Kulak, burun ve boğaz ameliyatları denince bu sıralar aklımıza daha çok rinoplasti ve septorinoplasti gibi işlemler gelse de, bu bölümün ilgi alanına giren problemler çok daha fazladır. Uyku apnesi ve horlama da bu problemlerden bazılarıdır. Toplumda yaygın olarak karşılaşılan bu sorun çoğu kişi tarafından hastalık olarak görülmez. Bu da hastaların tedavi olmasını geciktirmekte veya engellemektedir. Aslında toplumumuzun en az %30’unu etkileyen uyku apnesi ve horlama ne gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır? Bu hastalığın doğru tedavisi nasıl yapılmalıdır?
Horlama ve uyku apnesi ciddiye alınması gereken bir rahatsızlıktır. Her şeyden önce, bu sorun bireyin uyku kalitesini düşürerek, genel yaşam kalitesinin de olumsuz etkilenmesine sebep olur. Horlama ve uyku apnesi yalnızca uyku esnasında çıkarılan bir gürültü olarak düşünülmemelidir. Bu hastalığın bilinen semptomları arasında kişinin gün içerisinde yorgun, stresli ve sinirli hissetmesi ve özellikle boyun bölgesinin terlemesi de yer almaktadır. Uyku apnesi, erkeklerde ve kilolu hastalarda daha çok görülür. Eğer hastanın kilo problemine eşlik eden kronik bir hastalığı da varsa cerrahi işlemlerle tedavi görmesi zorlaşmaktadır.
Neden Horlarız?
Horlama, erişkin bireylerde %25-30 civarında sürekli olarak, %45’inde ise aralıklı olarak gözlenen bir sorundur. Tıp dünyasında bir hastalık olarak tanımlanan uyku apnesi ve horlama, uyku sırasında kişinin dil kökü, küçük dil, yumuşak damak ve bademciklerinin geniz ile birleştiği bölgedeki kasların gevşemesi sonucunda meydana gelmektedir. Bu kaslar gevşediğinde, solunan havanın geçiş alanı daraltmakta ve hava gevşek dokularda bir titreşime neden olmaktadır. Bu titreşimin dışa vurumu ise horlama olarak adlandırdığımız gürültülü bir nefes alma biçimidir.
Peki, erkekler neden kadınlara göre daha fazla horlar? Bunun da nedeni basittir: çünkü kadın vücudunda yağlanma yaygın olarak kalça bölgesinde görülürken erkek vücudunda boyun ve karın çevresi yağlanmaya daha elverişlidir. Kilolu erkeklerde, uyku sırasında karın tarafından diyaframa yapılan baskı göğüs içi basıncını arttır. Bunun üstüne bir de dil arkaya kayarak yutak çevresindeki kasların gevşemesine sebep olursa horlama meydana gelmiş olur. Bununla beraber, menopoz döneminden sonra kadınlarda oluşan hormonsal değişiklikler sonrası orta yaşlı kadınlarda da horlama problemi ile karşılaşmaktayız.
Tedavi Seçenekleri Neler?
Cerrahi tedavi seçeneklerinden önce önleyici tedavi yöntemlerine başvurmakta fayda vardır. Kilo veren hastaların çok büyük bir kısmında horlama şikâyetinin kendiliğinden gerilediği gözlemlenmiştir. Bunun için gece yatmadan en az 3 saat önce yemek yemekten ve alkol almaktan kaçınmak tavsiye edilir. Sırt üstü yerine yan yatmak da horlamayı önler.
Bu genel önlemler işe yaramazsa özel tedaviler veya cerrahi yöntemlere başvurulur. Cerrahi tedavi yerine ilaç tedavisi ve CPAP (Sürekli Pozitif Basınçlı Hava) cihazı kullanılabilir. Ancak uzun vadede yan etkileri olduğu için ilaç tedavisi son zamanlarda pek fazla tercih edilmemektedir. Bir çeşit solunum maskesi olan CPAP, basınçlı havayı hastaya burun yoluyla verir. Bu nedenle, burun tıkanıklığı olan hastalar bu yönteme uygun değildir. Her gece düzenli olarak kullanılması gereken CPAP cihazı, bazı hastalarda burun içinde ödem, kuruluk, kabuklaşma ve kanamaya sebep olma riskini taşımaktadır.
Medikal yöntemler, CPAP cihazı ve ağız içi apareylerin uygun olmadığı hastalarda ise hastalığa sebebiyet veren solunum yolu tıkanıklığı çeşidine göre burun ameliyatları, yumuşak damak ve küçük dil ameliyatları ve dil ve dil kökü ameliyatları uygulanır. Alt çenenin geride kalmasından kaynaklanan sorunlarda da Ortognatik (çene) cerrahiden yararlanılır.