"İnsanların nerede oldukları asla bilinmez. Rüzgar onları oradan oraya gezdirir durur. Köklerinden yoksundurlar bu da onları çok rahatsız eder."
Haziran boyunca “yoksa bu sene hiç gelmeyecek mi?” diye endişeli bir bekleyişe neden olan yaz sonunda İstanbul’a da uğradı. Tatil döneminin de başlamasıyla belki çok önceden belirlenen belki de ani kararlarla seyahat rotaları çizildi. Şayet tercihiniz deniz, kum, güneş dışındaki bir seçenekse ziyaretçilerine kültürel ve gastronomik keşifler vaat eden Fransa’nın Alpler bölgesindeki bir kent size uygun olabilir.
Lyon’dan bahsediyorum evet ama konumuz Lyon değil. Konumuz, bu şehre ilk vardığınızda sizi havaalanında karşılayan isim olan Antoine de Saint-Exupéry. Lyon’da aristokrat bir ailede dünyaya gelen Saint Exupéry’nin doğumunun üzerinden tam 107 yıl geçti bugün. İyi ki doğmuş.
En büyük tutkusu olan uçmakla çocuk yaşlarda tanışan yazar, bu tutkusunu profesyonel boyutlara taşıdı. Uçmak en az yazmak kadar değerliydi onun için. Bir Küçük Prens misali…
Fakat ne acıdır ki bu tutkusu onun çok genç bir yaşta daha 44’ündeyken hayatına mal olacaktı. İkinci Dünya Savaşı sırasında kullandığı uçak Marsilya açıklarında düşürülünce, daha çok eserler üretebilecek olan bir yazarın hayatı son buldu.
Bu savaş milyonlarca insanın yaşamına mal oldu. Milyonlarca insan daha uzun yıllar yaşasalar da gördüklerini hiç unutamadı. Savaşın sonunu göremeyen isimlerden biri Saint-Exupéry iken bir diğeri de kendi hayatını sonlandırmayı seçen Stefan Zweig’dı. Savaşın yıkıcılığı bu iki isimden mahrum bıraktı bizi.
Gece Uçuşu, Savaş Pilotu gibi eserleri bizlere miras bırakan Saint-Exupéry, doğal olarak en çok Küçük Prens ile hatırlanıyor. Öyle ki kitabın kendisi bir yana, Küçük Prens temalı defter, bardak, çanta ve daha birçok şeye sahip olmayan yok gibi.
Saint-Exupéry’nin hak ettiği bu ün, telif sorunu da ortadan kalkıp eserleri birçok yayınevi tarafından basılınca katlanıp arttı. İstisnasız her kitapçıda, farklı yayınevleri tarafından basılmış “Küçük Prenslere” rastlamak mümkün. Maksat vatandaş okusun.
Yazıyı bir yol insanı olan Saint-Exupéry’nin şu cümlesiyle bitirmek boynumun borcu;
“'Peki insanlar nerede?'' dedi Küçük Prens. ''İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.''
''İnsanların içinde de öyle hissedersin.'' dedi yılan. ''Arada pek fark yoktur.''