04.04.2012 - 09:48 | Son Güncellenme:
Pek çok kadın “Acaba benim meme implantım da risk taşıyor mu ya da taktıracağım meme implantı ne kadar güvenli?” diyerek doktoruna koştu. Eskiden meme implantı ameliyatları öncesinde çoğu kadının en önemli kriteri kendisini iyi bir plastik cerraha teslim etmek iken artık taktıracağı meme implantının kalitesini, belgelerini sorgular oldu.
Plastik cerrahi uzmanı Opr. Dr. Oygar Aytekin, kadınların meme implantı taktırmadan önce şunlara dikkat etmeleri gerektiğini söylüyor:
Elbette sizin için en uygun meme implantını doktorunuz ile birlikte seçmeniz en doğrusudur. Bununla birlikte kaliteli bir meme implantında olması gereken bazı özellikler vardır:
1. Tıbbi bir malzemede bulunması gereken en üst düzeyde güvenlik standartlarına ve üretim teknolojisine sahip olmalıdır.
2. Dünyaca bilinen, denenmiş, CE onaylı bir ürün olmalıdır.
3. Hem kullanıcıya hem de ürünü uygulayacak olan hekime belgelenmiş bir güvence sunmalıdır.
Oygar Aytekin meme implantları ile ilgili en çok merak edilen soruları cevapladı:
İmplant operasyonu için uygun adaylar kimlerdir?
Meme implantı denince ilk olarak ergenlik sonrası ulaşmış olduğu meme büyüklüğünü ve/veya biçimini yeterli bulmayan, sahip olduğu meme hacmini ve görünümünün estetik amaçlı olarak düzeltilmesini isteyen kadınlar akla geliyor, ancak meme implantları aynı zamanda memesinin tamamı veya büyükçe bir kısmı operasyonla alınan veya doğuştan her iki meme arasında boyut ve şekil farkı, yani asimetri olan kişilere de uygulanıyor. Burada 18 yaşını geçmiş, meme gelişimi tamamlanmış kişilerden söz ediyoruz.
Ya sonuçtan memnun kalınmazsa?
Elbette böyle bir risk var. Ancak bu riskin hayli düşük olduğu söylenebilir. Çünkü ülkemizde meme implantı yapan her Plastik Cerrah tartışmasız olarak hastasının nasıl bir meme yapısına kavuşmak istediğini operasyon öncesi ayrıntılı bir sorgulama ve detaylı ölçümler yardımıyla belirliyor, dolayısıyla ameliyat masasından sürprizle kalkma olasılığı çok düşük. Hatta sahip olmak istediğiniz meme formunu önceden bilgisayar yardımıyla görselleştirip 3 boyutlu hale getirmek de mümkün. Yine bilincinde olunması gereken bir gerçek şu ki, her kişiye, istediği her şey yapılamaz. Bu, meme için de geçerlidir. Bilgisayar ortamında görüntülenen her şeyi canlı dokuda gerçekleştirmek maalesef mümkün değildir. Örneğin halk arasında “tahta göğüs” olarak tarif edilen bir bayana, tek bir ameliyat ile “D cup” meme yapmak hayal olacaktır. Tabii ki isabetli sonuçların elde edilmesinde hekimin öngörüleri hastanın isteklerinden daha önemli bir rol oynuyor. Yani istediğiniz meme görünümü için nasıl bir implant takılması gerektiği, ve bunun yaşamınızı nasıl etkileyeceğini doktorunuz her zaman sizden daha iyi bilecek durumdadır, buna emin olabilirsiniz. Ancak yine de memnun kalmazsanız her zaman geri dönüşün mümkün olduğunu da eklemem gerekir.
Yani kişi istediği her memeye sahip olamaz mı?
Eğer beklentiler makul çerçeveler içerisindeyse, kişinin ameliyat sonrasında mutsuz olması için hiçbir sebep olamaz. Bu ameliyat ile hedeflenen, elbette memeyi daha büyük hale getirmektir. Ancak burada estetik ölçülerin ne kadar dışına çıkılacağı, hekim-hasta ilişkisi dahilinde değişebilir. Ben, ister dudak olsun ister meme, sonuç estetik olmayacaksa işlem yapmayı reddediyorum. Çünkü amacım “büyük” değil, güzel ve doğal bir meme yapmak.
Bununla birlikte, sorunuzun cevabı aslında “evet”. Kişi, ancak vücut yapısının izin verdiği bir memeye sahip olabilir. Sırt üstü yattığınızda memenize bakın, göğüs kafesinizin üzerine düşmüş büyük bir damla gibi durur.Bunun tabanı daireseldir ve belli ölçüleri vardır. Meme başı da bu damlanın tepesinde duran bir noktadır ki, meme başının göğüs kafesine uzaklığı, memenin yüksekliği yani projeksiyonudur.
Mevcut implantların tabanı yuvarlak veya ovaldir. Aynı tabana sahip implantların farklı projeksiyonlar sağlayan çeşitleri vardır. Kullanılacak olan implantın tabanının yuvarlak mı, oval mi olacağını, yuvarlaksa çapının, oval olacaksa eninin ve boyunun ölçülerini sadece ve sadece göğüs kafesiniz belirler. Kullanılacak implant tabanı belli olduktan sonra da hangi projeksiyonlu implant olacağını ise cildinizin yapısı ve gevşekliği tayin eder.
Kısacası, bilgisayarda görsel olarak göğüs kafesinizin üzerine hangi memeyi yapıştırırsanız yapıştırın, vücudunuz izin vermeyecekse olacak şey değildir bu…
En büyük memnuniyetsizlik sebebi nedir?
İnsan gözü çok çabuk alışıyor. Kendini hep (daha) küçük memeleriyle tanımış olan şahıs, ameliyattan sonraki haline alışıncaya kadar, büyüklüğü biraz yadırgayabiliyor, alışınca da “daha büyük olsun” diye düşünmeye başlıyor.
Asimetri de can sıkıcı olabiliyor. Hiç kimse %100 simetrik değil. Örneğin göğüs kafesinin bir tarafı diğerine göre daha önde, meme altı oluğu veya memelerin koltuk altı uzantıları birbirinden farklı olabiliyor. Özellikle meme başları asimetrik olabiliyor. Dikkat ederseniz birçok erkekte de meme başları farklı yüksekliklerde oluyor. Memeler küçükken yarım ila bir santimetre olan seviye farkı göze batmazken, büyütüldüğünde bu fark, dikkat çekecek hale gelebiliyor. Bunu şöyle örnekleyebiliriz, bir balonu hafifçe şişirin ve üzerine iki nokta koyun. Sonra balonu daha fazla şişirin, göreceksiniz ki noktaların arasındaki mesafe de artmıştır.
Asimetri demişken, bazı hastalarımın omuz uzunlukları birbirinden 2 cm kadar farklı olabiliyor. Bu ortalama 12 cm uzunluğunda bir omuz uzunluğunda %16’ya tekabül eder ki küçümsenecek bir oran değildir. Böyle kişilerde tamamen simetrik memeler yapsanız da görüntünün bütünlüğünde bir asimetri her zaman için var olacaktır.
Bir sorun da meme başlarının pozisyonlarıdır. Genelde büyütme yaparken, bariz olarak daha aşağıda kalan meme başını daha yukarı alarak eşitleyebiliyoruz. Ancak seviye farkına ek olarak çok dışa dönük meme başlarınının yerlerini değiştirmek çok mantıklı olmayabilir. Çünkü implant yerleştirmek için derinden gelen besleyici damarı kesmek zorundayız. Bir de yerini değiştirmek için meme başının çevresini kestiğimizde, meme başının beslenmesi bozulabilir.
Kaliteli bir meme implantının özellikleri nelerdir?
Kaliteli bir meme implantı her şeyden önce tıbbi malzemeler için olmazsa olmaz olan “medical grade” denilen özelliklere sahip silikondan yapılmış, belirli üretim ve kalite standartlarına sahip bir malzeme olmalıdır. Şunu kastediyorum, günlük yaşamın herhangi bir alanında, örneğin inşaatlarda kullanılan silikon da kaliteli ve yumuşak bir silikon olabilir ama medical grade değildir, yani biyolojik olarak uyumluluğu güvence altında değildir, bu nedenle de bir tıbbi malzeme olamaz, yani CE sertifikasına sahip olamaz..
Yani bir meme implantının medikal gereç sınıflamasına mı dahil olması gerekiyor?
Elbette. Tıbbi malzeme tanımı gereği hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan, vücutta herhangi bir değişime yol açmayan fakat kendisi değişime uğrayabilen ürünlerdir. Yani vücutta kontrol edilemeyen bir değişime neden olabilecek herhangi bir gereç, tıbbi malzeme olamıyor. FDA gibi otoritelerin belirleyici yönergeleri var, meme implantı yapılabilecek bir silikonun hangi fiziksel ve kimyasal özeliklere sahip olması gerektiği önceden belirlenmiş durumda, kırılganlığı, esnekliği belirli standartlara bağlı. Dolayısıyla tıbbi malzeme sertifikası verilmesine aracı olan otoriteler de bu düzenlemeleri esas alıyorlar. Bizim implante ettiğimiz markaların yapımında kullanılan silikon hammaddesi örneğin Amerika’da FDA tarafından onaylanmış bir üretim süreciyle üretiliyor, yani medical grade silikon kullanılıyor. Medikal grade olmayan bir silikon çok benzer fiziksel özellikler sergileyebilir, ancak biyolojik olarak uyumlu olup olmadığı belirli değildir, çünkü üretim öncesi test edilmemiştir.
İmplantın bunun dışında bir özelliğe sahip olması gerekiyor mu?
Bir tıbbi malzeme olması tabii ki tek başına yeterli değildir. Bilinen, denenmiş bir ürün olmalıdır. Bu, implantın takıldıktan sonra doğal bir görünüm sağlamasında, yıllar boyunca varlığının unutularak kullanılmasında önemli bir etkendir. Yine kendi kullandığım bir markadan örnek vereceğim, bu marka tarafından üretilen ilk meme implantı 1965’de hastaya takılmış ve yıllarca kullanılmış, o zamanın koşullarına göre üretilmiş olduğu halde şu anda üretilmekte olan birçok implanttan daha kaliteli ve dayanıklı. İmplantı üreten Plastik Cerrah Dr. Arion, dünyada içi su ile doldurularak şişirilebilen ilk silikon implantın mucidi. Hatta bu teknoloji Amerika’ya Fransa’dan Dr. Arion tarafından satılmış.
Silikon implantlar yıllar içinde nasıl bir teknolojik değişim gösterdi?
İmplantların silikon esaslı bir “zarf”ı var, yani silikondan üretilmiştir. Bu zarfın yapımında kullanılan silikon bileşimler yıllar içinde daha esnek, daha sağlam ve olası bir sızmayı engelleyecek hale getirildi. Zarfın yüzeyi, eskiden düz idi. Şimdiyse “tekstüre” dediğimiz pürüzlü yüzey ve bazı markalarda farklı kaplamalara sahip oluyorlar. Bu yüzey yapıları sayesinde doku uyumlulukları artmış, kapsül kontraktürü riski azalmıştır. Dolguyu oluşturan silikon da eskiden sıvı yapıdaydı. Artık dolgu olarak, “silikon yoğun jeller” kullanılmaktadır. Bunlar bildiğiniz jöle pastalar gibidir yani kesilince akmaz ve şeklini korur.
Peki, takılacak olan implantın güvenilir bir implant olduğundan nasıl emin olunabilir?
Bu konuda doktorunuza güvenebilirsiniz. Doktorunuz ameliyatınızda mutlaka medical grade silikon’dan üretilmiş bir tıbbi malzeme kullanacaktır. Bir kullanıcının dikkat etse bile ayrımına varamayacağı bazı detayları doktorunuzun atlamayacağından, iyice sorgulayacağından emin olabilirsiniz. Vücudunuzda yıllar boyu taşıyacak olduğunuz bir materyalden söz ediyoruz, ürünün güvenilirliği mutlaka birinci planda olmalıdır.
İmplantın akma ya da patlama riski var mı?
Medikal grade silikondan üretilmiş bir implant ortasından kesilse bile akmaz, sadece ikiye ayrılır, çünkü üretim süreci gereği içine konan silikon jelin yapısı sıvı hale gelip akmasına engeldir, bu nedenle akması ya da patlaması sadece çok büyük sayılabilecek fiziksel baskıya veya yırtılmasına neden olabilecek bir delinmeye bağlıdır. Bunu düşünmek bile tatsız, çünkü kaliteli bir implantın patlamasına ya da akmasına neden olabilecek fiziksel etki insan vücudu için öldürücü düzeyde yıkıcı olabilir. Akma ve patlama konusunda belirtilmesi gereken önemli bir nokta da biraz evvel bahsetmiş olduğumuz zarf meselesidir. Markalar arasındaki farklardan biri de bu zarftaki katman sayısıdır. Bu, elbette ürünün fiyatına yansırken, bazı markaların neden ucuz olduğunu açıklar.