Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Mehtap ve Kadir Çakır çifti, Marmaris’te aynı mahallede ve aynı günde doğmuş ve her ikisi de çok küçük yaşlarda babalarını kaybetmiş. 17 yıldır beraber,10 yıldır da evli olan çift, “Beraber büyüdük, beraber çalıştık-kazandık beraber biriktirdik anılarımızı” diyor. Kendi spor kulüpleri olan Dance Maris Akademi’de eğitmen kadrolarıyla profesyonel antrenörlük yapan Mehtap, birçok kadını spor ve sağlıklı beslenme ile zayıflatırken Kadir de birçok Türkiye Şampiyonu ve en son da dünya şampiyonu çıkarttı. Ancak çift, kariyerlerini noktalayarak, kendilerine yeni bir hayat kurdu ve evlerini kapatıp, köye göç etti.
‘UYKU HARİÇ EVDE HEP İŞ KONUŞUYORDUK’
Şehirdeyken sabah başlayan mesaileri gece yarılarına kadar süren aile, tüm gün dersler, akşam ise otellerde animasyon gösterilerine ve ayda 2 kez de farklı şehirlerde yarışmalara gidiyordu. ‘Uyku hariç evde bile iş konuşuyor, özel anlarımızı bile iş yerinde kutlar olmuştuk’ diyen Çakır çifti, Pandemi sürecinde 6 ay boyunca iş yerleri kapalı kalınca, onlar da 5 metrelik teknelerinde yaşamaya başladılar. Çift, “O süre içinde tek derdimiz hangi balığı tutacağız, hangi koyda kalacağız idi. Zaten çok küçük yaşlardan beri ikimizin aileleri de bizi kamp ve doğa sevgisiyle büyütmüştü. Vakit buldukça kamp yapar. Doğa ve doğal yaşamı şehir hayatından daha çok tercih ederdik. Bu sevgi, tutku ve doğal ürün üretme arzusuna ek olarak şehrin stresli koşuşturması bizi köy hayatına yönlendirdi. Artık tüketici değil üretici olmaya kara verdik” bilgisini paylaştı.
Ailelerinin köye göç etme kararlarına çok şaşırdığını dile getiren çift, akıllarına ilk gelenin kariyerleri olduğunu söylüyor. Çakır ailesi, şaşırma sebepleri için şunları söyledi:
“Çünkü işimizi çok severek yapıyorduk. Artık kendi hayallerimizi yaşamak ve gerçekleştirmek istediğimizi duyduklarında her konuda olduğu gibi bu kararımızı da sonuna kadar desteklediler. Artık tek düşünceleri daha az görecek olmalarıydı."
‘KÖYDE MASRAFLARIMIZ CİDDİ ORANDA DÜŞTÜ’
Kendilerine bir arsa satın alarak, içine tinyhouse yaptıran çift, fiyatların beklentilere ve kullanım amacına göre değişkenlik gösterdiğine değiniyor. ‘Doğa içinde, deniz kenarında ya da deniz gören, köy merkezinde gibi tercihlere göre metrekare fiyatları köylerde 1000/6000 TL arasında değişiyor’ diyen çift, arsalarını Temmuz 2022’de metrekaresi 3000 TL’den 1,5 milyona satın aldı. Tiny house’ta 12 ay boyunca yaşayacakları için gerek izolasyon gerekse dayanıklılık nedeniyle iyi bir firma tercih eden çift, yeni küçük evlerini inşa ederken ev konforunda olmasına özen gösterdi. 9,5 metre uzunluğunda 2.55 metre enindeki evlerini bir yatak odası, açık planlı salon mutfak ve banyo tuvalet olarak iç mimar ile şekillendiren çift fiyat olarak 35000 Euro ücret ödediler.
Youtube’da ‘Pusula Yönüm’ isimli kanalda içerik üreten çift, buradan aktif bir kazanç elde ederken, kiraya verdikleri evlerinden gelen gelirle de giderlerini karşılayabiliyorlar. İlerleyen dönem içinde aktif gelirlerini arttırmaya yönelik alt yapı çalışmalarına başladıklarını söyleyen çift, doğal ürünler üretip, doğru tüketiciye ulaştırmayı hedefliyor. Köyde yaşamaya başladıkları ilk günden bugüne masraflarında da ciddi bir azalma olmaya başladığına değinen aile, özellikle pazar masraflarının düştüğünü dile getirdi. Ayrıca ihtiyaç fazlası alışverişten de uzak duran çift, bu masraflarının yerine, alternatif üretim için birikim yapmayı tercih ediyor.
‘HER GÜN AYNI KIYAFETLERİ GİYİYORUZ’
Araç gürültüsü, siren sesi ve kalabalıktan çok uzak bir şekilde her sabah tertemiz bir hava, doğa, deniz ve kuş sesleri ile güne başlayan çift, ayrıca tüm besinleri kaynağından taze şekilde alıyor. Gün ağarınca bahçeye giren çift, akşama kadar bahçe işlerini yapıyor. Her gün aynı kıyafetleri kullandıklarını o yüzden de fazla kıyafetle işlerinin olmadığını dile getiren aile, “Kıyafet almak yerine tohum, fidan, gübre alıyoruz. Gübre demişken tüm gıda atıklarımızı toprağa gömüp kompost gübre oluşturuyoruz. Zaten ambalaj atığımız olmuyor ve köyde hiç çöp çıkmıyor” bilgisini paylaştı.
Köy hayatında kendilerini şimdiye kadar zora sokan şeyin yalnızca elektrik ve su sıkıntısı olduğunu söyleyen çift, “Yağışlı ve rüzgarlı günlerde günlerce süren elektrik kesintileri oluyor, ayrıca şebeke suyu haftada 1 gün veriliyor ve taşıma suyu ile su depoluyoruz. Hiç bir dükkanın ve ustanın alternatifi olmadığı için her şeyin maliyeti daha yüksek. Bu yüzden elimizden gelen her şeyi kendimiz yapmaya çalışıyoruz” dedi.
‘KIYAFET VE AYAKKABILAR, SADECE PARAYLA ALINABİLECEK DEĞERSİZ ŞEYLER’
Ayrıca köy yaşamının minimalist olmayı da beraberinde getirdiğine dikkat çeken Çakır ailesi, “Çok eşya, çok büyük alanlar insanın üstünde yük oluyor adeta. Köyde yaşamaya karar verdikten sonra ilk yaptığımız şey dolabımızda uzun süreden beri giymediğimiz tüm fazla kıyafetleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak oldu” deyip ekliyor:
“Hepimizin dolabında uzun süreden beri duran ve belki de yıllardır bekleyen hiç giymediğimiz kıyafetlerimiz vardır. Buraya gelince daha iyi anladık ki kıyafetler ve ayakkabılar boş, sadece para ile alınabilecek değersiz şeyler. Bunu toprağa dokunarak rüzgarı hissederek daha iyi anladık. İlk 5 metre tekne de yaşarken fark ettik. Biz az eşya ve küçük alanlarda daha mutluyuz, ayrıca şehirden farklı olarak köyde evi otel gibi kullanıyoruz. Sürekli bahçede ekiyoruz, biçiyoruz, üretmeye çalışıyoruz. Tüm besinlerimiz ilk kaynağından. Şimdilik üretemediğimiz süt, peynir, yumurta gibi ürünleri komşularımızdan alıyoruz. Benim gıdam çok değerli çünkü bir çoğunu kendimiz üretiyoruz; salça, sos, tarhana, erişte, ekmek…yapamadıklarımız da değerli çünkü akşama kadar onun için çalışıyoruz.Gıdamı çöpe atmak, emeğimi çöpe atmak oluyor, kendimize haksızlık! Öncelikle insan üretmeyince sanki daha mı acımasız oluyor? Gün sonunda inanın yediğiniz ve içtiğinizin tadı bile bir başka güzel geliyor.”