27.01.2021 - 14:55 | Son Güncellenme:
Kemik kütlesindeki azalma, kemik mikro yapısındaki bir değişiklik ile ilişkilidir, bu da kemik kırılganlığında bir artışa ve artan bir kırılma riskine yol açar.
Kemik Erimesi Nedir?
Yaşla birlikte protein yapısındaki azalma normal bir fenomendir, iskeletin yaşlanmasına bağlı fizyolojik osteopenidir. Osteoporoz bu fenomenin bir kaçağıdır. Kemik, sürekli yenilenen dinamik bir organdır. Eski kemik periyodik olarak yok edilir ve aynı bölgede yeni kemik materyali yapılırken elimine edilir.
Kemik yeniden şekillenmesi normal bir şekilde gerçekleşmezse (yetersiz kemik oluşumu), kendini kortikal kemikten daha hızlı yenilemesi gereken süngerimsi kemik, en hızlı şekilde osteoporoz riski altında olacaktır.
Kemik yıkımı ve oluşum aktiviteleri, kemik matriksinde veya hormonlarda bulunan birçok yerel faktör tarafından hassas düzenleme sayesinde normal olarak dengelenir. Dengeleme olmazsa kemik erimesi oluşur.
Kemik Erimesine Ne İyi Gelir?
Osteoporoz, yavaş yavaş kemik kütlesi kaybına yol açan doğal bir süreçtir. Kemikler daha kırılgan hale gelir ve kırılma riski artar. Bu süreci yavaşlatmak ve kemiklerin sağlıklı kalmasını sağlamak için sağlıklı bir diyet benimsemek esastır. Özel osteoporoz diyeti kalsiyum, D vitamini ve antioksidanlar açısından zengin olmalıdır. Aksine, osteoporozu ağırlaştırabilecek bazı gıdalardan kaçınmaya özen gösterilmelidir.
Osteoporoz diyetinin ana noktaları:
Kalsiyum ve D vitamini alımını artırın
Alkali bir diyet tercih edin
Mineral bakımından zengin bir diyet yediğinizden emin olun
Sodyum içeriği yüksek gıdalardan kaçının
Alkol ve kahve tüketimini sınırlayın.
Kemik erimesine karşı yapılan diyet sayesinde şunlar ortaya çıkar:
Osteoporoz sürecini yavaşlatın
Kemikleri koru
Osteoporozla ilişkili ağrıyı azaltın
Sağlıklı bir kiloya ulaşın ve bunu koruyun
Sağlıklı olmak ve sağlıklı kalmak için besinleri doldurun
Osteoporoz durumunda kaçınılması gereken yiyecekleri nasıl belirleyeceğinizi öğrenin.
Kemik Erimesi Nasıl Geçer?
Osteoporozun ilerlemesini yavaşlatmak için, her şeyden önce yeterli miktarda kalsiyum tedariki sağlamak gereklidir. Bu alım kesinlikle kalsiyum emilimini destekleyen D vitamini ile birlikte yapılmalıdır. D vitamininin kırıklara karşı koruyucu etkisi iyi gösterilmiştir. Bu etki, kemik metabolizmasındaki rolüyle ve aynı zamanda nöromüsküler işlevi ve dengeyi iyileştirme yeteneği ile açıklanmaktadır.
Osteoporoz hastasıysanız, uygun bir diyet benimsemek birçok yönden sizin için çok önemli olacaktır. Vücudun kemik sermayesini korumak için ihtiyaç duyduğu besinleri sağlayarak, osteoporoz sürecini yavaşlatmak mümkündür. Aynı zamanda, diyetin optimal etkisi için osteoporoz durumunda kaçınılması gereken yiyecekleri bilmek de gerekli olacaktır.
Kalsiyum vücudumuzda en bol bulunan mineraldir. Kemiklere% 99 yerleşir. Kalsiyum eksikliği kemikleri gözenekli hale getirir.
Kemik Erimesini Önleyen Şeyler Nelerdir?
Kalsiyum takviyelerinin kardiyovasküler sağlık üzerindeki potansiyel riski göz önüne alındığında, diyetle kalsiyum alımını teşvik etmek önemlidir. Ancak diyetle alınan kalsiyum yeterli değilse takviye önerilir ancak mutlaka D3 vitamini ile kombine edilmelidir. Süt, peynir, yoğurt diyetlerde mutlaka olmalı.
Önerilen D vitamini alımına ulaşmak oldukça zordur, ancak takviye almak istemeyen kişiler için gereklidir. Yağlı balık, somon, alabalık, sardalya, ringa balığı ve istiridyeler tüketilebilir.
Fazla asitli bir diyet kemik kütlesini zayıflatır. Vücut, fazla asitliği nötralize etmek için ihtiyaç duyduğu mineralleri kemiklerden, dişlerden ve kaslardan alır. Tersine, meyveler, sebzeler ve potasyum gibi alkali mineraller açısından zengin bir diyet, osteoporozun önlenmesinde rol oynar. Vücuttaki asitlik seviyesi düşük olduğunda kemikler daha sağlıklıdır.
İşte osteoporoz özel diyetine dahil edilecek alkali yiyecekler:
Meyve ve sebzeler
Süt ve kefir
Yağlı tohumlar, baklagiller ve tofu
Yulaf, kinoa, darı, pirinç ve karabuğday
Maden suyu, çay
Meyve suyu
Zeytin, Hindistan cevizi ve morina karaciğeri yağı.
Düşük K vitamini alımına sahip kişilerin de düşük kemik yoğunluğuna sahip olduğunu ve bu da daha yüksek bir kırık riski ile ilişkili olduğunu bulmuştur.