Estetik cerrahi adına yaşadığımız en büyük değişimlerden birisi, son on yılda bu operasyonların günlük hayatımıza eskisine oranla çok daha fazla girmesi; insanların bu operasyonlara daha hazır ve açık olmaları. İnsanların gözünde estetik işlemler artık daha kolay uygulanabilir ve tabu olmaktan çıktı. Artık estetik “işlemler” acısız, lokal anestezi altında öğlen arası hemen uygulanıyor. Bu algı insanlarda estetik girişimlerin çok “basit ve herkes tarafından (güzellik salonlarında, hemşireler, eczacılar , teknisyenler, hasta bakıcılar vs) uygulanabilir” olduğu gibi yanlış bir görüş oluşmasını sağladı. Kozmetik cerrahi amaçlı medikal turizm yapan şirketler, ucuz ve mükemmel cerrahi sonuçlar vaad ediyorlar ve bu tabloyu çizerken araya harika mekan ve yer görselleri ekleyerek gidilecek yeri cazip kılıyorlar. Böylelikle hastaları anlaşma yaptıkları merkezlere ve ülkelere çekmeye çalışıyorlar. Tabii işin içine sadece turizm ve para girince sağlık ikinci planda kalabiliyor. Güven vermeyen kanunsuz yerlerde, doktorların değil de teknisyenlerin, hemşirelerin, hatta taşeron temizlik işçilerinin dahi saç ekimi yaptığı konusunda ISHRS (uluslararası saç ekimi/restorasyonu cerrahisi) Avrupa ve Amerika’daki hastaları uyarmakta. Bu konuda ilk uyarı 2014 yılında, illegal saç ekimine artan ilgiye ışık tutan ve gerçekleri yansıtan yine bu dernek tarafından gelmiş; konunun ciddi sonuçları ve korunmasız hastaların mağduriyetleri konusunda insanlar bilgilendirilmişti.
Bu bağlamda en önemli nokta şu: “küçük” kozmetik cerrahi işlemlerinin “cerrahi” olmadığı söylenemez, savunulamaz. Çünkü tüm estetik cerrahi girişimler gibi saç ekimi de bir plastik cerrahın hastayı muayene ederek, hikayesini alarak dikkatli planlamasına ihtiyaç duyar, operasyon sırasında bazı değişiklikler, ayarlamalar gerekli olabilir; operasyon sonrası hastaya kullanması için bazı medikal ilaçlar reçete edilir.
Fakat ne yazık ki medikal turizmin yaygın olduğu ülkemizde hastalar, “doktor güvencesi” ile merkezlere getirildikten sonra cerrahi operasyon yapmaya yetkileri olmayan hemşire, teknisyen, hasta bakıcı ve hatta taşeron temizlikçi tayfası tarafından operasyonları baştan sona yapılıyor ve hasta açıkça dolandırılıyor. Bu durum, hastaları ciddi riskler altına sokan, ivedilikle el atılması gereken tehlikeli bir uygulamadır. Saç ekimlerinin hastanelerde yapılması da bu durumu ne yazık ki değiştirmiyor. Hastane ismine ve şartlarına güvenen hasta, ehil olmayan teknisyenler tarafından doktorun yüzünü bile görmeden opere edilerek evine gönderiliyor. Bu durum bir doktor ve plastik cerrah olarak ne kadar canımızı sıksa da işin içinde çok büyük rant ve maddi getiri olduğundan (2014 te 4,5 milyar dolar), elimizden insanları uyarmak dışında bir şey gelmiyor. Ülkemiz, saç ekimi konusunda oldukça populer bir merkez konumunda ve pazarlıkçı fiyat politikasıyla öne çıkıyor. Fakat yurtdışı hastaların ehil olmayan kişiler tarafından değerlendirilmesi ve operasyona alınması yanlış teşhis, kronik saç kaybına neden olan bazı saç hastalıklarının atlanması ve diğer sistemik hastalıkların kaçırılması gibi pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Hatta hastaların operasyon sonrası aldıkları tavsiyeler, reçeteli ilaçlar bile risk oluşturabiliyor. Daha geçen gün bana gelen bir hastamın eline, bir saç ekimi merkezinde verilen reçetede, günlük dozun 5 katı ilaç yazıldığını gördüm. Şaşırarak “bu ilacı size kim yazdı” diye sorduğumda “ bilmiyorum sanırım kendisi doktordu “ dedi. Ama ilaçların yazıldığı beyaz kağıt ne reçete kağıdıydı, ne doktor ismi ve imzası taşıyordu, ne de üzerinde bir diploma numarası ve kaşe vardı... Belli ki orada çalışan birileri tarafından hastaya verilmiş bir sözüm ona “reçete “ idi ve Allah’tan ben görmüştüm.
Özellikle Arap dünyasından medikal turist olarak ülkemize getirilen ve dersini iyi çalış(a)mamış, kendini tamamen “turizmcinin” kollarına bırakmış olan kişiler bu konuda en fazla zararı görüyor.
Bu nedenlerden dolayı hastalara, saç ekimi yapan kişinin gerçek mi yoksa sahte doktor mu olduğu iyice araştırılmalı, konuşup görüşme yaptığınız kişilerin diplomaları görülmeli, sorgulanmalı diyoruz. Operasyona giren plastik cerrah, operasyonda bizzat yer almalı, operasyon sonuna dek hastayı gözetimi altında bulundurmalı. Ne yazık ki ülkemizdeki bu sahtecilik yavaş yavaş Avrupa ülkelerinde, Orta Doğu ülkelerinde, ve Amerika’da da görülmeye başlandı .Yasal olmayan ve cerrahi yapma ehliyeti bulunmayan hemşire ve teknisyenlerin yurtdışında çalışan bazı Türk hekimlerinin himayesi altında bu operasyonlara girdiğini biliyoruz.
Lütfen saçlarınıza yeniden kavuşmak adına canımızdan sağlığımızdan olmayalım ...