşünüp, harekete geçip günlük bir rutin veya haftalık bir plan yapabilirsin.
Bireysel ve toplumsal olarak koronavirüsten öğrendiğimiz çok şey var; sağlık çalışanlarını hatırladık mesela, 23 Nisan’ı balkonlarda kutladık, sadeleştik, birleştik, fark etmediğimiz meslek çalışanlarına evden çıkamadığımız için bize getirenlere daha çok gülümsedik, teşekkür ettik, önce panikledik tüm rafları boşalttık, sonra sadece ihtiyaca odaklandık, ben yerine biz diyebildik. Gördük ki sadece ben yetmiyor ve öğrenmeye de devam edeceğiz gibi görünüyor.
Koronavirüs pandemisi ile dünya çapında milyonlarca insanı ve devletlerin politikalarını etkileyen bir tarihe şahitlik ediyoruz. İnsanlık tarihi boyunca yaşanlar, hanedanlıkların çöküşüyle sonuçlanan, dünyayı değiştiren kara vebadan, koleraya, çiçek hastalığına tüm bu tarih birkaç roman veya film konusuydu belki de koronavirüse kadar. 1350 yılında veba Avrupa’da nüfusun yüzde 3’ünü; 15. yy’da çiçek hastalığın nüfusun yüzde 10’unu sildi tarihten. Bugün 2020, bir çocuk hayal kurdu, bir arkadaşı doğayla ilgili bir şarkı yazdı, bugün bir çocuk doğdu mesela, bir laboratuvarda bir bilim insanı pes etmedi, bir öğretmen tekrar tekrar anlattı, bir anne her şeye rağmen yorulmadı, bir baba var gücüyle devam etti, bir yabancı gülümsedi, birisi sokak hayvanları için bir kap daha su koydu, sokaklar daha temiz mesela… İnsan öğrenmeye devam edecek. Yaşama coşkusu insanlığın içindeki ateşi yani umut her zaman var.
Psk.Dan.Gizem Kolçak
* https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/sss/halka-yonelik.html
** http://tdk.gov.tr/wp-content/uploads/2019/03/11_İlknur-Tatar-Kırılmış-Cengiz-Yakıncı-_-SAĞLIKLA-İLGİLİ-BAZI-KAVRAMLARIN-ÖYKÜLERİ.pdf