05.09.2018 - 11:23 | Son Güncellenme:
Gelişen tıbbi ve teknolojik olanaklar sayesinde her yaştan hastaya umut olan kök hücre tedavisi hakkında Prof. Dr. Ali Kemal Erdemoğlu detaylı bilgi verdi.
Bozulmuş Olan Yapıları Onarıyor
Kök hücre tedavisinin fayda sağladığı hastalıkların başında; bozulmuş doku ve fonksiyonlara bağlı ağrılar geliyor. Bu ağrıları omuz ağrısı, diz ağrısı, ayak bileği ağrısı ya da topuk dikeni ağrısı olarak sıralamak mümkün. Ağrıların arka planında çoğu kez eklem aşınmaları ya da sinir hasarları gibi sağlık problemlerine rastlanabiliyor. Kök hücre tedavisi ise bozulmuş olan bu yapıları, yine vücudun kendi hücreleriyle onararak yenilenmelerini sağlayor. Kök hücre tedavisinde direkt kök hücre kullanılabildiği gibi; kök hücre benzeri hücrelere de başvurulabiliyor. Tedavi sayesinde, vücuttaki aynı işlev ya da fonksiyonun ağrısız olarak kişinin kendi dokusu vasıtasıyla devam ettirilmesi hedefleniyor.
Kronik ağrıların bertaraf edilmesinde kullanılan bu teknoloji; PRP (Platelet Rich Plasma) ya da kök hücre adı altında uygulanabilir. PRP işleminde direkt olarak kandan faydalanılırken, kök hücre için kemik iliği ya da yağ dokusu seçeneklerinden biri tercih edilebiliyor.
Poliklinik Koşullarında Uygulanabilen Bir Tedavi
Kök hücre tedavisinin en büyük avantajlarından biri, ilaç gibi yabancı bir maddenin vücuda müdahalesine gerek olmadan, tamamen kişinin kendi dokuları ile uygulanabilmesi. Bu nedenle ileri yaştaki hastalara bile, uzman hekimler tarafından uygulanmasında çoğunlukla sakınca görülmüyor. Hastaların bu tedaviden cerrahi korkusu ile kaçınması ise doğru değil. Zira kök hücre, ameliyathane ortamına gerek olmadan yenilenebiliyor. Özellikle de sürekli çektiği ağrılar nedeniyle hayat kalitesi düşen, zorluk yaşayan ve sosyal hayatı sekteye uğrayan kişiler; ağrının nedenleri uzman hekimler tarafından detaylıca teşhis edildikten sonra kök hücre tedavisine rahatlıkla yönelebilir.
Narkoz ya da anestezinin yan etkilerine maruz kalmamak da; kök hücre tedavisine değer katan artılar arasında. Kök hücre tedavisi, cerrahi bir işlem olmadığı için hastalar tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Hastaya kesi uygulanması, uygulama bölgesinin yara haline gelmesi ya da bölgenin uyuşturulması bu tedavi yönteminde söz konusu değil. Tedavi genellikle poliklinik koşullarında günübirlik olarak kolay bir şekilde uygulanabiliyor ve hasta normal hayatına devam ediyor.
Prof. Dr. Ali Kemal Erdemoğlu