Pandemi ruh ve beden sağlığını etkileyen bir süreç olmuştur. Koronavirüs salgını sırasında yayılmayı önlemek amacıyla bir takım önlemler aldık bu alınan önlemlerin başında yayılma hızını engellemek için insanlarla temasımızı gözden geçirdik öncelikle, onları kendimize uzak tuttuk, diğer insanlarla aramıza mesafeler koyduk. Sosyal bir varlık olan insanı aslında bireyselleştirdik, sosyalleşmenin her zaman altını çizdiğimiz bu insana artık bireysel davran dedik, özellikle ergenlik çağında ki gençleri bu durum fazlasıyla etkiledi. Okul dönemindeki çocuk ve gençlerde salgının başlarından itibaren online eğitime geçilmesi, okulların kapatılması, yetişkinler için yine keza sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi ve evde kalma gerekliliğinin altının çizildiği bu durum engellenmişlik duygusunu yoğun bir şekilde yaşamamıza sebep oldu. Bu nedenle koronavirüs aslında hepimizin hayatında önemli belirgin değişikliklere yol açtı, uyum sürecimizi zorlaştırdı. Bu zorlukla başa çıkabilmek, kendimizi güvende hissedebilmek, sağlıklı uyum gösterebilmek ve sevdiklerimizi koruyabilmek adına psikolojik sağlamlık oldukça önem kazandı. Pandeminin bilinç dışında travmatik bir olay olarak algılanması aslında kronik bir stres durumu olarak değerlendirilebilir bu sebeple korku, depresyon, kaygı, öfke gibi duyguların meydana gelebileceğinin altını çizebiliriz. Ancak bireylere yeni bir pencereden bakabilme kabiliyeti kazandırdığını da ekleyebiliriz. Bu zorlukların yanı sıra psikolojik dayanıklılık gösterilerek sevdiklerinin kıymetini anlamak ve yeni beceriler geliştirmek adına olumlu etkileri de söz konusudur.
Bu süreçte bir çok insan, depresyon, anksiyete (kaygı) , OKB (obsesif kompulsif bozukluk) tanısıyla bizlere başvurmuştur. Özellikle hijyen takıntısı bariz bir şekilde altı çizilmesi gereken psikolojik bir rahatsızlık olarak baş göstermiştir.
Koronavirüs ile Depresyonun İlişkisi (Covid-19)
Depresyon sürekli bir üzüntü ve ilgi kaybına neden olan bir duygudurum bozukluğudur. Pandemi döneminde çocuklar ergenler ve yetişkinler olmak üzere daha önceden tanıları konmuş tedavileri devam eden psikiyatri hastaları da psikolojik bir rahatsızlığı olmayan insanlar gibi bu süreçten etkilendiler. Ayrıca bu süreçte işini kaybedenlerle birlikte yaşanan maddi sıkıntılar dolayısıyla insanların bir depresyon ve kaygı sürecine girdiğini belirtebiliriz. Tedavileri devam eden psikiyatri hastalarının hastalık bulaşacak endişesi ile hastanelere gitmedikleri hatta bir kısmında ilacı kestiği görülmüştür. Yapılan araştırmalara göre Pandemi döneminde depresyon %52 artış göstermiştir. Bu süreçte hasta olma ve ölüm korkusu, sosyallikten uzak kalmak, zorunlu izole halinde hayata devam etmek, depresif belirtiler, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu hatta intihar gibi girişimler çeşitli psikiyatrik bozukluklara sebep olmuştur. Depresyon ve kaygı bozukluğundan en çok gençler, kadınlar, işsizler ve düşük gelire sahip bireylerin etkilendiği saptanmıştır. İnsanların sosyallikten uzak kalmak zorunda kaldıkları bu dönemde depresif belirtilerden kendimizi korumak adına ruhsal sağlığımızı olumlu hale getirmek amacıyla uyku ve beslenme düzenimize dikkat etmemiz gerekir.
Psikolog Ayşe Düşüngülü