Son dönemlerde sıklıkla karşılaştığımız ketojenik diyet, dirençli çocukluk çağı epilepsi hastalığı tedavisinde kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalar da ketojenik diyet ile tedavi edilen çocuklarda nöbet sıklıklarının azaldığı gözlemlenmiştir.
Zamanla zayıflama ve sağlıklı yaşama uyarlanan bu diyet programında hangi besinlerin serbest olduğu, neden bu diyetin popüler olduğu, sonuçlarında nelerle karşılaşıldığına gelin beraber bakalım.
Ketojenik diyet, düşük karbonhidrat, yeterli protein ve yüksek yağ içeriği olan bir diyettir. Normal bir diyet programında günlük enerjinin %50-60 karbonhidratlardan, %15-20'si proteinlerden, % 20-30'u yağlardan karşılanmalıdır. Ketojenik diyette ise %10' u karbonhidratlardan, %25-30 proteinlerden, %50-60' i yağlardan oluşmaktadır. Diyet süresince beklenen ve amaçlanan yağların metabolize olması ve kısa sürede yağ kaybı sağlamaktır. Eğer ki; diyette 50 g dan az karbonhidrat tüketilir ise kanda keton cisimciklerinin artması ile ketozis oluşmaktadır. Bu durum sonucunda vücudumuz enerji elde etmek için yağları kullanır ve kanımızda yağın fazla metabolize olması ile keton cisimcikler ortaya çıkar.
Ketosiz nasıl takip edilir?
İdrarda ve nefeste oluşan aseton kokusuyla veya keton ölçen idrar cubuklarla anlayaşılabilir.
Peki diyette hangi besinler var?
•Öncelikle hayvansal besinlerden: Balık, kırmızı ve beyaz et, yumurta, peynir ve türevleri, tereyağı
•Sebze ve meyvelerden: Ispanak, lahana, roka, marul, brokoli, karnabahar, avokado, çilek, böğürtlen, ahududu, yaban mersini
•Yağlı tohumlardan: ceviz, fındık, ay çekirdeği, kaju
•Yağlardan: Hindistan cevizi yağı, çörek otu yağı, iyi zeytinyağı, susam yağı, vs.
•Tatlandırıcıların tüketimi serbesttir. Ama; buğday, mısır, pirinç, yulaf türevleri gibi tahıllar, patates, şeker, bal, pekmez, meyvelerden elma, muz, portakal, kavun, karpuz ve baklagillere bu diyette yer verilmemektedir.
Ketojenik diyet uzun süre uygulanmamalıdır. Mutlaka kan parametreleri incelendikten sonra eğer ki bireye uygun bir program ise diyetisyen eşliği ve antrenman süreci ile planlanmalıdır.
Uzun süreli uygulanan bu diyette;
•Sıvı-elektrolit dengesizliğine
•Gastrointestinal hastalıklara
•Bağırsak problemlerine
•Kalp ve damar hastalıklarına
•Böbreklerde hasara
•Osteoporoz riskine
•Kanda ürik asit yükselmesi ve gut hastalığına
•Kolesterol ve lipit düzeyinde yükselmelere neden olmaktadır.
Bu yüzden ketojenik diyet öncelikle zayıflama diyetleri için uzun vadeli ilk hedef olmamalıdır. Bu diyet en fazla 3 hafta sürecek şekilde kontrollü ve plan oluşturulduğunda kilo ve yağ kaybına olumlu etki sağlayabilmektedir.
Dyt. Öykü Yıldırım