Pınar Civelek

Pınar Civelek

pinargulcivelek@gmail.com

Tüm Yazıları

Herkese yeniden merhaba, bugün sayısız marka ve ürün çeşitliliği ile hayatımızın her anında bizi daha iyi hissettiren makyaj Kraliçe I. Elizabeth’i nasıl hissettirdi? Kraliçe I. Elizabeth’in ikonik makyajının hikayesini sizlerle paylaşmak ve güzelleşmek, zeki, soylu görünmek için kadınların o dönemde yaptıkları hataları anlatmak istiyorum.

Tudor Hanedanı üyesi kraliçe I. Elizabeth 25 yaşında tahta geçmiş ve İngiltere’nin yanı sıra İrlanda’nın ve sembolik olarak da olsa Fransa’nın da kraliçesiydi.

Üzerindeki sorumluluğu şimdi düşününce dudak uçuklatıyor.

Kraliçelerin güzellik sırları her zaman bize ilham kaynağı. Kullanılan şifalı bitkiler, farklı bileşenler ve porselen ciltler…

Tabii her zaman böyle masum olmuyor maalesef güzellik için seçilen yöntemler. Kraliçe I. Elizabeth de ne yazık ki tahtta 4. Yılında o dönem büyük kayıplar verilen çiçek hastalığına yakalanarak yataklara düşmüş ve henüz 29 yaşındayken ölümün kıyısından dönmüş.

Haberin Devamı

Çiçek hastalığını atlatmak zor zor olmasına ama atlattığında da eski haline dönmek pek mümkün değil, Vücudunda ve yüzünde minik kabarcıklı kızarıklıklarla iz bırakıp öyle gidiyor. Kraliçe I. Elizabeth de bu izlerden nasibini almış ve o eski güzelliğini kaybetmiş.

Bir Kraliçe için dış görünümün özelliğini anlatmaya gerek yok sanıyorum ki. Güzelliği ve duruşu Kraliçe’nin ne kadar saygı göreceği, itibarı ve soyluluğu ile doğrudan alakalı.

Kraliçe de halkının karşısına yüzündeki leke, kızarık ve kabarcıklarla çıkmamak için bir karışım hazırlatmış ki çiçek hastalığı kadar tehlikeli. Sirke ve kurşundan elde edilen bir pudrayı yüzüne uyguluyor Kraliçe’nin yüzü beyaz bir tabaka ile kaplanıyor ve izler görünmüyordu.

Kraliçe yapar da moda olmaz mı? Beyaz yüz doğurganlığı, gençliği ve kadının açık havada çalışmak zorunda olmadığına işaret yani bir statü göstergesiydi. Tabii ki moda oldu ve kadınlar porselen yüze sahip olmak için resmen ölümle dans ediyorlardı.

Üstelik makyaj uzun süre kaldıktan sonra çıkarıldığında yüz solgun, gri ve kırışık görünüyordu.
Makyajı çıkarmak ve cildi temizlemek için kullanılan karışımlar da maalesef kurşunlu pudra kadar tehlikeliydi. Yüzü gül suyu, cıva, bal ve yumurta kabuklarıyla temizliyorlardı ki gül suyu ve bal içimizi rahatlatsa da cıva yanlışı bütün doğruları götürüyordu.

Kraliçe I. Elizabeth görünümünü tamamlamak için ağır metaller içeren pigmenti yüksek kırmızı boyalarla dudaklarını boyadıktan sonra gözlerini siyah kalemle hizalayıp o dönemde yine tehlikeli bir moda akımı olan gözleri belirginleştirmek için kullanılan ’Belladonna’  göz bebeklerini büyüten özel bir damla kullanıyordu.
Belladonna’nın içeriği, güzelavrat otunun bitkisinden elde edilen zehirli bir sıvı…

Geçmişten günümüze yüzümüzde şekli en çok değişkenlik gösteren kaşlar da o dönemde ince ve kemerli olana kadar alınır ve yüksek bir alın yaratılırmış. Bu görünüm de kadınların sadece zeki değil, üst sınıftan olduğunu işaret edermiş. Yine bir statü yarışı.

Peki tüm bu zararlı maddeleri henüz 29’unda güzelleşme uğruna uygulayan Kraliçe I. Elizabeth’in sonunu ne getirdi dersiniz?

69 yaşında hayatını kaybeden I. Elizabeth’in ölüm nedeni biraz çalkantılı. Nedenler arasında kan zehirlenmesi, zatürre ve kanser gösteriliyor. Kurşun zehirlenmesi sebebiyle orta yaşlarında saçlarını kaybettiği, hafıza kaybı ve sindirim sorunları yaşadığı da tarihe geçmiş.