Horlama uyku sırasında üst solunum yolunu oluşturan burun, yumuşak damak, küçük dil ve dil kökü gibi yapıların birlikte ya da ayrı ayrı darlıklarından kaynaklanan tatsız ve rahatsız edici bir gürültü olarak tanımlanabilir.
Horlama öncelikle kişinin kendisine zarar verdiğinden dolayı bir hastalık olarak algılanmalıdır. Bunun ötesinde de çevresini ciddi oranda rahatsız eden sosyal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Horlama sırasında uykuda nefes durmaları da varsa bu kişilerde “uyku apnesi” hastalığı adını verdiğimiz durumdan da söz edebiliriz. Uykuda nefes durması sırasında vücudumuz yeterli oksijeni alamadığından, sürekli olarak beynimiz uyanık kalır ve tıkanan nefesin yeniden alınmasına devam etmek için kişiyi uyandırır.
Horlayan kişi, bu durumlarda uyanıp pozisyon değiştirme ya da derin bir nefes alarak uykuya devam etme anını hatırlamaz. Ancak sabah kalktığında kaç saat uyumuş olursa olsun kendisini son derece yorgun ve güne başlamaya isteksiz hisseder. Tabiri caizse üzerinden kamyon geçmiş gibi uyanır her sabah. Bu kronik yorgunluk hali kendini iş hayatında performans düşüklüğü, konsantrasyon bozukluğu, dikkat kaybı olarak gösterir. Kimi zaman öğle aralarında uyuklamalarla kendisini gösteren bu durum, kimi zaman da maalesef iş kazalarına yol açabilen daha dramatik sonlarla karşımıza çıkmaktadır.
Horlamanın temel sebebi burundan alınan havanın akciğerlere ulaşmasında bir engelle karşılaşmasıdır. Burun kıkırdağının eğik olması, burun etlerinin büyüklüğü, küçük dilin uzun olması, yumuşak damağın sarkık olması, dilin büyük olması, boyun ve çene anatomisinin normal olmaması gibi bir çok sebebi vardır. Fakat en sık karşılaştığımız sebep kilonun fazla olmasıdır.
Kilo nasıl ki göbekte ve kalçada yağ birikimine sebep oluyorsa boyunda da aynı şeye yol açıp boynun kalınlaşmasına sebep olur. Boynun kalınlaşması da burundan alınan havanın akciğerlere rahat ulaşmasında engel teşkil eder. Bu durumda uyurken sanki birisi gırtlağımıza basıyormuş gibi olur ve horlama ortaya çıkar. Karında biriken fazla kilolar sırtüstü yatarken mideye baskı uygulayarak mide asidinin boğaza kaçmasına yani reflüye sebep olur. Bunun neticesinde küçük dilde şişme meydana gelerek horlamaya sebebiyet verir veya var olan horlamayı iyice arttırır.
Horlama nedeniyle bizlere başvuran hastalarda sıklıkla duyduğumuz ortak cümleler şunlardır;
-Önceden horlamam yoktu ama kilo aldıktan sonra şikayetlerim başladı
-Eskiden sadece ara sıra olan horlama şikayetlerim kilo aldıktan sonra iyice belirginleşti
-Eskiden de kiloluydum ama son dönemlerde iyice şişmanlayınca, önce sadece horlamadan rahatsız olan eşim artık uykuda nefesimin uzun süre durduğunu ve boğulur gibi olduğumu söylüyor.
-Şişmanladıktan sonra horlamam arttı ve sabahları artık yorgunluktan kalkamaz oldum
-Kilo aldıktan sonra öğlen yemeklerden sonra bir uyku basıyor anlatamam
-Son zamanlarda biraz kilo aldım horlamam iyice arttı ve artık yorgunluktan sabah işe gidemez hale geldim
-Sabahları artık üzerimden kamyon geçmiş gibi yorgun kalkıyorum, keşke bu kadar kilo almasaydım
-Eşim artık o kadar rahatsız oluyor ki bırakın aynı yatakta uyumayı artık aynı odada bile uyuyamıyoruz, kilo verip horlamamdan kurtulmak istiyorum doktor bey
Bunlar esasında şunu çok net bir biçimde ortaya koymaktadır ki; horlamada en önemli neden fazla kilolu olmaktır.
Horlama sorunuyla başvuran hastalarımızda sıklıkla kilo vermelerini öneriyoruz. Şayet kulak burun boğaz muayenesinde herhangi bir sorun tespit edilmemişse, yalnızca kilo vermek bile horlama sorununu başlı başına ortadan kaldırabilecek basit bir yoldur aslında.
Bireyler üzerinde bu kadar ciddi bir sağlık ve aynı zamanda sosyal sorun haline gelen horlamanın çözümünde sizleri öncelikle iyi bir kulak burun boğaz muayenesine ve ardında da kilo vermeye davet ediyorum. Böylelikle hem kendi sağlığımızı korumuş olacağız, hem de çevremizdekileri rahatsız etmekten kurtulacağız…
İdeal kiloya ulaşmanın en güvenilir formülü nedir?