04.09.2021 - 09:59 | Son Güncellenme:
EDA ÖZDEMİR / Milliyet.com.tr- İlişkilerin içerisindeyken karşı tarafın gönderdiği sinyalleri doğru okumak, gerektiği noktada müdahale etmek gerekiyor. Özellikle kötü olan tarafları görmek işimize gelmese de bu sağlıklı bir ilişki için olmazsa olmazlardan. Bakın Uzman Psikolog Melda Yakupoğlu, bu uyarı işaretleri hakkında bize neler söylüyor...
Doğru partner seçimi yapmanın bir püf noktası var mı?
Günümüzde insanlar hem doğru kişiye denk gelememekten yakınıyorlar hem de doğru kişinin tanımının ne olduğunu bilmiyorlar. Doğru partner senin ilişkiden beklentini karşılayan, duygusal ihtiyacının ne olduğunu anlayabilen ve buna yanıt verebilen partnerdir. Birçok özellik sıralanabilir; fiziksel çekiciliği, mesleği, aile yapısı, sosyo-kültürel yapısı, sosyo-ekonomik yapısı... Ancak bu şartlar sadece başta görünen yüzeysel kriterlerdir. Daha çok huylara dikkat etmek yararlı olacaktır. İlk başta bu kadar görsel uyaran olan bir zamanda herkes fiziksel görünüşe dikkat eder ancak ilişki sürdürebilmeye lazım bazı huylar yoksa partnerin istediği kadar güzel, çekici, yakışıklı, zengin, kültürlü olsun o ilişki sürmeyecektir.
'İLK ŞEFKATE BAK'
Örneğin partnerinde ilk şefkate bak. Kendisine ihtiyaç duymadığı insanlara nasıl davrandığına. Şefkat duygusu eksik biri acımasızca terk eder ve duygularını önemsemez. “Benim duygularım bitti şimdi sen kendi duygularınla ne yapıyorsan yap” der. Geçmiş ilişkileri hakkında nasıl konuştuğuna bak, onlar hakkında negatif konuşuyorsa bu demektir ki senin hakkında da negatif konuşacak. Güven verip vermediğine dikkat et. Körü körüne en baştan inanmak yerine davranışlarına bak. Doğru partner güven verir. Onu didikleme, kurcalama ihtiyacı hissetmezsin.
En çok dikkate alınması gereken şey bir insanın problem anında o probleme nasıl yaklaştığı ve çözmek için ne yaptığıdır. Çünkü problemler karşısında çabuk demoralize olan biri zorluk anında seni terk edecek, sıkılacak ya da monotonlaşacaktır.
'DOĞRU OLUP OLMADIĞINI ANLAMAK İÇİN ACELECİ OLMA'
Birinin senin için doğru olup olmadığını anlamak için asla acele davranmamak gerekir. Acele davranmak bir ilişkide yapılacak en büyük yanlışlardandır. Hatta ilişkinin dengesini bozar. Senin heyecanlı tutumun karşı tarafın kendisini çok önemsemesine neden olur. Kimseyi en baştan heyecanla yüceleştirme dediğimiz kalıba sokma. İlk zamanlarda çok etkilenildiği için aslında çoğu zaman onda olmayan özellikleri var gibi görüp değerlendirmeye eğilim gösterebilirsin. Bunu yapmaktan kaçınmalısın.
Sana göre olduğunu anlamak için tanışıldığında arkadaşça fikir alışverişi yapabilmeye izin verilmeli, ardından iki taraf da ilişkide ortaklık kurabileceğine inanıyorsa flört ve sevgililik ile devam edilmeli. Ortaklıktan kasıt, iki tarafın ilişkiden beklentisi konusunda hem fikir olması; örneğin sen ciddi, uzun süreli ve duygusal bir ilişkisinin olmasını isterken sevgilin günübirlik ya da cinselliğin ön planda olduğu ilişki biçimi isteyebilir. Bu gibi zıtlıkların olmaması gerekir. Tabii kimse ilişkinin başından ciddi düşünmeye dair söz veremez ancak bazı işaretler uzun süreli ilişkiye hazır oluşu gösterirken bazı işaretler de henüz ciddiyete dönük ilişkiye hazır olmayışı gösterir.
'TUTARSIZ OLANLARLA İLİŞKİ GİTMEZ'
Partnerimizin uzun süreli ilişkiye hazır olduğunu nasıl anlarız?
İstikrarlı ve tutarlı olması önemlidir. Örneğin arayacağım dediği zaman araması, söz verdiğinde tutması, her gün bir şekilde iletişim halinde olmak istemesi ve bunun her gün olması önemlidir. Bazen yoğun olur o süre 15 dakika olur seni tatmin etmez ama hiç önemli değil. Her gün bir şekilde sana içten bir şekilde “Nasılsın?" demesi önemlidir. O gün neler yaptığını merak etmesi, gününün nasıl geçtiği ile ilgilenmesi ve bunu bir gün değil istikrarlı bir şekilde her gün yapması gerekir. Sonuçta ne kadar yoğun olursa olsun bir insan isterse vakit ayırabilir. Vakit ayırmıyorsa zaten bu da sorun öncelikleri arasında sen yoksundur. Bazı insanlar bir gün çok ilgiliyken diğer gün ilgisiz olurlar. Tutarsızlık vardır. Tutarsız olanlarla ilişki gitmez. Git-geller ilişkiye heyecan katıyor gibi görünse de heyecan ilişkide bu kopukluklarla sağlanmaz. Birçok toksik ilişki tutkulu ve kopmalı barışmalı ilişkidir. İlişkiye heyecan katabilmenin farklı yollarını bilmeyenler bu tarz kopup barışmalarla ilişkiyi ayakta tutmaya çalışır. İlişkiye heyecan katabilmek için uğraş verenler bu yollara başvurmazlar.
'5 YIL İÇERİSİNDE NELER YAPMAK İSTEDİĞİNİ ÖĞREN'
Hayatında bir düzen oturtmuş olması gerekir; örneğin işini gücüne eline almamışsa, aile problemlerini çözümlememişse, hayatı ile ilgili bir plan çizmemişse o kişinin ciddi ilişki içinde yer alması zaten beklenemez. İş görüşmelerinde sorulur ya hani “5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun?” diye şakayla karışık sorup aslında bir 5 yıl içerisinde yaşamda neler yapmayı planladığına dair bilgi alınabilir. Ancak tabii bunu bu şekilde sorgulayarak değil tatlılıkla, espriyle sohbete yedirerek gelecek hayallerini sormakta fayda var.
Son zamanlarda çokça bahsedilem toksik ilişki nedir, nasıldır? Bir ilişkinin toksik olması ne anlama geliyor?
Toksik ilişki bir düzen, huzur ve ilişki gereksinimlerini sağlamayan ancak kısa aralıklarla sağlıyormuş gibi yapan, yaşarken gerçek ilişkinin yerini tuttuğunun zannedildiği ancak asla onun yerini tutamayacak bir ilişkidir.
İlişkinin temel amacı ikili haldeyken tek olma halinden daha iyi olmaktır. Toksik ilişkiler sana "Yalnızken daha iyiyim" dedirten ilişkilerdir ancak yalnız da kalamaz, bir şekilde yanında onu istersin. Bu ikilem içinde kendi kendini yer bitirirsin. Güvenli ilişki, hiçbir zaman sana "Bu ilişkide bir şeyler yolunda gitmiyor" diye düşündürmez. Sonunun olacağını, bir gün biteceğini düşünüp hesaplar yapmazsın. Bağlanırsın ve akar gider. Toksik partnerle sürekli kopmalı, barışmalı ilişki yaşarsın. Her seferinde düzeleceğine inanıp düzelmediğini görünce kendine kızarsın. Ayrıca toksik ilişkiler daha çok öz güven düşürücü, sana yetersiz ve değersiz hissettirir. Suçlu olduğunu düşündüğün için de hep bireyleri eksik yaptığına elinden geleni yeterince yapamadığına inanırsın.
İLİŞKİ İÇERİSİNDE KİMSEYİ DEĞİŞTİREMEZSİN ÇÜNKÜ...
Peki birini ilişki içerisinde değiştirmek, düzeltmek mümkün mü?
Bana kalırsa değil. Burada bazen bana soruyorlar ama terapide nasıl değişiyor diye. Birisinin değişmesi için kişinin kendi problemlerini, hangi davranışlarının yaşamını bozduğunu fark etmesi ve kabul etmesi gerekir, değiştirmeye kendisi istekli olması gerekir. Normal hayatta karşınıza çıkan insanlar bu konuda istekli olmayacaklardır. “Ben böyleyim beni böyle kabul et” ardına sığınacaklardır. Kaldı ki değişimi isteseler bile buna nereden ve nasıl başlayacaklarını bilemeyeceklerdir.
Oysa terapide kişi kendisi istekli oluyor, ben psikolog olarak ona doğru ve bilimsel yaklaşımla yaklaşıyorum ve o zaman bile belirli bir zaman sonrasında bazı şeyler değişiyor. Bu yüzden dışarıdan birinin bunu yapması özellikle de ilişki içerisinde çok zor. Neredeyse imkansız gibi. Özellikle bazı baskın kişilik özellikleri. Bir bakıyorum bir narsisti ilişki içerisinde değiştirmeye çalışıyor kadın. Yılları gitmiş, oysa yanı başında huzurlu bir ilişki duruyor ama göremiyor. Sen kimsenin terapisti, psikoloğu değilsin. İkiniz de birbirinizi dengeleyebiliyorsanız ilişki sürer gider. Denge problemi yaşıyorsanız sürmez. Çapkın adam değişmez, değişse ilişki içinde zaten o değişimi görmüş olurdun, değişmeden onu ilişki içinde değiştirmeye çalışman ilişkinin bitişini hazırlamanla aynı şey zaten. Müdahalelerin onu soğutacak, anaç rollerinle cinsel çekiciliğin azalacak ve kopma kaçınılmaz olacaktır.
'ZORLASAN DA SONUÇ DEĞİŞMEZ'
İlişkinin sürmeyeceğine dair uyarı özellikleri neden görmezden gelinir?
Ya o uyarıları görmeyecek kadar gözünde mükemmel hale getirip bir kalıba sokmuşsundur ya da o uyarı işaretlerini yakalasan bile gidemezsin görmek istemezsin. Bu tamamen bence kişinin kendi kişisel özellikleri ile ilgili. Yalnız kalacağını bildiği için yalnız kalmamak için “Denize düşen yılana sarılır” misali yolunda gitmeyene sarılmak istemiş olabilir, daha önceki olumsuz ilişki deneyimleri sonucunda bütün ilişkilerin böyle olacağına inanmış olabilir, başka türlü huzur verici ilişki nasıl olur deneyimlememiş olabilir. Mutlaka bu ilişki içerisinde beslendiği bir şey vardır ki bu işaretleri görmek istemez. Görse bile değişeceğini düşünür. Kabullenmek istemez. Kabul etmek oysa özgürleştiricidir. Kabul edersen serbest bırakırsın zorlamazsın. Zorlasan da sonuç değişmez sadece daha fazla vakit kaybetmiş olursun.
İlişkilerde “Red Flag” denilen uyarı işaretleri nelerdir?
Ben kliniğe en sık gelen şekliyle örnek vereyim. Çift terapisine ya da evlilik terapisine gelen kişilerin en sık şikayet ettikleri şeylerden bir tanesi “Uzun zamandır birlikte bir şeyler yapamıyoruz, doğru düzgün konuşamıyoruz, tartışmadan sohbet edemiyoruz, ne kadardır keyifli geçirdiğimiz anlar yok. Eskiden daha çok gülerdik, şakalaşırdık ama artık yapamıyoruz” şikayetleri.
Eğer ilişkinde uzun zamandır kaliteli bir vakit geçirmediysen, kavgalar ve tartışmalar sohbetlerden keyifli vakitlerden fazlaysa ayrılık yoluna doğru gidiyorsun demek; şayet bunu kurtarabilmek için ikili olarak çabanız yoksa. İkili çabadan bahsettim dikkat ederseniz çünkü tek taraflı çabayla ne yazık ki hiçbir şey olmuyor. Red Flag’ ın hası zaten tek taraflı çabalamaktır. Tehlikenin sinyalidir çünkü bir zaman sonra bir başına çabalamaktan yorulur pes edersin. Yine çift terapisine başvuran çiftlerde en sık gördüğüm hep bir tarafın daha çok çabalamaya çalışması diğerinin bu çabayı görmemesi, yeterince takdir etmemesi ya da çabalanacak bir şey olduğuna inanmamasıdır. Sıklıkla “Partnerimi terapiye ikna edemiyorum, ne yapmalıyım?” diye soranlarda bu görülür.
Tartışmalar olduğunda karşıdaki kişi ne yapıyor; alttan alıyor mu, kaybetme korkusu yaşıyor mu, yoksa hiç kaybetme korkusu yaşamayıp sadece kendim önemliyim mesajı mı veriyor? Ortak çözüm bulabilmek için istekli mi, problemleri sadece seni suçlayarak kapatmak mı istiyor, sadece problem odaklı mı? Kadınlar sıklıkla trip, ağlama, dramatize etme yapabilir, erkekler hak savaşına girebilir. Bu ilişkide “Ben önemliyim; benim duygu, düşünce ve ihtiyaçlarım önemli. Karşımdaki kişi şimdi ne hissediyorsa hissetsin bu onun problemi” diye mi yaklaşıyor, tartışma sonrasında karşı taraf üzüldüyse "Onu üzecek bir şey yapmayayım, canını yakmayayım" demek yerine "Üzülürse üzülsün burada ben haklıydım" diye hak savaşına mı giriyor diye bakmak lazım. Bunlar varsa kesinlikle red flag! Bazen yıllar geçse bile bu davranışların sonucu ayrılığa götürür.
SÜREKLİ AYNI ŞEYLERİ YAPIYORSANIZ DİKKAT!
İlişkiyi ileriye taşıyabilecek şeylerden bahsetmemesi illa ki ciddiyet olarak algılanmamalı. Örneğin seni görmek için çabalaması, birlikte ortak vakitlerinizde nasıl daha keyifli hale getirebilirsiniz diye uğraşması, ortaklık oluşturmaya çabalaması, ortak hobiler bulması önemlidir. Bunlar yoksa bir zaman sonra monotonlaşacaktır ve otomatik olarak uyarı işareti haline gelecektir. “Ne kadar monotonsun” kendine sor. Sürekli aynı şeyleri yapıyorsanız, ilişkiyi canlandırmak için bir şey yapmıyorsanız bir noktadan sonra monotonlaşacaksınızdır. Bu sebeple ilişkiyi tercihen ortak hobilerle taçlandırın, ortak hobileriniz yoksa birlikte sohbet edeceğiniz ortak konular paylaşımlar bulun. Konuşacak konularınız olsun.