11.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Türk medyasında birçok ilke atan gazeteci Güldemir, 10 Eylül 1956'da Elazığ'da doğdu. 50 yıllık ömrünün 30 yılı gazetecilikle geçen Güldemir, Basın Şeref Kartı sahibiydi. Güldemir, mesleğe 1974'te Başkent ve Son Havadis gazetelerinde foto muhabiri olarak başladı. Daha sonra Dünya gazetesine geçen Güldemir, parlamento muhabirliği yaptıktan sonra Türk Haberler Ajansı'nda göreve başladı. Ardından Cumhuriyet gazetesinde diplomasi muhabirliği yapan Güldemir, 1987'de Cumhuriyet gazetesinin Washington Temsilciliği'ne atandı. Güldemir, 5 yıl kaldığı Washington'da önemli haberlere imza attı. Habertürk'ün kurucusu ve eski Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Güldemir, dün sabaha karşı aramızdan ayrıldı. Bir yılı aşkın süredir kanserle mücadele eden Güldemir, geride unutulmayacak haberler ve basına kazandırdığı önemli isimler bıraktı. ABD'den 1992'de döndükten sonra Türkiye'nin ilk özel televizyonu Star TV'nin Haber Müdürlüğü'ne getirildi. Türkiye'nin televizyon haberlerinde yıllardan beri TRT'den gördüğü üslubu değiştirdi. Yeni bir habercilik ekolü geliştirdi. Star televizyonunun ardından Show TV'ye Haber Genel Yayın Yönetmeni oldu.Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği göreviyle 1995'te televizyondan yazılı basına dönen yapan Güldemir, daha sonra Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmenliğini yürüttü. Güldemir, Sabah'tan ayrıldığında "Artık başarılı olduğumda işten atılmak istemiyorum!" diyerek profesyonel çalışma hayatına nokta koydu. Güldemir, Kasım 1999'da da bir ilke imza atarak Türkiye'nin ilk internet haber portalı olan "Haberturk.com"u, 2001'de Habertürk TV ve Habertürk Radyo'yu kurdu. Güldemir, Türkiye'nin ilk avcılık kanalı olan Yaban TV'yi de 7 ay önce yayın hayatına başlattı. Bülent Dikmener Gazetecilik Ödülü başta olmak üzere çok sayıda ulusal ve uluslararası ödülün sahibi olan Güldemir, "Kanat Operasyonu", "Teksas Malatya" ve "Çevik Kuvvetin Gölgesinde" isimli kitaplar yazdı. "Beyaz Türk" ve "Büfeci İslamı" gibi çok sayıda yeni kavramlar üretti. TBMM Başkanvekili Yılmaz Ateş de 1978'te Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin kuruluş yıllarında birlikte çalıştıkları Güldemir'le ortak hedeflerinin, "demokratik özgür basın" olduğunu belirterek, "Bu hedef yaşam ilkesi olmuştu. Muhabirken de işverenken de bu ilkesinden taviz vermedi" dedi. Üslubu değiştirdi Güldemir için ilk tören yarın 10.00'da Habertürk önünde düzenlenecek. Güldemir, Teşvikiye Camii'nde öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. İlk tören Habertürk'te Mesleği gibi hayatını da dolu dolu yaşayan Güldemir'in en büyük tutkusu avdı. 19 yaşından beri avlanan Güldemir, kendi deyimiyle, çok hırslı ve tutkulu avlar yaptı. Tacikistan'da, Pamir Platosu'nda Marco Polo koyunu avladı, bir ay sonra da Kutuplar'da beyaz ayı... Av nedeniyle kendisini eleştiren meslektaşlarıyla zaman zaman ciddi polemikler yaşadı. Bir röportajında entelektüellerin, aydınların, avlanmaya karşı olduğu ve avlananları kınadıklarının hatırlatılması üzerine, avcı olan Nobel'li ünlü yazar Ernest Hemingway'i örnek gösterdi. En büyük tutkusu avdı Yaşama sıkı sıkıya tutunan Güldemir, Nisan 2006'da rutin kontrolleri sırasında kanser olduğunu öğrendi. Evli ve bir çocuk babası olan Güldemir, tedavi için eşi Gaya ile ABD'ye gittiğinde de avlanmaya ve yaşama tutunmaya devam etti. Güldemir, çok güçlü dursa da, Milliyet'te yayımlanan röportajında Hasan Cemal'e hastalığını öğrendiği andaki duygularını şu cümlelerle anlattı:"Dünyam yıkıldı. 'Sadece ayların kaldı' dediler. Sanki bütün hayatın bir anda gözünün önünden geçiyor. Çok ağır Hasan abi, çok ağır!" Güldemir, yine de konuya olumlu tarafından bakmayı ihmal etmiyor, ekliyordu:"Ne kadar şanslıyım diye düşünüyorum. Çünkü ne zaman öleceğimi biliyorum. Oysa birçok insan ne zaman öleceğini bilmeden yaşıyor.""Genlerimde ne kadar kanser varsa bir o kadar da mücadele ruhu var. Karar verdim mücadele edeceğim" diyen Güldemir, o günkü ruh haliyle kendini "geniş çevreli yalnız adam" olarak tanımlarken de "Bütün bu kalabalığın, gürültü patırtının arkasında karaca gibi sessiz, elusive yaşamlarımız var. Kim bilir belki bu da bizi biz yapan şey" ifadelerini kullanıyordu. Nisan 2006'da öğrendi Hemingway'le özdeşleştirilen Güldemir için dostları, "Hemingway, kendisine acı veren yüreğine sıkmıştı kurşunu. Ufuk da, kanserine sıkacak ve ayakta kalacak" demişti. Ancak olmadı. Ne zaman öleceğini bildiğinden olacak cenaze şarkısını bile seçti. Arkadaşlarına Habertürk'ün önünden Frank Sinatra'nın "My Way" 'Benim yolum' şarkısıyla uğurlanmayı vasiyet etti. Güldemir'in seçtiği "My Way" şarkısı şöyle diyor: "Sevdim, güldüm ve ağladım / doydum; yenilgilerden payımı aldım / şimdi dinerken gözyaşlarım, hepsine gülüp geçiyorum/ Onlarla yüzleştim ve ayakta kaldım."Güldemir, cenaze töreni için seçtiği parçayı, patron olma serüveninde de örnek gösterecek ve "My Way, benim yolum" diye özetleyecekti. Güldemir hayat yolunun sonuna gelip son nefesini verdikten sonra "Habertürk"ün çalışanları, patronlarının ölüm haberini yazarken metni aynı sözlerle noktaladı: "Ufuk Güldemir arkasında yürünecek büyük ve uzun bir yol bıraktı. Bu onun yoluydu. Biz de onun yolundan yürümeye devam edeceğiz..." My Way ile uğurlanacak NE DEDİLER? Fevkalade üzgünüm. Hayatının en verimli çağında Ufuk Güldemir'i kaybetmiş bulunuyorum. Ailesine, çalışma arkadaşlarına, basınımızın bütün mensuplarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Hatırasını saygıyla muhafaza edeceğiz. Türk medyası, özgürlüğe, bağımsız gazeteciliğe inanan, yeri zor doldurulacak bir cesur yüreği, bir büyük insanı kaybetti. Yakınlarının, Habertürk ailesinin ve Türk basınının başı sağ olsun. Kendisi sadece gazetecilik için değil, Türkiye'de girişimcilik için de örnek işler yapmıştır. Bu müesseseyi ve Ufuk Bey'in ismini Habertürk çalışanları yaşatacaktır. Tüm dostlarının, Habertürk camiasının ve Türkiye'nin başı sağ olsun. Cuma günü hastaneye gittiğimizde 'Uyuyakaldı' dediler. Kapı aralığından görebildik. Çok zor bir andı. Onun kadar cesurca, kora kor mücadele eden çok az insan vardır. Çok saygın bir yeri vardı. Habertürk çalışanlarının onun çizgisini sürdüreceğine inanıyorum. Sevgili Ufuk kardeşim de yukarılardan bir yerlerden izleyecektir. Türk basını, son 30 yılda basına yeni fikirleri, ileriye açıklığı, kalıpları kırmayı getiren, devrimci ve çok önemli bir simasını kaybetti. Kendi payıma, çok büyük bir dostu, bir kardeşi kaybettim. Zaman zaman yaptığı harika yorumları ve yarattığı kavramları çok arayacağım. Bizden küçüktü ama böyle alanlarda bize hocalık yapacak kadar da gelişmiş bir zekâya sahipti. Ufuk, hayatın, gazeteciliğin sadece siyasetten ibaret olmadığını, çok daha derin ve kalın damarları olduğunu gösterdi. Hayatımın sonuna kadar onu güler yüzlü haliyle hatırlayacağım. Büyük bir dostumuzdu, sadece patronumuz değildi. Bir yıl önce kanser teşhisi konuldu ve gururla hatırlayacağımız bir mücadele verdi. Dün gece vefat etmeden 1-2 dakika önce yanındaydım, başı dikti ve gazeteciliğe dayandırdığı gururunu son dakikada dahi korudu. O, gazetecilik heyecanını aktarmayı çok seviyordu. Hiçbir zaman Ufuk Güldemir 'şu iş berbat olmuş' demedi. Olmamış dediyse de her zaman nasıl olacağını anlattı. Öğretmeyi çok seviyordu ve içindeki heyecanı anlatmayı çok seviyordu. Buradayız, işimizin başındayız, Ufuk Bey'in istediği gibi iyi habercilik yapmaya devam edeceğiz. Bir arkadaşımı kaybettim ama daha önemlisi, büyük bir meslektaşımı kaybettim. İnternet medyasının öncüsünü kaybettik. Bizim evde Habertürk'ü kurmuştuk. Türkiye'de haber denince, onun kurduğu kanalın akla geleceğini kanıtladı. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin önde gelen isimlerinden, Habertürk grubunun kurucusu Ufuk Güldemir'in vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendik. Yakınlarının, Habertürk ailesinin ve Türk medyasının başı sağ olsun.