Migren ve Ağrı Tedavisinde Gökmen Yaklaşımı Nedir?
Dr. Emel Gökmen, 2004 yılından itibaren ilaç hekimliğini sorgulayarak hastalığın nedenlerini bularak tedavi etme perspektifinde çalışmaya başlamıştır. Ağrı alanında baş ağrısı, migren benzeri belli hastalıklar üzerinde spesifik çalışmaktadır. Sayısız hastadan aldığı neden- sonuç ilişkisi deneyimlerini, klasik tıp eğitimi, uzmanlık eğitimi, nöral terapi eğitimi ile başlayan takiben aldığı akupunktur, homeopati gibi diğer eğitimler ve integratif tıp alanındaki bilgilerle birleştirerek hastalıkları çözmede “Gökmen Yaklaşımı” tedavi algoritmasını geliştirmiştir.
İlgilendiği ve neden-sonuç ilişkisini çözdüğü hastalaıklar: Migren ve baş ağrıları başta olmak üzere, bel-boyun ağrıları ve fıtıkları, baş dönmesi ve kulak çınlaması, nevraljiler, fibromiyalji ve huzursuz bacak sendromudur.
Gökmen Yaklaşımı Nasıl Oluşturuldu?
Nöral terapi yaklaşımı tedavi algoritmasının ilk aşamasını başlatır. Dr.Gökmen migrenin tüm bulgularının otonom sinir sistemi disfonksiyonuna (çalışma aksamasına) bağlı olduğunu görerek, migrenin “bir beyin hastalığı” olduğu düşüncesinden tamamen uzaklaştı.
Nöral terapi yaklaşımındaki otonom sinir sistemine olumsuz uyarım gönderen “bozucu alanlar” tanımlamasından yola çıkarak migrenin tamamen “bir bozucu alan hastalığı” olduğu sonucuna ulaşmıştır.
Migren, otonom disfonksiyon ise tüm migrenlilerin nöral terapi ile düzeltilebileceği fikri oluştu.
Belli hastalıkları özellikle seçerek nöral terapi ile sistemi düzenlerken tedavideki alınan cevapları sürekli değerlendiren Dr.Gökmen “Şikayetler devam ediyorsa sistemde (hastanın bedeninde) çözülecek sorun vardır” düşüncesiyle sürekli nedenlere yönelik çalıştı.
Otonom sinir sistemindeki bozucu alanlar birçok hastalığa kaynaklık ettiği için otonom sinir sisteminin genel düzenlenmesi üzerine çalıştı. Her hastada tedavinin her aşamasında aldığı cevapları analiz etti.
Dr. Gökmen hastanın şikâyetleri ve ağrının özelliklerini çok iyi analiz edip nöral terapi yaklaşımındaki hastalık-zaman çizelgesini yaparak tespit ettiği bozucu alanlara nöral terapi uyguladı.
Tedavi sürecinde alınan iyi sonuçlara rağmen tüm hastalarda yaklaşım doğrulanamadığı için nöral terapide uygulanan enjeksiyonların bedendeki tüm bozucu alanları düzeltmekte yeterli olmadığı gerçeğini deneyimledi.
Bedendeki bozucu alanların büyük bir bölümü diş-çene kompleksinde yer almaktadır. Buradaki bozucu alanların ancak diş hekimleri ile çalışarak çözülebileceğini gördü. Hastaları tedavinin belli aşamalarında diş hekimlerine yönlendirdi ama iyi sonuçlar alamadı.
Bu alandaki bozucu alanların büyük bir bölümü diş hekimliği tedavilerindeki eksiklikten kaynaklandığı öngörüsüyle uzman düzeyinde çalışma gereksinimi olduğunu gözlemledi. Uzmanlarla çalışılmaya başladıktan sonra tedaviyi yönetme gerekliliği ortaya çıktı. Son aşamada tedaviyi yönetebilecek düzeyde diş hekimliği bilgisine de sahip olmak gerektiği için bu alanda çalışmalarını yoğunlaştırdı. Bu çalışmayla tedaviye direnç gösteren ya da uzun vadede geri dönen hastalık ve şikâyetler üzerindeki uğraşları belli sonuçlara ulaştı.
Spesifik çalıştığı hastalıklarda nedenleri belirledi. Bu nedenlere yönelik çalışmaları yıllar içinde tedavi sürecini hızlandırdı, kalıcılığını artırdı, çözümsüzlük duygusunu yok etti.