18.04.2024 - 06:43 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Arjantin doğumlu olan ve 13 Mart 2013’te 266'ıncı Papa olarak seçilen Jorge Mario Bergoglio Latin Amerika'dan ve Güney Yarımküre'den seçilen ilk papa olarak kendinden öncekilerden farklı bir tarza sahip olmasıyla biliniyor. Fransis, kişisel hayatındaki kararlarıyla da oldukça dikkat çekiyor. Francis, 1990 yılında aldığı karardan dolayı 30 yılı aşkın süredir neredeyse hiç televizyon izlemiyor. Peki, Francis’in bu kararının arkasında nasıl bir neden yatıyor?
Daha önce kendisiyle yapılan röportajlarda papalık görevini hiç beklemediği bir anda üstlendiğini söyleyen Fransis, “Roma’ya indiğimde yapılacak toplantılardan sonra geri döneceğimi düşünüyordum. Dönüş biletim bile vardı. Hatta pazar günü Buenos Aires’te yöneteceğim pazar ayini için konuşmam da hazırdı” diye konuşmuştu.
‘KALBE İYİ GELMEYEN ŞEYLER GÖRDÜM’
'Life: My Story Through History' (Hayat: Tarih Boyunca Hikayem) isimli kitabında kendi hayatını kaleme alan Papa Francis, televizyon izlemeyeceğine yönelik aldığı karara da yer verdi. Bu kararı 15 Temmuz 1990’da aldığını ifade eden Papa Francis, bu kararın arkasında televizyonda yayınlanan müstehcen içerikler olduğunu açıkladı. Francis, rahip arkadaşlarıyla birlikte denk geldiği müstehcen yayının ardından kendisine televizyon izleme yasağı koydu ve bu durumu, “15 Temmuz 1990'dı ve hassas bir ifadeyle yetişkinlere yönelik bazı sahneler gösteriliyordu. Bu kalbe iyi gelmeyen bir şeydi. Bunlar elbette aşırı şeyler değildi ancak odama döndüğümde kendi kendime ‘Bir rahip böyle şeylere bakamaz’ diye düşündüm. Ertesi gün bir daha televizyon izlemeyeceğime dair yemin ettim” dedi. 87 yaşındaki Papa Francis, televizyonda düzgün bir şekilde izlediği son şeylerden birinin 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılışı olduğunu ifade etti.
Televizyon izlememe yönünde aldığı kararı çok nadir durumlarda esnettiğini ifade eden Papa Francis, “Kendime çok nadir televizyon izleme izni veriyorum. Örneğin yeni bir başkanın yemin etmesi ya da bir uçak kazası olduğunda kısa süreler izlediğim oldu. Roma'daki Gemelli Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi görürken pazar ayinini takip etmek için de televizyonu açtım. Fakat örneğin yeni İngiliz kralı III. Charles'ın taç giyme törenini ya da dünya çapındaki diğer birçok önemli olayı izlemedim. Bunu bu olayları küçümsediğim için yapmadım. Yemin ettiğim için yaptım” ifadelerini kullandı.
Papa Francis, daha önce vermiş olduğu bir röportajda, “Hiçbir şey izlemiyorum. Bilmem gereken şeyleri her hafta sonu İsviçreli bir muhafız sağ olsun gelip bana anlatıyor” demişti.
DÜNYA KUPASI'NI DA İZLEMEDİ
2014 yılında yaptıkları görüşmede Arjantinli futbol efsanesi Maradona’nın sırtında 'Francesco' yazan 10 numaralı bir Arjantin Milli Takım forması hediye ettiği Papa Francis, 2022 Dünya Kupası finalinde Arjantin'in Fransa’yı penaltılarda 4-2 yenerek tarihinde 3'üncü defa Dünya Kupası'nı kazandığı final maçını da yıllar önce ettiği yemin sebebiyle izlemedi.
Papanın izlediği son Arjantin maçının, yemin etmeden 1 hafta önce oynanan ve 1990 yılında İtalya’da düzenlenen Dünya Kupası’nda oynandığı tahmin ediliyor. 8 Haziran-8 Temmuz 1990 tarihleri arasında İtalya’da 24 takımın katılımıyla düzenlenen Dünya Kupası'nda final maçı Batı Almanya ile Arjantin arasında oynanmış, Roma'daki Stadio Olimpico'da yapılan karşılaşmayı Batı Almanya, Brehme’nin 85. dakikada attığı penaltıyla 1-0 kazanarak Arjantin’i elemişti.
Her ne kadar televizyon izlemiyor olsa da zaman zaman televizyon programlarına konuk olan Papa Francis, katıldığı programlarda kendi hayatına ilişkin soruları cevaplamaktan geri durmuyor ve insanlarla iletişim halinde olmaktan memnun olduğunu ifade ediyor. Daha önce İtalya’da katıldığı bir sabah programında konuşan Francis, kendisinden önce bu görevde bulunanların aksine Papalık Sarayı'nda değil, Vatikan'daki bir konuk evinde yaşamayı seçmesini de insan içinde olma ihtiyacıyla açıklayarak arkadaşa ihtiyacı olduğunu dile getirerek, “Önceki papalar azizdi, ben o kadar aziz değilim. Benim insanlarla iletişim kurmaya ihtiyacım var. Bu yüzden Santa Marta Oteli'nde kalıyorum. Başka insanları görüp konuşuyorum, arkadaşlarımı görüyorum. Arkadaşlıklar beni güçlendiriyor. Az ama gerçek arkadaşlarım var" açıklamasını yapmıştı.