15.03.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği, çok değerli projeleri hayata geçiren bir kuruluş. Toplumun acilen çözüm bulması gereken sorunlarını saptamakta ve çözümler üretmekte çok başarılılar.
Derneğin saptadığı, Türkiye'de son yıllarda yaşanan olumsuz gelişmelerin yarattığı sorunlar şöyle:
Türk halkı kentlere göç ediyor. Kentler barındırdıkları nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak hizmeti üretemiyor. Konut sorunu devlet arazilerinde gecekondulaşma ile çözülüyor. Kente uyum gösteremeyen donanımsız ve yabancılaşmış bireyler ortaya çıkıyor. Böylece büyük bir aidiyet gereksinimi kendini gösteriyor. Kent ve kentliye kapanıyorlar. Şehirle bütünleşemeyen köy kültürü yaygınlaşıyor. Rant geliri giderek artıyor. Talepler şiddete yönelik ifade ediliyor. Siyasi parti, mafya, tarikat gibi gruplar, yönetimi ele almaya başlıyor.
Bu gelişmeler sonucunda gecekondudaki kadının durumu da şöyle:
Şiddet, erkek egemen aile yapısı içindeki gecekondulu kadın yaşamının bir parçası. Kadının köydeki işlevi ve kimliği kentte yok oluyor. Aynı kadın eğitimsizlik ve şehre yabancılık nedeniyle eve kapanıyor. Kendisini yarı köylü, yarı kentli olarak görüyor. Gücünü ve yeteneklerini giderek bastırıyor. Çocuğuyla arasında büyük bir iletişimsizlik yaşıyor.
Oysa UNICEF gerçek kalkınmayı şöyle tanımlıyor: "Gerçek kalkınma, insanların kendi yazgıları üzerinde söz sahibi olmaları, kendi önceliklerine kendilerinin karar vermeleri, becerilerini geliştirmeleri, kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan bilgi ve araçlara kavuşmalarıdır".
UNICEF'in tarifinden çok uzak olduğumuz bir gerçek. Dernek bu tarife ulaşmayı hedeflediği için, yeni bir projeyi hayata geçiriyor. Projelerinin ismi "Bireyin kendi ile, gecekondunun kenti ile bütünleşmesinde yaratıcı eğitim projesi".
Bu program çerçevesinde uyguladıkları çeşitli yöntemler var.
Bunlardan biri etkin anne ve öğretmen eğitimi programı. Bu programda 12 hafta süreli iletişim seminerleri var. Etkin anne programında, kendisi ve çevresiyle iletişim kurma, düşüncelerini ve duygularını ifade edebilme, kendisinin ve aile bireylerinin sorumluluklarının farkına varma ve buna uygun davranışlar geliştirme ve çocuk yetiştirmeyle ilgili bilgiler veriliyor.
Eğitim projesinde ayrıca yetişkin okuma yazma programları, gecekondu insanlarının götürüldüğü kültür gezileri, kahve sohbetleri ve bilgilendirme merkezleri aracılığıyla eğitim yer alıyor.
Projeyi uygulayan isimler de çok değerli. Prof. Dr. Ayla Oktay, Prof. Dr. Türkan Saylan, Prof. Dr. Necla Arat, Prof. Dr. Pervin Olgun ve Yiğit Gülöksüz.
Dernek yetkilileri projede çalışmak, maddi ve manevi destek vermek üzere, sorumluluk duyan herkesi bekliyor.
MENOPOZ ve sonrası, kadınların yaşam süreleri gözönüne alındığında hayatın üçte birini etkisi altına alan bir dönem. Bu nedenle çok önemli.
Yakın zamana kadar menopoz konusunda yakın arkadaşlarıyla bile konuşmaya çekinen ve menopozun getirdiği sorunlarla yaşayan kadınlar, artık bu konuda bilinçlenme gayreti içinde. Menopoz kesinlikle bir hastalık değil. Sadece bir dönem. Semptomları ve mücadele yöntemleri bilindiğinde, kolaylıkla başa çıkılabilecek bir dönem. Menopozla ilgili, Novo Nordisk'in kadınlara bir müjdesi var. Yeni çıkardıkları "Kliogest" adlı ilaç, kadınların menopoz sorunlarına çare buluyor.
Bilindiği gibi kadınların bu dönemde HRT (Hormon Replacement Therapy) uygulamaları gerekiyor. Yani bu dönemde vücuttan eksilen veya tamamen yok olan östrojen ve progesteron hormonlarının vücuda dışarıdan verilmesi gerekiyor. Bunların yokluğu, başta kalp hastalıkları ve kemik erimesi olmak üzere, depresyon, cinsel isteksizlik, uykusuzluk, vajinal kuruluk, sıcak basması ve terlemeye neden oluyor. Novo Nordisk'in çıkardığı "Kliogest", östrojen ve progesteron hormonlarını aynı tablette barındıran ilk ürün. Her günün ayrı ayrı işaretli olduğu kutusuyla, Hormon Replasman Tedavisi'ni daha pratik hale getiriyor.
HRT uygulamayan kadınlardaki menopoz sorunlarını şöyle özetlemek mümkün:
* 65 yaşın üzerindeki kadınların yüzde kırkında kırıklar görülüyor.
* Kalça kırığı olan kadınların beşte biri bir yıl içinde ölüyor.
* Kalça kırığı olan kadınların beşte biri bir daha hiç yürüyemeyecek şekilde sakat kalıyor.
* Kadınların yüzde ellisi, kadınlık hormonlarının eksilmesiyle ortaya çıkan kardiyovasküler hastalıklardan ölüyor.