“Bu dünyada iki türlü insan var. Pırasa sevenler ve pırasa sevmeyenler”

Üniversite yıllarımda bir hocam derste şöyle bir söz etmişti “İnsanlar ikiye ayrılır, Pink Floyd dinleyenler ve dinlemeyenler”. O zamanlar bu sözü çok beğenmiş her ortamda sürekli tekrarlar olmuştum. Derken bir festival vesilesiyle adını hep duyduğum ama o güne kadar dinlemediğim (ne kadar ayıp!) Baba Zula’yı canlı canlı izleme fırsatım oldu. Elinde bağlamasıyla bin yıl öncesinin Orta Asyası’ndan fırlamış gibi gelen bir usta ve grubu sahnede harikalar yaratıyordu. Aranılan kan bulunmuştu. Bu toprakların müziğiyle psychedelic melodiler bir araya gelmişti. Baba Zula dinleme maratonum böyle başlamıştı. Kendi adıma söyleyebilirim ki Pink Floyd’un “Careful with that axe, Eugene” dinlerken ne hissediyorsam Baba Zula dinlerken de aynısını hissediyorum.

Haberin Devamı

Yazının girişinde yer verdiğim veciz sözüyse ben demiyorum, Murat Ertel diyor, Nam-ı diğer Baba Zula. 20 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdüren Murat Ertel ve Levent Akman’dan oluşan gruba dönem dönem Brenna MacCrimmon gibi müzisyenler de eşlik etmişti. Dinleyeni başka diyarlara götüren müziklerine piyasadaki normalin epey dışında sözler ekleyen Baba Zula, bu açıdan yaptıklarını herhangi bir türe konumlandırmamayı tercih ediyor. Ne diyelim, haklı…

Dün gece (Cuma) Baba Zula’nın Babylon’da sahne alacağı açıklandığında takvime işaret koymuştum. En nihayetinde de o an geldi. Dört kişilik bir kadroyla sahneye çıkan Baba Zula, Özgür Ruh ile salonu dolduran izleyicileri selamladı. Uzun sololar ve ışık gösterileriyle hep birlikte başka diyarlara seyahate çıktık. Konserin bir anında hep yaptığı gibi Murat Ertel ve grup üyeleri sahneden inip salonun ortasına geldi ve oturup orada çalmaya başladılar.

Mekanda bulunan izleyicilerle ortamın çokdilli yapısına uygun olarak hem Türkçe hem İngilizce konuşan Murat Ertel, curasını çalmadan evvel enstrümandan bahsetmeyi de ihmal etmedi. Zaten alanda en çok dikkatimi çeken konulardan biri de herhangi bir yabancı dilde konuşanların fazlalığıydı. Bunda şaşılacak bir şey yok tabii, Baba Zula’nın şanı en az Türkiye’deki kadar yaygından dünyada. Üretkenliklerini ve enerjilerini hiç kaybetmemelerini dilerim

Haberin Devamı

Bu arada geldi, gelecek denilen güzel havaların nihayet şehre uğramasıyla kapalı alan etkinliklerin yavaş yavaş sonuna geliniyor. Artık daha açıkhava organizasyonu haberi duyacağımız bir döneme giriyoruz. Dün akşam Baba Zula konseri öncesi Bomontiada’daki açıkhava etkinlik alanında Spring Daze kapsamında pop, rock, funk ve soul türlerindeki şarkılardan oluşan repertuarıyla Alive grubunu dinledik. Bu tip etkinliklerin, üstelik ücretsiz bir şekilde sürekli olarak devam edecek olması ayrı bir güzel.