Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Ahmet Fuat Yalçın, 1989 Diyarbakır'da doğdu. Annesi ve babası devlet memur olan Ahmet’in 2 erkek kardeşi vardı. Ebeveynlerinin işleri dolayısıyla üç erkek kardeş farklı şehirlerde dünyaya gözlerini açmıştı ama çok mutlu ve huzurlu bir aile yaşantıları vardı. Anne ve babaları çocuklarına çok düşkündü. İlgilerini üzerlerinden hiç eksik etmiyorlardı. İki ağabeyi gibi Ahmet de okulunda çok başarılıydı. Ancak bu başarıları eğitim hayatıyla sınırlı kalmayacak, sahip olduğu yetenekler onun dünyada ilklere imza atmasını sağlayacaktı.
"Çok şükür güzel bir çocukluk geçirdim, Allah annem ve babamdan razı olsun. Çocukluğum Diyarbakır’da başladı, İstanbul’da devam etti. İlkokul üçüncü sınıftan itibaren İstanbul’da yaşamaya başladık. Derslerimde her zaman başarılıydım. Dışarı çıkmaz evde kendi oyuncaklarımı kendim yapardım. 8. sınıfı okul ikincisi, süper liseyi de okul birincisi olarak bitirdim. Ardından Yıldız Teknik Üniversitesi makine mühendisliği bölümüne girdim. Okulumu 3,5 senede bitirip hemen aynı hafta İstanbul Teknik Üniversitesi makine fakültesi sistem dinamiği ve kontrol anabilim dalında yüksek lisansa başladım. Lisans ve yüksek lisans yaptığım sırada üniversitedeki güneş enerjili araba ve kariyer gibi kulüplerde aktif olarak görev aldım. Kulüplerin neredeyse tüm kurslarına katıldım."
GÜNEŞ PANELLERİNİ PERDEYE DÖNÜŞTÜRDÜ
Ahmet, 2010 yılında yani lisansının son döneminde ilk kez maaşlı olarak bir şirkette çalışmaya başladı ve o tarihten itibaren hep çalıştı. Bir taraftan yüksek lisansına devam ediyor, diğer taraftan çalışıyordu. İş ve yüksek lisansın aynı anda olması hele ki yüksek lisansını İTÜ Makine Fakültesi gibi bir yerde yapması Ahmet’i biraz zorluyordu ancak hedeflerine giden yolda hiçbir şey onu yıldırmıyordu. Yüksek lisans tezi yenilenebilir enerji üzerine olan Ahmet önce yenilenebilir enerji konusunda dünyada ne tür uygulamalar yapılmış, ne tür sorunlar var, neler yapılabilir diye uzun süre araştırma yaptı ve konu ile ilgili çalışan hocalarla fikir alışverişinde bulundu. Ahmet’in aklına bu çalışmalardan sonra güneş panellerini perde haline dönüştürme fikri geldi.
ÇALIŞTIĞI İŞİ BIRAKIP KENDİ İŞİNİ KURDU
İyi ki de gelmişti çünkü dünyada daha önce sadece birkaç deneme yapıldığını ve bu alanda eksik olduğunu gördü. Hemen küçük birkaç prototip deneme yaptı ve olabildiğini fark etti. Bu durum Ahmet’in İTÜ Makine Fakültesi ve Enerji Enstitüsü ile birlikte yüksek lisans tezini yayınlamasını sağladı. Ardından üretim proseslerini daha da geliştirip patentine başvurdu. Bu sırada çalışmaya devam eden Ahmet, işten ayrılıp devlet desteğine başvurarak elektrik üreten perde fikrini hayata geçirdi. Ahmet, “Elektrik üreten perde benim İTÜ’de yüksek lisans tezimdi ancak girişimcilik serüvenimin başlangıcı oldu” dedi.
“Devlet desteğini almaya hak kazanarak şirketi Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ında kurduk ve hemen Ar-Ge çalışmalarına başladık. Bu sırada ulusal ve uluslararası birçok yarışma ve programda birincilikler ve dereceler aldık. Bunların arasında TÜBİTAK İnovasyon yarışmasında Türkiye birinciliği ödülü, TET proje pazarı, Mercedes start-up yarışmaları dereceleri, Hamdi Ulukaya Girişimi’nin New York’taki start-up eğitimine hak kazanmak yer alıyor. Yıldız Teknopark’ta ürünümüzü 2 yıllık bir Ar-Ge çalışması sonrası tamamlayıp, ilk modelin lansmanını gerçekleştirdik ve ilk satışımızı yurt dışına yaparak 'Elektrik Üreten Akıllı Perde' pazara girmiş oldu."
PRİZE TAKMAK YETİYOR! 2 MODELİ VAR
Elektrik üreten akıllı güneş perdesinin konut, ticari ve kamu binalarında perdelerden elektriğin üretilmesini sağladığını söyleyen Ahmet, “Üzerine güneş ışığının gelmesiyle elektrik üretiyor. Binanın iç kısmına bakan kısmı gerçek perde görünümünde olmasının yanı sıra yüzlerce renk ve desen kumaş seçeneğine sahip. Ürettiği elektriği güç kutusuyla doğrudan prize vererek diğer prizlerde de kullanılmasını sağlıyor. Kısaca ürünün, akıllı katlamalı bir stor perde olduğunu söyleyebiliriz. Solar Curtain, dünyada perde görünümündeki tek güneş paneli. Güneş panellerini kendi geliştirdiğimiz patentli yöntemle yüzde 25 verimli hücreler kullanarak, 2 milimetre inceliğinde üretiyor ve gerçek bir perde deneyimi sunuyoruz. Hem zebra hem de katlamalı stor perde modelimiz bulunuyor” dedi.
TAK ÇALIŞTIR: KURULUMU ÇOK KOLAY
“Perdelerin kurulumu oldukça kolay, tak çalıştır ürünler” diyen Ahmet, “Perde satan yerlerden aldığımız perde gibi kolayca kornişe veya duvara monte edip, fişini de prize takıyoruz. Ardından kullanıcılar mobil uygulamayla kurulumunu gerçekleştiriyorlar. Perdeler 24-48 volt arası insana zarar vermeyecek gerilimlerde çalıştığı için güvenle kullanılabilir. Mobil uygulamayla perdeden anlık, günlük, haftalık ne kadar elektrik üretildiği, ne kadar karbon salınımı önlendiği, ne kadar ağaç kurtarıldığı ve faturadan ne kadar tasarruf sağlandığı görülebiliyor” açıklamasını yaptı.
“Evlerde, ofislerde, otellerde ve tüm binalarda ek bir yere veya araziye ihtiyaç olmadan kullanıcıların hem gerçek bir perde kullanmalarını hem de perdeden elektrik üretmelerini sağlıyoruz. Herhangi bir yere başvuru yapmadan veya bir yerden izin almadan öz tüketim modeliyle kullanıcılar perdeden ürettiği elektriği güç kutusu ile prize takıyorlar ve anlık olarak diğer prizlerden bu elektriği kullanabiliyorlar. Yani salonda üretilen elektriği mutfaktaki buzdolabında kullanabiliyorlar, şebekeden elektrik satın almalarına gerek kalmıyor. Çünkü akıllı perde metrekarede 1 saatte 80 W elektrik üretiyor. Tek bir perde 4 metrekare standart bir pencerede bir günde ürettiği elektrikle 28 saat TV çalıştırabilir, 14 saat buzdolabı veya 2 saat fırın çalıştırabilir.”
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINA SATIYOR
Bugüne kadar Ukrayna, Singapur ve Gana’ya satış yaptıklarını, yakın zamanda bir Avrupa bir de Asya’dan iki ülkeye daha siparişleri tamamlayıp teslim edeceklerini anlatan Ahmet, “Biz bugüne kadar 5 devlet destekli Ar-Ge projesini başarıyla tamamladık ve hayata geçirdik. Bunlardan ikisi çok yeni. Elektrik üreten tente ve elektrik üreten havuz koruma sistemi. Her ikisinin de prototiplerini ve testlerini gerçekleştirdik ve patent başvurularını tamamladık. 2024 yılı içerisinde her iki ürünümüzün de lansmanını tamamlamaya çalışıyoruz. Bu sene içerisinde her iki ürün de sahada olacak. Yenilenebilir enerji alanında iki yerli ürün daha dünya pazarına girmiş olacak. Buna ek olarak satışlara ve iş birliklerine devam ediyoruz” bilgilerini paylaştı.
‘GENÇ DEĞİL, GENÇ RUHLU OLMAK GEREKLİ’
Her yaşta girişimci olmanın mümkün olduğunu söyleyen Ahmet, “Bunun ilk şartı genç olmak değil, genç ruhlu olmaktır. Günümüzde buna örnek vermek istersek Wallmart, KFC ve Zoom’un kurucularını; yakın geçmişte Henry Ford’u gösterebiliriz. Bunların hepsi 40 yaşından sonra girişimciliğe başladı ve başarılı bir şekilde tarihe geçtiler. Kendi tarihimizden büyük insan Mimar Sinan 49 yaşında baş mimarlık görevine getirildi ve harika eserlerini yapmaya 49 yaşından sonra başladı. Bilinenin aksine Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre, 40’lı yaşlarında girişimcilik yapanların diğer yaşlardakilere göre daha başarılı olduğu gözüküyor. Bunun en büyük sebepleri deneyim ve bilgi gösteriliyor” dedi.
‘FİKRİN NE ZAMAN GELECEĞİ BELLİ OLMUYOR’
“Mevlâna durumunu, ‘Hayatım boyunca odunları yığdım, yığdım. Bir gün Şems geldi ve ateşi yaktı, o günden beri yanıyorum’ diye özetliyor” diyen Ahmet, sözlerini şöyle noktaladı: “Biz de hayatımız boyunca odunları yığmalı, hazırda beklemeliyiz. Başarı için her zaman, hayatımız boyunca çalışmalıyız, araştırmalı ve öğrenmeliyiz. Ve zamanı geldiğinde, Şems geldiği zaman yani fikir geldiği zaman odunları kolayca yakabilelim. İşte girişimcilik ateşi o zaman başlayabilir. Yukarıda verdiğim örnek girişimciler gibi yani 40 yaşından sonra bile. Fikrin ne zaman geleceği belli olmuyor. Bu nedenle bir genç olarak hemen girişimci olmam lazım deyip acele etmemek, bilgi ve tecrübelerimizi zamanı geldiğinde kullanmak üzere olabildiğince en yüksek seviyede artırmamız gerekiyor.