03.07.2015 - 14:13 | Son Güncellenme:
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok yaygın olan horlama sorunu, horlayan kişinin sağlığını tehdit ettiği gibi, çevresindekilerin de yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor!
“Eşim çok horluyor”, “Geceleri horlamasından uyuyamıyorum”, “Kim demiş horladığımı ben hiç horlamam”, “Horlaması yan odaya geliyor”… Hemen hepimizin arkadaş sohbetlerinde şahit olduğu serzenişlerden biri horlama. Horlama sorunundan çoğunlukla horlayan kişiler değil, bu gürültülü sese maruz kalanlar şikayetçi oluyor!
Gecenin sessizliğini yaran bu ses, başka bir odadan dahi duyulabiliyor, uykunun sık sık bölünmesine yol açtığından yaşam kalitesini düşürüyor. Çocuklar da anne-babasının yahut kardeşinin horlaması nedeniyle uykularını yeterince alamayıp okula dinlenmemiş olarak gitmek zorunda kalabiliyor. Hele de horlayan kişi sorununu kabul etmeyip “Ben horlamıyorum” diyerek kestirip atıyorsa iş daha büyük tartışmalara, öfke patlamalarına neden olabiliyor.
Oysa horlama sorunu yaşayanların bu şikayetleri göz ardı etmeyerek hem kendi sağlıkları hem de çevresindekilere saygılı olmaları adına mutlaka hekime danışarak tedavi olmaları gerekiyor.
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz, horlamanın burunda et büyümesinden kıkırdak eğriliğine, boğazda küçük dil büyüklüğünden yumuşak damak sarkmasına, alerjiden sinüzite dek birçok nedeni olabildiğini belirterek, horlamaya neden olan sorunun mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Yaşam tarzı değişikliği önemli
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın bir sorun olan horlamanın tedavisinde hızlı gelişmeler, bu sorunu kabus olmaktan çıkarıyor. Kimi zaman yaşam tarzı değişiklikleri bu sorundan kurtulmak için yeterli olabilirken kimi zaman medikal ve cerrahi tedavi gerekebiliyor.
Yaşam tarzı değişikliğinde hastanın spor yapması, alkol ve sigara kullanmaması, sırt üstü yatmaması, yan yatması, aşırı yorgunluktan kaçınması, aşırı yemek yiyerek yatmaması gibi önlemlerin önemli rol oynadığını belirten Prof. Dr. Ferhan Öz, boğaza basınçlı hava vererek horlamayı engelleyen cihaz sayesinde de çok başarılı sonuçlar alınabildiğini belirtiyor.
Horlamanın kompleks bir hastalık olması horlama ve uyku apnesi hastalarının bir ekip tarafından değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Hangi tedavi yönteminin uygulanacağına Acıbadem Bakırköy Hastanesi'nde Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları hekimleri, Nöroloji, Göğüs Hastalıkları, Beslenme ve Diyet uzmanı oluşturdukları uyku konseyinin sonucuna göre karar veriyor.
Hastanın fizik muayenesine ve horlamasının şiddetine göre uyku testi ve uyku endoskopi sonucuna bakılarak karar veriliyor. Prof. Dr. Ferhan Öz “Hastanın fizik muayenesinde özellikle burun ve yapıları, eğrilik olup olmadığı, et büyümeleri, alerji, sinüzit gibi hastalıkların olup olmadığı, boğazda küçük dil büyüklüğü ve sarkıklığı, yumuşak damak sarkması, dil kökü büyüklükleri ve hastanın çene yapısı dikkat etmek ve soruna göre gerekli cerrahi işleme karar vermek gerekir. Burada amaç havanın geçtiği yolun açılmasıdır.
Bu işlemler burunda kıkırdak eğriliği varsa düzeltilmesi, etler büyük ise küçültülmesi, küçük dil büyük ise küçültülmesi ve yumuşak damak sarkıklığının asılması, dil kökü büyük ise volümün azaltılması gibi cerrahi girişimlerdir” diyor.
Cerrahi tedaviye ilgi artıyor
Horlaması olan kişilerde sadece anatomik burun ya da boğaz problemleri rol oynamıyor, hastaların bir bütün olarak değerlendirilmesi ve tıkanıklığa yol açan başka faktörlerin olup olmadığının kontrol edilmesi gerekiyor.
Doç.Dr. Gediz Murat Serinbu faktörleri ağırlaştıran sigara, alkol, uyku bozuklukları ve akciğer sorunlarının olup olmadığının kontrol edilmesi, nörolojik muayenelerinin yapılması gerektiğini belirterek “Bu ağırlaştırıcı faktörlerin de tedavi edilmesi horlamanın tam tedavisinde gereklidir” diyor.
Son yıllarda özellikle damağa yönelik olarak cerrrahi yöntemler geliştirildiğini ve eski yöntemlerde var olan komplikasyonların ortadan kaldırılmaya çalışıldığını kaydeden Prof. Dr. Ferhan Öz “Burun ameliyatlarındaki eski tamponların ortadan kalkması, sinüzit cerrahisindeki endoskopik gelişmeler ve burun eti küçültmedeki radyofrekans ve lazer uygulamaları ameliyatların hem cerrah hem de hasta açısından konforlu geçmesini sağlamış, komplikasyonları azaltmıştır.
Dil kökünün küçültülmesine yönelik cerrahiler, radyofrekans uygulamaları da son yıllarda oldukça ilerlemiştir” diyor. Günümüzde yeni tekniklerin bulunması ile gerek ameliyat süreci ve ameliyat sonrasında hayat konforunun artması gerekse elde edilen başarılı sonuçlar cerrahi uygulamaya ilgiyi artırıyor.
Unutkanlıktan kalp yetmezliğine!
Horlama hastalığının en yakın zamanda Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları hekimine muayene olunarak tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayanDr. Yeliz Kantürk,“Önplanda devamlı horlama ile karşımıza çıkan Uyku Apnesi (uykuda nefes kesilmesi) hastalığı ise basit bir horlamadan farklı çok ciddi bir hastalıktır” diyor.
Uykuda nefes kesilmesi sürecinde vücudun oksijensiz kalması ve birçok anormal reaksiyon oluşması ile birlikte yorgunluk uykusuzluk,aşırı sinirlilik, depresyon, konsantrasyon bozukluğu, sabah baş ağrısı, hipertansiyon, inme, aşırı kilo alma, kalp krizine eğilim, cinsel fonksiyon bozukluğu, unutkanlık, gece sık idrara çıkma ve kalp yetmezliği gibi hayati sistemleri ilgilendiren hastalıklarda normal popülasyona göre artış gözleniyor.
Horlama hastalığı olanların en yakın zamanda bir Kulak,Burun ve Boğaz Hastalıkları hekimine muayene olup hastalığının konulması, şiddetinin belirlenmesi, gerekirse tedavisinin yapılması gerekiyor.