Bir süre önce hayatın farkındalık seviyesi çevresinde şekillendiğini keşfettim. Fark ettiğim kadar var olabiliyorum; çünkü farkındalık sayesinde bakmak yerine görebiliyor, gerçekten derinlerde hissedebiliyor ve empati kurabiliyor, sadece kendimle olan ilişkimde değil çevremle olan ilişkimde de daha rahat ilerleyebiliyorum. Peki tam tersi şekilde giderek artan kendine yabancılaşmayla; daha az kabul, empati yoksunluğu ve esneklik gösterememeyle insan her geçen gün daha da narsist mi oluyor?
Pozitif psikolojinin babası olarak bilinen Martin Seligman’ın 48 ülkede 10 bin kişi ile yapmış olduğu kapsamlı bir araştırmada mutlu insanların alışkanlıkları inceleniyor. Sırasıyla; etraflarında mutlu insanlar olduğu, esnek oldukları, mutlu olmak için eyleme geçtikleri, yardımsever oldukları, olayların iyi yönlerine odaklanabildikleri, yeri geldiğinde uzaklaşabildikleri, manevi bir tarafları oldukları keşfediliyor.
Diğer yandan terapiye başvurulan ilişki problemlerin altında çok büyük bir oranla narsist bir partnerle beraber olmak, duygusal manipülasyon ve yol açtığı sorunlar yatabiliyor. “Her insan ilişkisi bir güç ilişkisine yol açar; kimse bundan kaçamaz” diyor İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon kitabının giriş paragrafında.
Zamanla insanın kendisi ile olan ilişkisine dair araştırmalar, kitaplar, konuşmalarla kendi iç ses kavramı ile tanıştık/tanışıyoruz ama çok daha uzun süredir aşina olduğumuz, gözlemleyebildiğimiz, daha kolay yorumlayabildiğimiz bir konu: insanın insanla ilişkisi. Sartre’ın meşhur bir sözü vardır: “Cehennem başkalarıdır.” Kendimizle geliştirdiğimiz sağlıklı ve şefkatli bir ilişki ile başkaları kaynaklı gelişen acıyı engelleyebiliriz.
Yine bir araştırma, tahmin edildiği gibi, kendine şefkat gösteren insanların romantik ilişkilerinin daha mutlu ve tatmin edici olduğunu göstermektedir. Aksine, kendine şefkat göstermeyen insanların partnerlerine karşı daha eleştirel ve kontrolcü olarak tanımlanmıştır. Aynı zamanda daha benmerkezci oldukları ve inatçı bir şekilde her şeyin kendi istedikleri şekilde olmasını istedikleri belirtilmiştir.
Başkalarıyla kurmak istediğimiz yakın ve sağlıklı bağlanmanın kurulduğu bir ilişkiye sahip olabilmek için ilk önce kendimize yakın ve bağlı hissetmek, kim olduğumuzu bilmek, zorluklarla mücadele ederken ihtiyacımızı keşfedebilmek, değer verdiğimiz insanlara ilgi gösterebilmek bize ihtiyacımız olan duygusal kaynakları kazandırır. Kendi sevgi, şefkat, kabul isteklerimizi karşılayabildiğimizde hem yakın çevremizle olan ilişkimizde hem de romantik partnerlerimizle olan ilişkilerimizde daha az talepte bulunur, onlarında tamamen kendileri olabilmelerine izin verebildiğimiz, bir ilişki içerisinde olur; olumsuzluklarla karşılaştığımızda esneklik becerisi ile üstesinden gelebilir ya da gitmek gerektiği noktada yeterli gücü kendimizde görebilir ve sağlıklı bir sonlandırma ile o ilişkiyi noktalayabiliriz.
Toplumumuzun büyük bir çoğunluğunda yetiştirilme tarzı sebebi ile ihtiyaçlarımızın karşılanması için bir başkasına bel bağlanış gözlemleyebiliriz. Sağlıklı bir ilişkide iki taraf taleplerini, beklentilerini, ihtiyaçlarını paylaşır, hem verir hem alır. Ancak kendilerine şefkat ve nezaketle yaklaşabileni kendilerini kabul etmenin verdiği öz güvene sahip insanların ilişkilerinde (iki tarafında bu şekilde olduğu, dengeli) akış çok daha rahat bir şekilde gerçekleşir.
Terapi odasını güzel kılan koşulsuz kabuldür, koşulsuz kabul edildiğiniz güzel ilişkilere, sevgiyle...
Psk.Dan.Gizem Kolçak
@pskdangizemkolcak
pskdangizemkolcak@gmail.com
Kanynaklar:
Öz Şefkatli Farkındalık Uygulama Rehberi - Dr.Christıpher K.Germer - Dr. Kristin Neff
İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon - Pascale Chapaux-Morelli