Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Veli Eren Atay’dan, tam 7 aydır ailesinin ve emniyetin tüm çabalarına rağmen haber alınamıyor. 6 Mart’ta 20 yaşını dolduracak gencin, ailesinin anlattığına göre, hayat dolu eğlenmeyi seven bir yapısı vardı. Tıpkı annesi Ebru Atay’ın bahsettiği gibi Veli Eren’in geniş çevresi de bu özellikleri kanıtlar nitelikteydi. 15 Temmuz günü arkadaşlarıyla eğlenmek için yolunu tuttuğu Çeşme, Atay ailesi için muammanın başladığı yer oldu. 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece ise ‘gariplikler’ üst üste geldi. Sonradan dahil olan birkaç kişi, Veli Eren’in birlikte eğlendiği arkadaşlarının Alaçatı Karakolu’na verdiği ifadeye göre telefonlarını kaybetmiş olmaları, hepsi bir sırrı saklar gibi art arda yaşanmıştı. Ancak o gece yaşananlar, kayıp gencin arkadaşlarının ifadeleri Veli Eren’i bulmaya yetmeyecek ve tüm çabalara rağmen ondan bir ses alınamayacaktı. Uzun gecenin ve 7 aydır çözülemeyen olaylar zincirinin peşini bir an olsun bırakmayan anne Ebru Atay, SEN ANLAT'a konuştu.
16 TEMMUZ GECESİ NE YAŞANDI?
Veli Eren, 15 Temmuz günü Emre, Akın, Dilan ve İnci isimli 4 arkadaşı ile Çeşme'ye gitti. Saatler gece 02.00’yi gösterdiğinde gencin arkadaşları Dilan ve İnci başka bir yere gitmek için farklı kişiler ile önceden mekândan ayrıldı. Akın ve Emre ise 03.30 civarı, telefonlarını kaybettikleri için Alaçatı Karakolu’na ifade vermek için oradan ayrıldı. Gençler Veli Eren’i de çağırdıklarını fakat "Ben kalacağım" cevabını aldıklarını söylüyorlardı. Gencin ailesinin verdiği bilgilere göre arkadaşlarıyla eğlenmeye giden Veli Eren’in Karşıyaka'dan tanıdığı farklı kişiler de o gece oradaydı. Veli Eren, toplanan verilere ve kendisine ait son görüntülere göre, arkadaşları bölgeden ayrıldıktan sonra sabaha karşı saat 04.00 civarı, oradaki bir büfeden içki alıp tek başına yola çıktı. Elinde telefonu ve içki şişesi vardı. Çantası yoktu. Ailesine göre gencin cüzdanı da pantolonunun arka cebindeydi. Anne Ebru Atay bu saatten sonrasını ise şöyle anlattı:
"Oğlumuzun üzerinde uzun kollu beyaz sweatshirt vardı. İçinde kısa kollu beyaz tişört kalmış olmalı. Bu görüntüler emniyette, anne ve baba olarak bize izletildi. Oğlumuzun amacı, Yağız isimli başka bir arkadaşının Delikli Koy’da parti olacağını söylemesi ve oraya çağırması üzerine 2 km uzaklıktaki Delikli Koy’a gitmekti. Koya bir araç ile mi, yürüyerek mi gitti bilmiyoruz. Sabaha karşı saat 05.30 – 06.00 civarı Delikli Koy’da onu tanıyan ve telefonunu aradığını söyleyen Enes ve Dilek isimli iki arkadaşı var. Üzerinde kısa kollu beyaz tişört ve kot pantolon olduğunu söylüyorlar. Oğlumuzun telefonunun kayıp olduğunu, bir müddet telefonu aramaya yardım edip daha sonra ayrıldıklarını söylüyorlar. Dilek, ‘İstersen anneni ara’ dediğini ve bizim oğlumuzun istemediğini söylüyor. Gece ayrıldığı iki kız Dilan ve İnci de, sabah saat 06.00 – 07.00 civarı, gece birlikte oldukları kişiler ile Delikli Koy’a gitmişler. Yanlarındaki üç kişi Hasan, Ortaç ve Emin, kısa süre kalıp denize girip ayrılmışlar. Fakat oğlumuzu orada hiç görmediklerini söylüyorlar."
'OLANLAR HAYATIN DOĞAL AKIŞINA AYKIRI'
O gecenin ardından ifadesi alınan bazı kişiler Veli Eren’i hiç görmediklerini söylüyordu. Bazıları ise 16 Temmuz’un öğle saatlerinde genci görmüştü.
Ebru Atay 16 Temmuz gününü sabahtan itibaren, “Deliklikoy’a çağıran samimi, evimizde yatıp kalkan arkadaşı Yağız da saat 06.00 civarı oğlumuzu görüyor, biraz konuşuyorlar. Yağız, yanındaki Ata, Ata'nın kız arkadaşı ve birkaç kişi daha 'Alaçatı’ya yemek almaya gidip geleceğiz' diye oğlumuzdan ayrılıyor. Oğlumuz 'Ben de geleyim' diyor, gidecekleri karavan sahibi 'Çok tanıdığım biri değil' deyip oğlumuzu almıyor. Oğlumuz orada tek kalıyor. Orada tanımadığı veya tanıdığı kişilerle görüşmüş olabilir. Bunu bilmiyoruz. Yağız, Alaçatı’dan koya taksiyle, Ata ve kız arkadaşıyla birlikte dönüyor. Gittikleri karavanın oradan Urla’ya devam ettiğini, kendilerinin taksiyle geldiğini ve döndüklerinde oğlumuzu orada bir daha görmediklerini söylüyorlar” diyerek anlattı.
Gençler daha sonra saat 02.00’ye kadar o koyda kalıp eve dönmek üzere yola çıkmıştı. Anne Ebru Atay’a göre, Delikli Koy’da gündüz yaşananlar ‘hayatın doğal akışına aykırıydı. Bahsi geçen kimse doğru ifade veremiyordu. Hepsinin madde kullandığı söyleniyordu. İfadeler alınmış, aileye göre de ‘herkes işin içinden sıyrılmıştı.' Emniyet tarafından, Veli Eren’in bütün arkadaşlarının saat kaçta hangi araçla, kaç kişi İzmir Karşıyaka’ya döndükleri ispatlandı. Ancak ifadeler olaylar zincirinin çözülmesini sağlamadı.
VELİ EREN DENİZE GİRMİŞ OLABİLİR Mİ?
16 Temmuz günü öğle saatlerinde koyun sonunda bulunan halk plajındaki bazı kişiler, kayıp ilanlarından tanıdıkları Veli Eren’i gördüklerini iddia ediyordu. Görgü tanıklarının genci gördüklerini söyledikleri saat öğlen 13.00 ila akşam 18.00 aralığıydı. Bu 7 ila 8 kişi, gencin üzerinin çıplak, altında kot pantolon olduğunu söylüyordu. Hepsi gencin, alkol veya madde etkisi halinde olduğunu ve nereye gittiğini görmediklerini söylemişti. Polis köpekleri de daha sonra yapılan aramada, o civarda koku aldı ve tüm izler ekipleri çalılıklardan yola doğru çıkardı. Veli Eren’e dair izler yolda bitiyordu. O günden bugüne denizde, karada haftalarca arama yapılmasına, 100’e yakın kişinin ifadesi alınmasına, birçok teknik takip yapılmasına rağmen hiçbir iz bulunamadı. Kimse gözaltına alınmadı, herkes tanık olarak kaldı. İlk günlerde Karşıyaka’da yaşayan gençler arasında, "Yere düştü kafasını çarptı, başına bir şey geldi, kayalıklardan atladı" gibi söylemler yayıldı.
Anne Ebru Atay tüm bu iddialara ilişkin, “Birileriyle tanışmış olabilir veya daha önceden tanıdığı kişilerle uzaklaşmış olabilir. Madde kullandığını öğrendiğimiz için eve dönmeye çekinmiş olabilir, denize girmiş olma ihtimali olsa 7 ayda bu kadar aramaya deniz onu geri verirdi. Kötü niyetli insanlarla karşılaşıp başına bir şey getirilmiş olma ihtimalini düşünmek bile istemiyoruz. İyi veya kötü bir şey bulunmadığı için bizim hâlâ umudumuz taze, oğlumuza kavuşmayı hayal ediyoruz” diyor.
‘OĞLUMUZUN MADDE KULLANDIĞINI BİLMİYORDUK’
Ebru Atay bu olaydan önce oğullarının madde kullandığını bilmediklerini belirterek, aile içinde de Veli Eren’le tek tartışma sebeplerinin ‘18 yaşından sonra akşam eve gelmesine saat sınırı koymaları ve onun buna rağmen geç gelmesi’ olduğunu dile getirdi. Aile bu durumu ‘ergenlik başkaldırması’ olarak görüyordu ve hep idare etme yolunu kullanıyordu. O gün de akşam küsmüş olsalar da oğullarını sabah oluğunda bağırlarına basmışlardı. Annesinin anlattıklarına göre Veli Eren zaten kin tutacak bir çocuk da değildi. Yufka yürekliydi ve sevgisini belli ederdi. Kötü arkadaşlıkların etkisinin çok büyük olduğunu her fırsatta söyleyen Atay ailesi, “Liseden sonra sadece mahallemizde olan yakın arkadaşlarını tanıyorduk. Çok sosyal çevresi çok olan bir çocuktu. Arkadaşları hakkında uyarsak da, o hepsini çok sevdiğini ve iyi insanlar olduğunu söylüyordu” diye konuştu.
Bugün belirsizliklerle dolu olaylar zincirinin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen Veli Eren hâlâ kayıp. Anne Ebru Atay oğlunu bulmak için kullandığı sosyal medya hesaplarından, yüzlerce kişinin desteğiyle her gün çağrıda bulunuyor, oğlunun bulunması için çalışmaların bir an bile durmaması için ise hem Cumhurbaşkanlığı’na hem de İçişleri Bakanlığı’na bu hesaplardan sesleniyor.