Gece bir bardak su daha içmemiş olmanın pişmanlığıyla uyandığımda 45. İstanbul Müzik Festivali kapsamında Bomontiada’da gerçekleştirilecek olan Hafta Sonu Klasikleri konserine bir saat kalmıştı.
Pencereden dışarıya baktığımda artık şaşırtmayan bulutlu ve yağmurlu hava yine tüm kasvetiyle orada duruyordu. 45. İstanbul Müzik Festivali programında ilan edildiği üzere Gülru Ensari ve Herbert Schuch çiftinin dört el piyano resitali, Bomontiada’nın açıkhava alanında düzenlenecekti. Fakat bulutlar buna mani olacak gibiydi. Bu havalar müzik aşkımıza mani olamaz diyerek şemsiyemi sırt çantama atıp düştüm Bomonti yollarına. Havayla anlaşmışçasına yol boyunca telefonun “rastgele” seçeneği başta Colplay ve Oasis olmak üzere Britanya ve yağmuru hatırlatan ne kadar şarkı varsa çaldı.
Bomontiada’ya giriş yaptığımda yetkililer beni, konser için açık alandan Babylon’un içine yönlendirdi. Anlaşılan organizasyon ekibi işini şansa bırakmamıştı. Açıkhavada müzik dinlemenin zevki bir başka olsa da ıslanmaya da gerek yoktu neticede. Mekâna her daim erken gelengillerden olduğumdan en ön sıradaki koltuklardan birine oturup Gülru Ensari ve Herbert Schuch çiftini beklemeye başladım.
Tam 11’de ikili sahnedeki yerini aldı. Hafta Sonu Klasikleri için konser programı broşürü basılmadığı için Gülru Ensari, eşi Herbert Schuch ile birlikte performansları esnasında çalacakları eserlerden bahsetti. Brahms, Hindemith ve Schubert’in yanı sıra Özkan Manav’ın İstanbul’da ilk kez icra edilecek olan bestesi“İki Anadolu Ezgisi”, Babylon’u dolduran müzikseverler için çalındı.
Müzik başlı başına bir ahenk iken bunu dört el piyano ile yapmak, üstelik bunu birbirinin gözünün içine bakarak gerçekleştirmek apayrı bir mutluluk olsa gerek. Bir nevi aşkın ahengi. Özellikle Schubert’in pek meşhur ve pek sevdiğim Fa Minör Fantazisi’sini çalarken Ensari – Schuch çiftinin hem performansları hem de içtenlikleri görülmeye değerdi. İyi ki cumartesi sabahımdan feragat edip de o konsere gitmişim dediğim an oldu bu. Müzisyen olmak başlı başına çok güzel bir şeyken hayatını paylaştığın insanla aynı sahnede izleyicilerin karşısında sanatını icra etmek tarifsizdir diye düşünüyorum.
Yüzyılların gelenekselleşmiş konser adeti olan bis esnasında Gülru Ensari ve Herbert Schuch çifti bize bir sürpriz yaparak sahneye Türkiye’nin en önemli çellistlerinden biri olan Dorukhan Doruk’u davet ettiler. Girişte çalınan“İki Anadolu Ezgisi” bu sefer çello eşliğinde bir daha icra edildi.
Yeri gelmişken hatırlatayım; Bomontiada’da haftaya cumartesi bu kez akşam saat 9’da Türkiye prömiyeriyle Sampling Baroque: Exposing Handel konseri izlenebilecek. Etkinliğin ücretsiz olduğunu da belirtelim.
Hep söylediğimiz gibi, müzik iyi ki var.