Bipolar bozukluk başka bir söylemle manik-depresif bozukluk bireyin ruh halini, konsantrasyonunu, enerjisini ve günlük işlevselliğini yerine getirme becerisini etkileyen psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Bu bozukluğa sahip olan bireyler bir anda kendilerini iyi hissederken bir anda kötü hissedebilir, içine kapanabilir. Bu bozuklukta kişinin ruh hali uçlarda seyredebilir. Örneğin bipolar bozukluğun en yüksek seviyede olduğunu varsayalım bu düzeyde kişi hiperaktif bir ruh halinde kendisini çok mutlu hissedebilir. Fakat tam tersi bir durumda da kişi depresyon haline bürünür ise içe dönükleşir, dış dünyaya kapılarını kapatır ve intihar eğilimleri gösterebilir. Bipolar bozuklukta eğer ileri düzeyde değilse yılda birkaç defa bu ataklar meydana gelebilirler. Bipolar bozukluğu olan insanların geneli yaşadıkları duygu durum bozukluklarını fark edebilirken ileri seviye bipolar bozukluğu olan bireylerin bu durumu kendi kendisine fark etmesi zor olabilir.
Peki bireylerin bipolar olmasının nedeni nedir?
Mevcut bozukluğun kesin nedeni bilinmemekle birlikte genetik aktarımın hastalığın oluşmasında etkili olduğu görüşü hakimdir. Özellikle bireylerde sonradan yaşanan travmalar, beyindeki kimyasal dengesizlikler gibi faktörlerde hastalığın oluşmasında etkili olabilmektedir. Bireyde beynin fonksiyonunu kontrol eden nörotransmiterlerde bir veya birden fazla dengesizlik varsa bipolar bozukluk gelişebilmektedir. Ailede birinci dereceden akrabalarda bu bozukluğun genetik temelinin olması halinde ve bazı çevresel faktörlerin tetiklenmesi sonucunda bipolar bozukluk meydana gelebilmektedir. Bireylerin stresli bir ortamda bulunması, travmalar yaşanılması gibi örneğin bir ilişkinin bitişi, fiziksel, duygusal vb. istismar yaşanması, yakın bir bireyin kaybı ve beyin travmaları hastalığın oluşumunda tetikleyici olabilir. Bir bireyin bipolar bozukluğa sahip olup olmadığını semptomlarına bakarak anlayabiliriz. Bipolara bozukluk aşırı uç durumların yaşandığı bir hastalıktır. Bipolar hastalığa sahip olan bireylerde ileri düzeyde bir bozukluğu var ise kişinin işlevselliğini, iş hayatını, arkadaşlık, aile ve özel ilişkilerini etkileyebilmektedir. Bu bozukluğa sahip bireyler de özellikle mani ve depresyon dönemlerinde orada olmayan şeyleri görme, duyma, koklama gibi duyumlar, halüsinasyonlar yaşanabilir. Bu bozukluğa sahip bireylerin ruh halinde ve davranışlarında tahmin edilemeyen değişiklikler olabilir ve bu gibi durumlarda kişinin yaşamında ciddi zorluklar meydana gelebilmektedir.
Bipoların mani döneminde kişilerde aşırı neşe, hiperaktivite, yaşanan olaylarda merkezde olma düşüncesi, daha az uyku, aşırı özgüven, odakta yaşanan güçlük, halüsinasyon görme, hızlı hızlı konuşma, sabırsızlık, alışveriş yapma, sürekli para harcama, huzursuzluk, cinsel dürtülerde artış ve yaratıcılık gibi belirtilerin uç noktada yaşandığı gözlemlenebilir. Bipolara bozukluğun depresif döneminde ise mani döneminde görülen semptomların neredeyse tam tersi durumların görülmesi olasıdır. Yani bireylerde uzun süre uyuma isteği, yorgunluk, suçluluk hissetme, yaşadığı olaylara konsantre olmada yaşanan güçlük, keyifsizlik, kuşku duyma, iştah kaybı, sanrılar görme, uyumada yaşanan zorluk, çevresinde bulunan insanlar ile sürekli tartışma hali, azalan cinsel istek, intihar düşünceleri, günlük aktiviteleri yerine getirmede zorluk gibi semptomlar seyredebilir. Karma dönemde kişi her iki atağın belirtilerini görebilir. Birey çok mutluyken bir süre sonra kendisinden şüphe duyabilir. Yani depresif ve mani döneminin belirtilerini gösterebilir.
Bipolar bozukluğun tanısında genellikle aile öyküsü alındıktan sonra ve klinik izlenim ile konulabilir. Bir kişiye bu hastalığın tanısının konulabilmesi için manik ve depresif atakların gözlemlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bir profesyonelden yardım istemek önemlidir. Bu bozukluğun tanı konulduktan sonra tedavi sürecinde de hekim ile olan iş birliği ve çevresindeki bireylerin tedavi sürecindeki destekleri önemlidir. Atak döneminde hasta ne hissettiğini ne düşündüğünü ve ne yaşadığını kendisinde nasıl bir değişikliğin meydana geldiğini fark edemeyebilir. Bu bozukluğa sahip kişiler ileri düzeye kadar kendi durumunda meydana gelen değişiklikleri gözlemlemeyebilir. Depresif dönemde iken hasta yaşamdan keyif alamamaktan, mutsuzluğundan ve bunun neden olduğunu anlayamamaktan dolayı sorun yaşayabilir. Fakat mani dönemde kişinin içinde bulunduğu durum çevre tarafından fark edilebilir. Atak dönemleri hem tanının konulmasında hem de tedavinin belirlenmesine büyük bit öneme sahiptir. Eğer birey depresif bir dönemdeyse antidepresan duygu düzenleyici ilaç tedavisi uygulanabilir. Manik dönemde ise antipsikotiklerden yararlanılabilir. Bipolar bozuklukta kişi atakların dışında normal hayatını sürdürebilir. Tedavi süreci sadece ataklar geldiğinde değil atakların oluşmasını engelleyici bir biçimde planlanabilmektedir. Dolayısıyla ilaç tedavisi bu hastalıkta çok önemli bir yere sahiptir. Bu bozuklukta bireyler bir süre ilaç kullandıktan sonra kendilerini iyi hissettiklerinde ilacı bırakabilirler bu gibi durumlarda hasta yakınlarının yaklaşımı da önem arz etmektedir. Hastanın ilaç kullanmasını desteklemek ve hastalık ile ilgili farkındalığın yüksek olmasına önem vermek gerekmektedir. Hastanın ilaç tedavisinin yanında yaşadığı süreç ile ilgili psikolojik destek alabilmesi için alanında uzman kişilere yönlendirilmesi gerekmektedir.
Psikolog Dilek Memnun
R.Hakan Kırkoğlu
Kış mevsimi haritasına bakış
21 Aralık 2024
Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
16 Aralık Haftası burç yorumları - Haftalık burç yorumları
16 Aralık 2024
Dt. Pertev Kökdemir
Diş çürümesini engellemenin 5 etkili yolu
16 Aralık 2024
Astrolog Seçkin İlbuğa
15 Aralık 2024 İkizler Dolunayı: En üst versiyona çıkmamızı sağlayan mucize
14 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
Dolunay neler getiriyor?
14 Aralık 2024