Hemen hemen tüm küçük kızların hayali olan beyaz gelinlikle prensesi andıran o görkemli günün baş oyuncusu olmak. Çocukluktan itibaren konulan hedef ve hayallerin hemen hepsinde o “mutlu” günü eksiksiz yaşamak ve özel hissetmektir. Tüm cinsiyet imajları bu hayal ve ideal üzerine yapılanır.
Bir taraftan binbir gece masallarını kıskandıran gelinlik seramonisi, bir yandan cinsel tabular üzerine kurulmuş cinsel kimlikler üzerinde sağlıklı bir cinsel hayat beklentisi biraz iyimser kalıyor sanırım.
Çocuk yaşta masalsı hayallerin diğer tarafında evliliğin ve yetişkin bir kadın olmanın detayları ya yok sayılır ya da korkutucu ve bazen utanç verici olarak resmedilir.
Korkularımızı şekillendiren en büyük etken çevredir. Çevreden alınan imajlar daha çocuk yaştan itibaren zihnimizi ve olaylara yüklediğimiz anlamları şekillendirir.
Gelinlik fobisi olan kaç kişi duydunuz? Bununla birlikte ilk gece korkusu olan binlerce kadın olduğu bilinen bir gerçektir.
Toplumsal öğretiler ve cinsellikle ilgili verilen tüm mesajlar, bizler daha küçücükken temellerini atar ve bu günkü cinsellik algımızı oluşturur. Cinselliğin hayatın doğal ve sağlıklı bir parçası olduğuna dair tek bir mesaj verilmemiş ve bununla kalmayıp töre cinayetleri, bekaret takıntıları ve namus olgusunun ağırlığıyla şekillenen bir cinsel algıda sorun olmaması mümkün müdür?
Tüm bunlarla birlikte her geçen gün ilk gece korkusuyla birleşmeyi sağlayamayan, vajinismusla hayatı zehir olan binlerce kadın ve bu durumda ne yapacağını bilemeyen eşler çaresizce dibe vurmakta.
Vajinismus tabii ki kalıcı olarak tedavi edilebilir bir semptomdur. Bununla birlikte hiç yaşanmaması daha iyi olmaz mı?
Op. Dr. Tamer Gültekin
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
http://www.drtamergultekin.com/
https://www.instagram.com/drtamergultekin/?hl=tr