Herkesin gözetlendiği bir dünya hepimizin aşina olduğu bir distopya. George Orwell’ın 1949 yılında 1984’ün dünyasına baktığı romanının üzerinden yıllar geçti. Arthur C. Clarke ve Aldous Huxley de böyle distopyalarla bizi geleceğe dair daha fazla karamsarlığa sürüklediler. Zira lisedeki felsefe dersinden Thomas More ve Campanella ile güzel yarınlara bakmaya alışmıştık.
Distopyaların hepsi bir nebze sıra dışıdır elbette ama bunlardan biri doğrudan cinsiyetler üzerinden kurulması itibariyle diğerlerinden ayrılıyor. Tahmin edilebileceği üzere Kanadalı yazar Margaret Atwood’un “Damızlık Kızın Öyküsü” adlı romanından bahsediyorum. Orijinal adı “The Handmaid’s Tale” olan romanın ilk baskısı 1985 yılında yayımlanmıştı.
Hikayesi, türlü hastalıklar ve radyasyonun etkisiyle doğurganlığın azaldığı Amerika’da geçen “Damızlık Kızın Öyküsü”, yöneticiler ve onların her emrine itaat etmekle hükümlü kadınların yaşantısına değiniyor. Offred isimli kadının gözünden anlatılan roman, sürükleyici örgüsü itibariyle okurun merak duygusunu sürekli canlı tutmayı başarıyor.
Margaret Atwood
Damızlık Kızın Öyküsü
Doğan Kitap, 384 sayfa
Türkçeye 25 yıl önce çevrilen ve bir daha okurla buluşamayan eser neyse ki geçtiğimiz günlerde Sevinç Altınçekiç ve Özcan Kabakçıoğlu’nun çevirisiyle Doğan Kitap tarafından yayınlamdı. Aynı dönemde Amerikalı Hulu kanalı da romanın dizi uyarlamasını yayınlamaya başladı. Elisabeth Moss, Yvonne Strahovski ve Alexis Bledel’in başrolünde yer aldığı yapımın daha yeni başlamasına rağmen yapımcılar tarafından ikinci sezonunun müjdesi verildi. Takipçiler tarafından beğeniyle karşılanan dizinin gelecek bölümleri merak konusu. 384 sayfalık bir romanın iki sezon ve belki de daha fazla yayınlanacak olması bende biraz soru işaretine neden olsa da merakla takip edeceğim.
Söz distopik dizilere gelmişken “The Man In The High Castle” ve “SS-GB” dizilerine de göz atmanızı tavsiye ederim. Her iki dizinin konusu “ya İkinci Dünya Savaşı’nı Naziler kazansaydı?” sorusunun üzerine şekilleniyor. “The Man In The High Castle” bu sorunun cevabını Amerika’da, “SS-GB” ise Britanya’da arıyor.
Bakalım gelecekte bir 1984 dizisi de gelecek mi?