Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - İstanbul, tarih boyu büyük depremlerle sarsılmış, büyük tsunamiler olduğunu yazan tarihçiler de bugünlere not düşmüştü. Megakent için tehlike her geçen gün yaklaşırken, yeri ve zamanı tahmin edilemeyen büyük depreme kimin nerede yakalanacağı da belli değil. 1 dakika için girilmiş dükkândan evinizin en güzel köşesine kadar deprem anında riskli olabilecek pek çok yere girip çıkıyor olabilirsiniz. Üstelik bu ihtimal hiç de az değil. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, aralık ayında yaptığı bir açıklamada, İstanbul'da 6 milyon civarında konut, 1,5 milyon civarında da iş yeri bulunduğunu belirtmişti. Bakan Özhaseki, bu yapılar arasında da yaklaşık 600 bin konutun riskli olduğunu da sözlerine eklemişti. İstanbullular için en önemli ulaşım araçlarından biri olan metrolarda depreme yakalanmak fikri ise pek çok kişinin kafasını kurcalıyor. Gün içinde 2 milyon kişi İstanbul metrolarında seyahat ediyor. Yer altından ulaşım deyince Avrasya Tüneli de bu yerler arasında. Peki, yer altında faylara çok daha yakın konumda bulunan bu tüneller deprem anında güvenliğini kaybeder mi? Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Oğuzhan Akbaş konuyu tüm detaylarıyla Milliyet.com.tr için değerlendirdi.
2 BİN 500 YILDA BİR GÖRÜLECEK DEPREME HAZIR
Metrolar ve yer altından geçen tüp geçitler, özellikle Avrasya Tüneli başta olmak üzere yaşanabilecek en büyük deprem hesap edilerek inşa ediliyor. Özellikle yerin 106,4 metre derininden Marmara Denizi’nin tabanının altından geçen 2 katlı Avrasya Tüneli, yolcuları depreme orada yakalanmak konusunda tedirgin ediyor olabilir. Avrasya Tüneli için uygulanan güvenlik önemleri, pek çok kişinin evinden daha çok bu tünellere güvenmesine sebep olabilir. Bu da İstanbul’un çarpık kentleşmesine bakıldığında son derece yüksek bir olasılık. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun 2023’te yaptığı bir açıklama da bu anlamda yüreklere su serpecek nitelikte:
"Avrasya Tüneli’nde depreme dayanıklılığı artırmak üzere tünelde kullanılan sismik bilezikler kullanıldı. Bu sayede, tünelin 500 yılda bir görülebilecek depreme karşı ‘servis şartları’ ve 2 bin 500 yılda bir görülebilecek depreme karşı ise güvenlik şartlarının bozulmayacak şekilde inşa edildi. Olası depremlere karşı davranışını da anlık gözlemliyoruz. Kurulan sistem ile tünel boyunca 12 adet ivme ölçer, üç boyutta izleme yapan 21 adet yer değiştirme sensörü ve işletme binalarında kurulan 3 adet ivme ölçer ile sürekli takip edilmektedir."
NEDİR BU SİSMİK BİLEZİK?
Conta diye de adlandırılan sismik bilezikler, sismik aktivitelerden doğacak gerilme ve yer değiştirmeleri kabul edilebilir düzeye indirmek amacıyla tasarlandı. Avrasya Tüneli'ne yerleştirilen ve dünyada bir ilk olma özelliğine sahip olan iki sismik bileziğin konumu da son derece dikkatli seçildi. Tünelde yumuşaktan serte, sertten yumuşak zemine geçilen bölümler olduğundan bilezikler kum gibi yumuşak katmanlı zemine geçiş noktalarında konumlandırıldı. Böylece bilezikler birbirinden bağımsız olarak da hareket edebiliyor ve kırılma olmadan stres yoğunlukları da yaşanmıyor.
Bilezikler, tüm testlerden geçirildi ve başarısı kanıtlandıktan sonra üretimine başlandı. Bu bileziklerin yer değiştirme limitleri ise kayma için yaklaşık 50 mm, uzama ya da kısalma için de yaklaşık 75 mm olarak belirlendi. Uluslararası sertifika kuruluşunca yapılan analiz ve simülasyonlarla ömürlerinin en az 127 yıl olduğu rapor edilen bilezikler, sismik aktivite seviyesi ve boyutları göz önüne alındığında TBM (tünel açma makinesi) tünelcilik sektöründe ilk olarak kabul ediliyor.
FAYA SADECE 16 KİLOMETRE
Prof. Dr. Sami Oğuzhan Akbaş da sismik bileziklerle desteklenen Avrasya Tüneli’nin herhangi bir fay hattı tarafından kesilmediğini belirterek, tünele paralel giden faydan ise 16 km kadar uzak olduğuna dikkat çekti.
Prof Dr. Akbaş, “Avrasya Tüneli stabilite (dayanıklılık, kararlılık durumu) açısından biraz daha kritik ayrıca sığ tünel kategorisine girmiyor. Faya uzaklık ve diğer noktalar, yapıya avantaj sağlıyor. Avrasya Tüneli’nde depreme dayanıklılığını artırmak üzere sismik bilezikler kullanıldığını ve anlık gözlemler için de tünel boyunca ivme ölçerler ile yer değiştirme sensörlerinden oluşan bir takip sistemi kurulduğunu da biliyoruz. Avrasya Tüneli gibi mega projelerde tipik yapılarda kullanılması ekonomik olmayabilecek ilave sistemler de eklenmiştir. Örneğin, Avrasya Tüneli'nde kullanılan sismik bileziğin yer üstü yapılarında karşılığı olan sismik izolatörlerin kullanılması mümkün” diye konuştu.
‘YERYÜZÜNDEN DAHA GÜVENLİ’
7,25 moment depreme dayanıklı olan Avrasya Tüneli’nin ve yer altı yapılarının deprem anında davranışı ise yeryüzünde olduğundan çok daha farklı. Yeryüzündeki herhangi bir yapı zeminden bağımsız şekilde hareket edeceğinden çok daha şiddetli sarsılarak yıkılabilir. Ancak Avrasya Tüneli gibi yer altından geçen tünellerde sarsıntı anında yapı da zeminle birlikte hareket edeceğinden, bu noktalarda deprem sadece bir sarsıntı olarak hissedilir. Prof. Dr. Sami Oğuzhan Akbaş’ın paylaştığı bilgiler de belki de İstanbul’un depreme dayanıklılık konusunda en güvenli yerlerinden birinin Avrasya Tüneli ve yer altı yapıları olduğunu gösteriyor:
"Teknik olarak tünellerin depremde yıkılma olasılığı binalardan çok daha azdır. Bu husus, yaşanan depremler sonucunda da açıkça ortaya çıkar. İnsanları endişelendiren durum, kapalı bir alanda kalmaktır. Yer altı yapıları deprem yükünü aktaracağı bir temel olmadığı için, gerilme ve deplasmanları çevreleyen zemine aktarır. Zemin ve kaya, depremlerin neden olduğu sarsıntıya karşı bir nevi tampon görevi görerek doğal destek sağlar. Ancak çok büyük depremlerde özellikle yumuşak zemin içerisindeki yer altı yapıları sıvılaşma veya mukavemet kaybı kaynaklı büyük yatay deplasmanlara maruz kalabilir. Bu durumlar için bu ortamlardan geçen yapıların deformasyon kapasitelerine artırıcı önlemler alınıyor. Yapı zeminle beraber hareket ettiği ve yer üstünde binalar gibi kendi kendine salınım yapmadığı için hasar riski daha az. Yer altı yapıları, yer üstü yapıların aksine daha kompakt ve daha basit tasarımlara sahip. Sallanabilen veya çökebilecek yüksek/narin bir geometrileri de olmadığı için çökme riski daha düşük.”