Aşk, hayatın heyecanını artıran ayakları yerden kesen vadeli duygulardan biridir. Vadeli derken tükenme ve bitme manasında değil, değişim manasındadır. Bir süre sonra aşk kendini, diğer başka sevgi formlarına dönüştürür ve geliştirir. Vadesini sürekli yeniler. Aşkın insanlarda bıraktığı olumlu etkilerden söz eden çalışmaları duymuşsunuzdur. Aşıkken, hem duygusal hem zihinsel hem de fiziksel olarak verim artar. Enerji dolu, pozitif, güzellikleri görebilen, duygularına daha kolay ulaşabilen heyecanlı, mutlu, yerinde duramayan bir ben vardır. Böylesine eşsiz bir duyguyu yaşarken, bu duygunuzu hissetmenize sebep veren patnerinizin özellikleri de, en az aşk kadar önemlidir. Öyle ki bu dönemde ki heyecan, aşkın doğası gereği var olsa da, bu heyecanı artıran patnerinizin sizden farklılıkları olabilir. Hep duymuşuzdur; Büyük aşklar, nefretle başlar ya da zıt kutuplar birbirini çeker diye. Sürekli bir tezatlığın çekici olduğu vurgulanır oysa gerçekten de öyle midir?
Kişiler ilişkilere başlarken, her daim pembe gözlükleri yanındadır. Ne kadar realist ve tarafsız görmeye çalışsalar da, aşk döneminde gözler olanı olduğu gibi değil, olmasını istediği gibi görmeye meyillidir. Aşkın gözleri, karşı tarafın kendinize uymayan yönlerini ya tolere eder ya da zamanla değişebilir diyerek görmezden gelir. Sizden farklı zevkleri, renkleri, düşünceleri olan birinin hayatınızda yaratacağı etki ve heyecan doğru orantılı olabilir. Hiç tatmadığınız yemeği yemek, hiç gitmediğiniz bir yere gitmek yahut hiç duymadığınız bir şarkıyı söylemek gibidir bu süreç. Zıtlık her ne olursa olsun, sizi sıradanlıktan uzaklaştırarak, çeşitlilik, değişiklik ve zenginlik getirebilir. İşin bu kısmında zıt kutupların birbirlerine katkıları çekim gücünü artırır. Sizde olmayanı başkasıyla tamamlamak ve patnerinizde olmayanın da sizinle tamamlanması heyecanı artırabilir. İşin bu kısmına kadar zıt kutuplar gayet birbirini çekebilir.
Fakat yapılan bilimsel birçok araştırma sonucuna dayanarak görüyoruz ki, aynı çekim gücü uzun vadeli ilişkilerde, aynı itim gücüne dönüşebilir. Aşkın gözlüklerini çıkartmaya ve şartların kelebeklerin uçuşundan daha olgunlaşan bir sürece transfer olduğunda; uzun ilişkilerin daha çok farklı insanlar arasında değil, benzerlikleri olan insanlar tarafından yürütüldüğünü görmekteyiz. Bu yüzden bir süre zıt kutuplar size çekici gibi gelse de, uzun vadede bu çekiciliğini kaybedebilir. Anlaşma, empati, uzlaşma, uyum gibi durumlar da en çok size benzeyen insanlara ihtiyaç duyabilirsiniz. Farklılıklar bir süre sıra dışılık getirdiği gibi, bir süre sonra da sıkıcılık ve tahammül edememeyi ardından sunabilir. Benzerlikler de en az farklılıklar kadar hayatınıza heyecan getirebilir. Sevdiklerinize eşlik eden başka biri ya da aynı hayatları yaşadığınız, aynı dili konuştuğunuz kişi ile yapacağınız paylaşımlar hem anlaşılma çabanıza hem de içinizden geçenlere destek olacaktır.
Kişiler özellikle benzer yanlarından değil daha çok birbirlerine anlam veremedikleri farklı taraflarından tartışmaktadır. Dolayısıyla bir hayatı paylaşabilmek için bir ölçüde, benzer olmak ve aynılaşmak gereklidir. Zıt kutuplar bu işleyiş, benzer olanlardan daha hızlı işler. Kişiler birbirine gösterdikleri farklılıkların kabulü ve heyecanındayken hızlı kararlar alabilir. Pişman olacağı adımlar atabilir. Oysa ilişkilerde ki benzerlikleri görmek ve bunları yapılandırırken heyecan duymak verilen kararlara destekleyicidir. O nedenler evet, zıt kutuplar birbirini çekebilir ama bu çekimle birbirlerine çarpabilirler. Ortaklıkların, aynılıkların, benzerliklerin değerinin çekimi ise, birbirini itmeyen birbirine sağlıklı bağlanan kutuplara dönüşebilir.
Psikolog& Aile Danışmanı Merve Savaşkan
www.mervesavaskan.com
intstagram: @izmirpsikologum