18.03.2015 - 17:39 | Son Güncellenme:
Dr.Funda Koçdoğan, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı. Domuz gribi testi yapabilen Türkiye ’deki iki merkezden birinde çalışıyor. 12 yaşındaki oğlunda H1N1 virüsü tespit edildi ancak şu an durumu iyi, hastalığı birkaç günde atlattı, okuluna devam ediyor.
Kocadoğan yaşadıklarını Al Jazeera Türk muhabiri Murat Eğilmez'e anlattı. Eğilmez'in haberi şöyle: “8 Mart Pazar günüydü. 12 yaşındaki oğlumuz fenalaştı. Boğazı ağrıyordu, halsizdi. Ateşi 38,5 dereceye çıktı, ateş düşürücülerle indi. Sonraki iki gün çocuğumuzu okula göndermedik”. Anne Funda Koçdoğan ilk belirtileri bu sözlerle anlatıyor. Ancak rahatsızlık birkaç gün sürünce, test yapmaya karar veriyorlar.
“Aslında ikinci gün şikayetleri azalmıştı. Ama Perşembe günü tekrar burun akıntısı ve boğaz ağrısı olunca şüphelendim, biraz da endişelendim tabii ve Cuma günü bizim ‘swap’ dediğimiz pamuklu silgeçlerimizle ağzından girip boğazından aldığım örneği laboratuvara getirdim. Test sonucunda, oğlumda hem domuz gribi yani H1N1 hem de influenza B enfeksiyonu çıktı. Bu ikisi bir arada süper enfeksiyon gibi oluyor. İlk ateşlenmesini H1N1’e, sonrasında sadece burun akıntısı ve hapşırma gibi olanı ise influenza B’ye bağladık. Ateş düşürücüden başka bir ilaç vermedik, genel durumunda bozulma olmadığı için ekstra ilaca gerek yoktu, hastaneye de yatırmadık, evde takip ettik.”
İki gündür okuluna gidiyor
Koçdoğan oğlunun H1N1 virüsünü okuldan kapmış olabileceğini söylüyor. Bu hastalığın mevsimi olduğu için de bu durumun normal olduğu kanısında. “Bu dönemde çok fazla grip ve soğuk algınlığı şikâyeti olan çocuk var. Sınıflarında ortalama 10 gündür her gün birkaç çocuk yok. Hastalık nedeniyle gelmiyor, ama kesin tanılarını bilemiyoruz. Oğlumun şu anda bir şikâyeti yok, iyileşti, toparladı, iki gündür okuluna da gidiyor. Virüs, hastalığın ilk geçirilmesinden bir gün önce ve bir hafta boyunca bulaşıcı. Zaten o dönemde okula göndermedik. İyileştiği için de okuluna ekstra bu durum hakkında bilgilendirme yapmaya da gerek görmedik. Bu mevsimde olacak, yapacak çok fazla bir şey yok. Önemli olan 4-5 gün okula göndermemek. Açıkçası kliniği çok hafif seyrettiği için domuz gribi çıkmasını beklemiyordum oğlumda. Ama çok da şaşırmadım çünkü mevsimindeyiz."
Endişe etmedi
Oğlunda H1N1 virüsü çıkınca endişelenmediğini belirten Koçdoğan, genel yaklaşım olarak da her hastanın yatırılmasının gerekmediğini söylüyor. “Ben enfeksiyon hastalıkları uzmanı olduğum için endişeyle yaklaşmadık açıkçası, çünkü ne olabileceğini biliyoruz. Genel durumu iyi olduğu sürece zaten bir problem yoktu. Ama tabii onu öğrendiğimiz andan itibaren ilerde bir solunum sıkıntısı ya da başka bir şikâyeti olur mu diye endişe ettik. Ama hastaneye yatırmaya aile hekimi olan eşim de ben de gerek görmedik, evde kendimiz baktık.”
Risk grubunda değilse ilaca gerek yok
Dr.Koçdoğan'a göre, eğer kişiler risk grubunda değillerse, gribal enfeksiyonlarda herhangi bir ilaç vermeye gerek yok. Peki, risk grupları kimlerden oluşuyor? “İki yaşın altındakiler, hamileler, 65 yaş üstündekiler, kronik akciğer, karaciğer enfeksiyonu olanlar… Ayrıca bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar yani kemoterapi gören, organ nakli olanlar… Bu tarz hastalarda şikâyetler başlar başlamaz yakından takip gerekiyor. Ama hepimiz için de geçerli, takip lazım.” Koçdoğan, özellikle risk grubundakiler ve bu tip şikayetleri olanlarda 1- 2 gün içinde şikayetlerde, semptomlarda artış görülürse, bir hastaneye başvurulması gerektiğini de belirtiyor.
İstanbul'da 19 vaka
Koçdoğan, domuz gribi testi yapabilen Türkiye’deki iki merkezden birinde çalışıyor. Koçdoğan, bu yıl kendi çalıştığı kurumda 19 H1N1 vakası tespit ettiklerini ve bunu da ilgili hastanelere bildirdiklerini söylüyor. “2009’da ilk çıktığındaki gibi salgın boyutunda bir şey değil. Şu anda mevsimsel grip bölünmüş durumda. Bir kısmı influenza A bir kısmı influenza A’nın H1N1’i. Önemli bir kısmı da influenza B. Bu daha hafif geçirilen bir enfeksiyon. Şu anda panik olunacak düzeyde değil. Vaka sayısı artıyor, ama ciddi bir salgın olarak değerlendirilmeli." Sağlık Bakanlığı’nda Müsteşarı Eyüp Gümüş de 2015 itibariye, Bakanlığa ulaşan 3 bin 117 numunede, 170 H1N1 vakası tespit ettiklerini açıkladı.
Ölüm oranı yüzde 1
Gribal enfeksiyonların, ilk üç günde pik yaptığını, tüm semptomların ağır seyrettiğini ve 3 günden sonra yavaş yavaş şikâyetlerde azalma olduğunu belirten Koçdoğan şöyle devam etti: “Aslında domuz gribi için de aynı şeyler geçerli. Çünkü o da bir grip virüsüyle oluşmuş bir enfeksiyon. Burada önemli olan risk gruplarını tanımlamak. Kimlerin ağır geçirebileceğini bilmek, onları yakından takip etmek önemli. Yoksa grip bir sürü insan olacak ama mutlaka ölümcül seyredecek diye bir şey yok. Diyelim ki risk grubunda bir aile yakınınız var, tanımlanmış da bir hasta yakınınız var. Bu tanı konduğunda, aile içindeki o riskli gruba ön ilaç vermek lazım. Kişinin altta yatan bir hastalığı var mı bu önemli.” Koçdoğan, bu tarz grip enfeksiyonlarında kişinin bağışıklık sisteminin çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Bu virüsün ölüme yol açabilmesi de hastanın genel durumuna bağlı.
“Burada tamamen kişinin kendi immün sistemi, o anda bu enfeksiyona verdiği yanıt, üstüne gelişebilecek komplikasyonlar önemli. Mesela viral enfeksiyonların hepsinde beyinde bir tutulum söz konusu olabilir. Bu herkeste gelişmez, bunun oranı yüzde 1- 2' dir. Üstüne bakteriyel bir enfeksiyon eklenmiş olabilir. Bütün vücuda yayılabilir. Bunların yol açtığı kompikasyonlar ya da diğer enfeksiyonlar ölüm sebebi olabiliyor. Tamamen sağlıklı kişilerde de ölüm yüzde 1 civarında. Normal mevsimsel gripte de insanlar ölüyor. Riskli gruplarda domuz gribinde yüzde 1 civarında ölüm riski var. Bu mevsimsel gripte de olabilir.“
Kalabalıktan uzak durun
Domuz gribi ve diğer mevsimsel gripten korunmak için yapılabilecek şeyler var. Dr.Koçdoğan'a göre, mecbur kalmadıkça toplu alanlarda bulunmamak gerekiyor.
“Kalabalık ortamlar, kapalı ortamlar hepimiz için risk taşıyor. Tek tek izolasyon yapamazsınız. Mecbur kalmadıkça toplu alanlarda bulunmamak, mümkün olduğu kadar sık su ve sabunla elleri yıkamak gerekiyor. Kağıt mendil kullanmak gerekiyor. Özellikle hapşırık gibi şeylerde mendil bulundurmak lazım. Eğer kapalı ortamda uzun süre kalmak gerekiyorsa, sık sık havalandırma yapılmalı. En önemlisi eli yüzü sık sık sabunlamalı."
Grip aşısının önemi
Koçdoğan, oğlunun domuz gribini bu kadar kolay atlatmasını üst üste her yıl yaptırdığı grip aşılarına da borçlu olduğunu düşünüyor. Grip aşısını da öneriyor: "Her yıl virus mutasyona uğruyor, zaten grip aşılarının da her yıl içeriği değiştirilir. O kış görülen virüslerin karması yapılır. Önümüzdeki sene başka bir virus çıkar ve ‘Aşı oldum ama yine grip de oldum’ sızlanmasını hep duyarız. Ama yine de aşı olmakta yarar var. Vücut hazırlıklı olduğu için semptomları daha rahat atlatır. 2 yaşından itibaren çocuklar, 65 yaş üstü kronik hastalar mutlaka aşı olmalı."