Doğumda ağrı birçok annenin korkulu rüyasıdır. Bu korkudan dolayı anne adayları, ya anestezi altında doğumu tercih ederler ya da bir doğum şekli olarak sunulan planlı sezaryeni. Ağrı doğum yolunda toplumsal bir sorundur.
Doğumda ağrı olur mu? Ağrı hissetmeden doğum yaptığını söyleyen bazı kadınları saymazsak evet, doğumda ağrı olur ancak bu farklı bir ağrıdır. Bu ağrı vücudumuzda bir hasar meydana geldiğinde hissettiğimiz ağrıdan çok farklıdır. Bu ağrı aslında acı vermeyen bir ağrıdır. Doğumdaki ağrının temel kaynağı, rahim kaslarının itmesi sonucu bebeğin başının rahim ağzında ve çevre dokularda bir baskı yaratmasıdır. Ancak farklı kültürler, inanışlar ve annenin korkularına bağlı olarak bu his artabilir veya azalabilir. Bu değişik hisleri, ciddi bir ağrı kaynağı veya sadece baskı olarak algılamak size kalmıştır.
Ben eğitimlerimde “ağrı” yerine “dalga” kelimesini tercih ediyorum. Ağrı ve sancılar aniden gelebildiği gibi geldikten sonra da sürekli oradadır. Oysa doğum dalgaları aniden gelmez. Tıpkı bir dalga gibidir. En tepe noktaya yaklaşık 30 saniyede ulaşır ve yine yavaş yavaş geri döner. Yani dalganın başlamasıyla birlikte bebeğiniz size hazırlanma süresi verir. Zorlansanız bile bu dalganın en tepe noktası olan 10-20 saniyelik kısmıdır. Zorlandığınız bu kısmı da uygun nefes ve odaklanma çalışmaları ile aşmanız çok kolay olacaktır.
Bu dalgaları ağrıdan farklı kılan bir diğer özellik aralıklı olmasıdır. Yani bir dakikalık kasılma süresinin sonunda yaklaşık iki dakikalık dinlenme süreniz olacaktır. Bebeğiniz bir yandan dinlenirken, diğer yandan da enerji toplamanız için size süre verir. Bu sürenin sonunda bir dakikalık yeni bir çalışma zamanı sizi bekliyor olacaktır. Bebeğiniz ve rahminiz uyum içinde çalışırken siz kendinizi gevşek bırakarak onlara yardım edebilir, bu sayede dalgalarla uyum içinde çalışabilirsiniz.
Bebeğiniz size kavuşabilmek için rahim kasılmalarını kullanır. Her bir kasılma bebeğinizi size bir adım daha yaklaştıracaktır. Her bir kasılmanın kutsal bir amacı vardır; bu amaç, rahim ağzının açılmasını sağlayarak bebeğe geçiş sağlamaktır. Bu kasılmalar sonrasında bebeğiniz doğacak ve sevgi dolu kucağınıza kavuşacaktır. İşte bu anda aniden bütün ağrılar bitecek. Doğal bir doğum sırasında salgılanan oksitosin hormonu sayesinde hissettiğiniz tüm rahatsızlıklar da unutulacaktır.
Ağrılar hastalıkta oluşur. Doğum, bir hastalık değil fizyolojik doğal bir eylemdir. Eğer bu doğum eylemi doğası gereği çok ağrılı olsaydı bütün memelilerin sancılar içinde kıvranırken doğum yapmaları kaçınılmazdı. Oysa doğumda aynı ortak sinir sisteminin çalıştığı memelilerin doğumlarına baktığımızda hepsinin sessizlik içinde doğumlarını tamamladıklarını görmek şaşırtıcı değil mi?
Aslında ideal olanı mutlaka doğuma hazırlık kurslarından birine katılmanız. Çevrenizde bu kursların ne kadar az yapıldığını ve bazılarınızın bu kurslara ulaşamadığını biliyorum. Ulaşabilenlerin yapması gereken bu kurslarda ilaç dışı ağrı kesici tekniklerin öğretilip öğretilmediğini sorgulamak. Ulaşamayanlar merak etmeyin, sizin için de birkaç küçük önerim olacak…
1. Yavaş ve derin nefes almayı öğrenin. Her gün egzersiz yapın ve daha da yavaş nefes almaya çalışın.
2. Doğumda bu yavaş nefesi dalgaları karşılamak için kullanın.
3. Her dalgada mutlaka odaklanın ve gevşeyin. Yani bedeninizin diğer kaslarını gevşek bırakın. Zaten çalışan bir rahim kasınız var. Bırakın bütün oksijeni o kullansın.
4. Her dalgada yavaş ve derin nefes alırken zihninizden olumlama cümlelerini tekrar edin. Örneğin; “ Her bir dalga bebeğimi bana yaklaştırıyor.” Her dalgada rahim ağzım bir çiçek gibi açılıyor ve bebeğimin geçişine izin veriyor.” “ Bebeğim ve rahmim uyum içinde çalışıyorlar.” Kendi cümlelerinizi de oluşturabilirsiniz.
Sadece nefes ve odaklanma ile dalgalarla nasıl kolayca dans edebildiğinizi gördüğünüzde, şaşıracaksınız. Hele bir de yapabildiğinizi ve başardığınızı gördüğünüzde, içinizdeki doğum yapma gücünü hissederek kendinize ve bebeğinize inanacaksınız. İşte ondan sonra daha dik olarak, inançla ve sevgiyle bebeğinize kavuşacaksınız.
Yeter ki algılarınızı şimdiden değiştirin, doğumun gücüne, size ve bebeğinize kattıklarına inanın…
Op. Dr. Hakan ÇOKER