Eczacılık mezunuyum ama şuanda gazetecilik yapıyorum. Yazan bir insan olarak haliyle çokça okuyorum. Son dönemde ise okuduklarım, izlediklerim bana meslektaşlarıma karşı çok merkezli bir karalama kampanyası başlatıldığını hissettiriyor. Gelişmeleri kaygıyla ve üzülerek takip ediyorum. Türkiye’de halkın en güvenilir meslek gruplarından biri olarak gördüğü eczacılar son dönemde halk sağlığını tehdit etmekle hatta ikiyüzlü olmakla bile suçlanır hale geldi. Peki, ama bir anda ne değişti de böyle haberler, yazılar ortaya çıkmaya başladı diye düşünüyordum. Tam o sırada ikinci yazıda ağızdaki bakla çıkmış. “Bazı” eczacılara "İkiyüzlü" diyen Profesör “Tezgâh üstü ilaçlar zincir marketlerde ve internette satılmalı, isteyen zincir eczane açmalı.” diye yazmış. Belli ki yakın bir zamanda bu konuda bir şeyler olacak.
Eczacıların aptal olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Yazar, tezgah üstü ilaç reklamlarının da serbest bırakılması için daha öncede çok sayıda yazı yazdığını belirtmiş. Yazara göre tezgah üstü ilaç satışında ve reklamlarında istenen aşamaya hala gelinememiş. Yazının bu bölümünü okurken içimden “Eczacıların aptal olduğunu mu düşünüyorsunuz?” diye haykırmak geldi. Her yerde tezgah üstü ilaç reklamları dönse, zaten ilaçtan para kazanamaz hale getirilen eczacı karlılığı yüksek bu ürünleri satarak evine daha fazla para götürecek. Kim daha fazla parayı tercih etmez? Ama eczacı öncelikle sağlıkçıdır, işletmeci değil. Kısacası halk sağlığını cebine girecek paradan daha fazla düşündüğünden karşı çıkıyor.
Namusumuz ve vicdanımız üzerine yemin ettik, yalan söyleyemeyiz
“İlaç zehirdir argümanını artık bırakın” da denilmiş yazıda. Eczacılık Fakültesi Toksikoloji (zehir bilimi) ders 1 hocamız: “Toksikoloji biliminin kurucusu Paracelsus: ‘Her madde zehirdir. Zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur’ demiştir. Aşırı su içerseniz hipotansiyona bağlı olarak ölebilirsiniz. Doz çok önemlidir. İlacın dozu hakkında eğitim alan tek meslek grubu sizsiniz, çok dikkatli olun.” Kimse kusura bakmasın biz eczacılık yemini ettik. “Eczacılık mesleği üyeleri arasına katıldığım bu andan itibaren ... hastanın sağlığını baş kaygım olarak telakki edeceğime ... namusum ve vicdanım üzerine and içerim.” dedik. İlacın zehir olduğunu bile bile değildir diyemeyeceğiz! İlacın eczane dışına çıkmasına sonuna kadar direneceğiz.
Eczacıları bu kadar kırmak biraz ayıp olmuyor mu?
Eczacı halk sağlığını ve hastasının haklarını kendi maddi çıkarlarından daha çok önemsediği ve yeminine sağdık kaldığı için onu çağdışı bulabilirsiniz. Ama o çağdışı eczacılar Türkiye’nin dört bir yanında hastalarına ilaç ve besin etkileşimlerine varıncaya kadar en güncel bilgileri sunabilmek için sürekli eğitim alıyor. Şık, temiz ve yenilikçi dükkanları ile çevreden ayrışıyor. Eczacıları bu kadar kırmak biraz ayıp olmuyor mu? Hele de eczacı bütün bunları devletin tahsilatçılığıyla uğraşmasına, SGK’nın tüm hamaliye işleriyle ve maddi sıkıntılarıyla boğuşumasına rağmen yapıyorken. Dükkan kirası, kalfa maaşı gibi tüm giderleri arttığı halde kazançları her geçen gün azalmasına rağmen yılmadan çabalıyorken.
***
İşin özü ne çektin be eczacı. Beş sene okudun. Borç, harç eczane açtın. Yanındaki insanların ekmeği oldun. Şimdi 3-5 büyük zenginin ekmeğine biraz daha yağ sürülsün diye halk sağlığı da hiçe sayılarak seni yok etmeye çalışıyorlar.
Ecz. Metin Uyar
Twitter: @metinuyar