22.04.2022 - 10:03 | Son Güncellenme:
Özgüven, “kişinin kendisine yönelik olumlu düşünceler geliştirmesi, çevresindekilerle ve kendisiyle uyumlu olması” olarak tanımlanır ve içinde, “sevilebilir ve yeterli olma” duygusunu barındırır. Özgüveni yüksek çocuklar yetiştirmenin önemine dikkat çeken Uzman Psikolog Arzu Yıldırım, şunları vurguladı: “Öncelikle annelerin, çocukları hangi yaşta olursa olsun onlara “koşulsuz olan sevgilerini” gösterip gösteremediklerini anlamaları gerekir. “Yemeğini yemezsen seni sevmem; sınavdan iyi not alırsan seninle gurur duyarım” gibi ifadeleri kullanırken akıllardan geçen gerçekten yemezse ve iyi not almazsa sevmeyecek olduğumuz mu? Seveceğiz; O bunu bilecek mi? Onları kabul etmek ve değerli olduğunu hissettirmek, özgüven gelişiminin kilit noktası.
Diğer boyut, çocuğun kendisini yeterli hissetmesidir. Yani “belli bir performansa ulaşmak için gereken davranışları yapma becerisi ve buna olan inancıdır.” Bu ise çocuğun amaç belirlemesini, emek harcamasını, başarısızlıkla karşılaştığında mücadele edebilmesini içerir.”
Rol modelleri ebeveynler
Kahve Kokulu Defter adlı ilk romanını da geçtiğimiz günlerde okuyucuyla buluşturan Uzman Psikolog Arzu Yıldırım’ın verdiği bilgilere göre, “çocuklarımızın amaçlarının olmadığından, uğraşmak istemediklerinden çok söz ediyoruz günümüzde.” Anne olarak bizim yetiştirilirken koşulsuz sevilişimizin, başarabileceğimize olan inancımızın bizdeki yansımaları, çocuğumuz tarafından model alınıyor. Farkındalığımızı arttırmak, kendimizi güçlendirmek, hangi yaşta olursa olsun gelişmek için çaba sarf etmekten korkmamak gerek. “Bu işi başarabilir miyim” sorusunun yanıtını önce kendimiz için düşünmeliyiz. Çocuğumuzun bizi öz güven konusunda algılayışı, onun da “bu işi yapabilirim” sorusuna yaklaşımını etkiliyor.
Yardımın fazlası zarar vermektir
Çocukların taşıyabilecekleri halde çantalarını taşımanın, sembolik olmakla birlikte önemli olduğunu, üstlenecekleri yükleri zamanında onlara verememek konusunda zorluk çekildiğini söyleyen Uzman Psikolog Arzu Yıldırım, ödevlerine gereğinden fazla yardım etmenin yanlışlığına da dikkat çekti. “Yeterliliğin inşası, motivasyonu da beraberinde getirir. Ergenlikte en çok ihtiyaç duyulan özeliktir bu. Çocuğumuz, yaptığımız kek kötü olduğunda bizi yine denerken buluyor mu?” vurgusunu da sözlerine ekledi.
Kendimizi iyi, huzurlu ve hayat karşısında güçlü hissetme hali olan özgüveni anlamak için “ben kimim?” sorusuna yanıtınız ve kendinizi nasıl tanımladığınız önemli. Çocuklar da bu anlayışı model alıyorlar. Siz kendinizi sadece nasıl göründüğünüzle veya sahip olduklarınızla tanımlıyorsanız, onlar da yaşamları boyu bunların peşinden koşmayı öğreniyorlar ve onları elde edemediklerinde hayal kırıklığı yaşıyorlar. Çocuklar kendilerini yetenekli gördükleri durumlarda yeteneksiz veya yeteneksiz değerlendirdiklerinde yetenekli olabilirler. Gerçekçi bir benlik algısı geliştirmelerine rehberlik etmek önemlidir” dedi.
Şişirici söylemlerden uzak durmalı
Arzu Yıldırım’ın uzman kimliğiyle aktardıklarına göre, bazen çocukları motive edeceğiz diye “sen her şeyi başarabilirsin yeter ki iste, çalış” türünden cümleler kurulur. Oysa bu tutum, “bu gidişle başaramazsın” demek kadar tehlikelidir. Çocuklar büyürlerken her şeye güçlerinin yeteceği, her istediklerine ulaşabileceklerine dair şişirici söylemlerden uzak durmalı.
Umudu ışık, mücadeleyi iş belleyen çocuklar
Özsaygı mı özgüven mi diye soran Uzman Psikolog Arzu Yıldırım şu açıklamalarda bulundu: “Özsaygı, bireyin kendine ve insanların ona ne ölçüde değer verdiğiyle ilgilidir. Kendisini değerlendirirken olumlu bir tavırdaysa birey, özsaygısı yüksektir. Bu kavram, özgüvenden daha kapsayıcı, ifade ettikleri daha geliştiricidir. Yaşam karşısında anne ve çocuğu, sadece yapabildikleri ve başarabildikleri üzerinden tanımlamak yerine, değerli ve biricik oluşları açısından görmek ve özsaygıyı öne çıkarmak daha anlamlı. Özgüven yerine özsaygıyı besleyip yeşertelim. Özgüven dışarıdan; özsaygı içeriden beslenir. Böyle yetişen çocuklar, umudu ışık, mücadeleyi iş bellerler.