06.12.2016 - 17:18 | Son Güncellenme:
Uz. Dr. Taner Canatar, evlilik ilişkisinin sevgi, saygı, paylaşma ve hoşgörü ile yürütülürse mutluluğun, yürütülemez ise de mutsuzluğun başlıca kaynaklarından birisi olduğunu ifade ederek, “Evlilik, ‘ben’i koruyarak ‘ben’ ve ‘sen’ den ‘biz’ oluşturabilme arzusudur. Kadın ve erkek bakış açısındaki temel farklılıklar, duyguları, ihtiyaçları, bedensel duyumları, davranışları ve seçimleri olduğu kadar söylemleri, öncelikleri ve ilgi alanlarını da doğrudan etkiler. Bunun sonucunda da kadınların ve erkeklerin birbirlerinden uzaklaşma nedenleri de farklı olur” dedi.
Kadın için erkeğin ilgi göstermesi sevgisinin en önemli belirtisi iken eşi tarafından ilgi görmeyen, ihmal edilen bir kadının değersizlik duygusuna kapıldığını söyleyen Canatar,
“Bu durumda en çok ihtiyacı olan şey eşinin onu sevdiğine, ona değer verdiğine dair sözleri ve davranışlarıdır ama bunları bulamadığında eşine küser, kırılır ve ondan uzaklaşır. Uzaklaşan taraf erkek olduğunda ise nedeni genellikle eşe duyulan öfke ve kırgınlıktır. Kırgınlık ve öfke genellikle birlikte, çoğunlukla da iç içe geçmiş şekilde yaşanan ve ilişkiyi yavaş yavaş zehirleyen duygulardır; çözüme kavuşturulmadıklarında etkileri yıkıcı olur. Oysa evlilikte aşk, yakınlık ve sevgi için duyulan gereksinimlerin karşılanması amaçlanır” diye konuştu.
Mutsuz evliliklerin oranının giderek arttığını belirten Canatar, mutsuz çiftlere şu önerilerde bulundu:
“Her ne kadar zor hatta bazen imkansız gibi görünse de mutsuz bir evlilik ve eş için her şey bitmiş sayılmaz. Aslında birkaç küçük değişim ve adımla böylesine bir ilişkinin seyri değişebilir. Her şeyden önce eşler arasında şehvet ve tutkunun yeniden alevlendirilmesi gerekir.
Yani flört günlerine geri dönmelisiniz. Eşinize ilgi, sevgi, yakınlık göstermekten hiç vazgeçmeyin, onu dinleyin, onaylayın, takdir edin, asla başkalarıyla kıyaslamayın ve kesinlikle aşağılamayın. Eşinizin duygu ve düşüncelerini önemsediğinizi ve ona değer verdiğinizi her fırsatta sözleriniz ya da davranışlarınızla gösterin.
Eşinizi kendi istediğiniz gibi birine dönüştürmeye çalışmayın. Baskıcı ve kontrolcü değil, duyarlı, özenli, yakın ve sıcak olun. Sorunları henüz başlangıç aşamasındayken açık bir şekilde masaya yatırıp kendi hatalarınızı açık yüreklilikle kabul ederek birlikte çözüm yolları arayın. Şu an ve şimdiyi yaşamaya gayret edin.
Eşinizin ya da kendinizin geçmişte yaptıklarını tekrar tekrar gündeme getirmeyin, hataları için onu yargılayıp, yaptıklarını sürekli başına kakmayın. Tensel temasınızı artırın. Birlikte daha fazla zaman geçirin ve gelecekte hatırlamaktan mutluluk duyacağınız güzel anılar inşa etmek için birlikte yapmaktan hoşlandığınız şeylere öncelik tanıyın.
Cinsel yaşamınızı canlı tutun. Mutlu bir ilişkinin, duygusal ve cinsel doyumla mümkün olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Elinizden geleni yaptığınız halde, evliliğinizin sihrini kaybettiğini ve kendi başınıza bunu başaramayacağınızı düşünüyorsanız da bir evlilik terapistine başvurmaktan çekinmeyin.”
Boşanma Kararı Ne Zaman Alınmalı?