Bundan üç yıl önce Alain de Botton’un “Aşk Üzerine” isimli kitabını okumuştum. Yeni tanıştığı Chloe ile dışarıda bir şeyler yapabilmek için geliştirdiği yöntemler nazarımda takdire şayandı. En çok hoşuma giden de bir iş çıkışı British Museum’da gece gezmesi yapmalarıydı. O an “sahi neden müzeleri hiç kimse yokken gezmiyorum ki?” diye düşünmüştüm. Çok geçmeden yolum bir şekilde Louvre’a düşmüştü. Kendimi Alain de Botton’un yerine koyup hava karardıktan ve turistler barlara dağıldıktan sonra Medici Salonu’ndan tek başıma dakikalarca dolanıp durdum. Etrafta kimselerin olmamasına güvenerek Jules ve Jim filmindeki gibi merdivenlerden koşarak indim. Kişisel tarihimin en özel anlarından biriydi o gece.

Haberin Devamı

Sonrasında İstanbul’a döndüğümde karşıma bir haber çıktı. “Avrupa Müze Geceleri kapsamında çok sayıda müze gece 11’e kadar açık” Meğer yıllardır olan bir şeymiş bu. Bahsi geçen müzeler arasında Ayasofya, Arkeoloji Müzesi, Türk-İslam Eserleri Müzesi gibi şehrin en önemli noktaları yer alıyor. Üstelik tüm bu müzeler ücretsiz. Müze Geceleri maratonum böylece başlamış oldu. O günden beri her sene hem bu tarihte hem de yılın genelinde sık sık yaptığım bir faaliyete dönüştü gece müze gezmeleri, Alain de Botton misali…

Yarın, yani 18 Mayıs gecesi Kültür Bakanlığı’na bağlı müzeler mesai bitiminden gece 11’e kadar kapılarını ziyaretçilere açık tutacak. Bu açıdan günü Ayasofya’da bitirmek heyecan verici bir duygu ya da dünyanın en eski aşk şiirini Arkeoloji Müzesi’nde sevgilinize okumak oldukça romantik bir an olsa gerek.

Unutmadan belirteyim, Pera Müzesi de 18-21 Mayıs tarihleri arasında bu kapsamda ücretsiz gezilebilecek. Şehirdeki en iyi koleksiyonlardan birine sahip Pera’nın bu jesti hem alkışı hem de ziyareti hak ediyor. Normalde Cuma akşamları, gece 10’a kadar bu imkandan faydalanmak mümkün. Perşembe akşamları 8’e kadar İstanbulModern’in açık ve ücretsiz olduğunu da hatırlatmış olalım. Söylemesi bizden, gezip görmesi sizden.

Zorlu’da Kuğu gecesi

Salı akşamı Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde üç etkinlik birden vardı. İlki ana sahnede gerçekleşen “Monte Carlo Balesi: Göl – Kuğu Gölüne İthafen” gösterisi, diğeri drama sahnesindeki Swans konseri ve Stüdyo’daki Emre Kula performansı.

Haberin Devamı

1982 yılında kurulan Swans, Michael Gira önderliğinde uzun seneler boyunca deneysel rock türünde müzikal yolculuklarına devam ediyor. Konser boyunca hemen hemen hiç ara vermeden çalan grup salonu dolduran izleyicileri ortaya çıkardıkları melodilerle büyüledi. Tabii konserin ardından bir nebze duyma kaybı yaşadığımı da belirtmek isterim.