Normal Basınçlı Hidrosefali hastalığına tanı konulmasında güçlük yaşanmasının bir başka etkeni bazı nörolojik hastalıklarla ortak belirtilere sahip olması. Bu nedenle değerlendirmenin deneyimli bir nöroloji veya beyin ve sinir cerrahı uzmanı tarafından yapılması önem taşıyor. Tanı sürecinde önce hastalığın üç ana belirtisi gözlemlenerek klinik bir değerlendirme ve nörolojik muayene yapılıyor. Ardından sıvı birikimini görmek için manyetik rezonans görüntüleme (MRG) veya bilgisayarlı tomografi (BT) kullanılıyor. Tanıdan emin olmak amacıyla “lomber ponksiyon” yöntemine başvurulduğunu ifade eden Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Acka “Bu işlemde bel bölgesinden bir iğneyle beyin omurilik sıvısı örneği alınarak basınç ölçülmektedir. İşlem sıvı basıncının da düşmesini sağladığı için hastada klinik belirtiler düzelebilir. Bu tablo uygulanacak cerrahi tedavinin başarısına işaret eder. Bu tetkiklerin kombinasyonuyla hastalığa tanı konulmaktadır” diyor.
Normal Basınçlı Hidrosefali’nin tedavisi semptomların şiddetine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre planlanıyor. Tedavi genellikle beynin omurilik sıvısının normal dolaşımını sağlamak amacıyla yapılan cerrahi yöntemleri içeriyor. Normal Basınçlı Hidrosefali bulunan hastalarda uygulanan tedavilerle, yürüyüş bozukluğu, idrar kaçırma ve hafıza bozukluğu gibi yakınmalar tamamen düzeltilebiliyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Acka bu hastalığın tedavisinde en yaygın olarak Ventrikülo-Peritoneal Şant Cerrahisi’nin uygulandığını belirterek, sözlerine şöyle devam ediyor: “Şant cerrahisinde ince bir tüp aracılığıyla beyin omurilik sıvısı biriktiği bölgeden alınıp karın boşluğu, kalp zarı veya akciğer zarı gibi başka bir yere yönlendirilmektedir. Bu yöntem beyin ventriküllerinin normal boyutlarına dönmesine ve basıncın azalmasına katkı sağlamaktadır. Endoskopik üçüncü ventrikülostomi yönteminde ise normal sıvı dolaşımına imkan tanıyacak bir alternatif kanal açma işlemi yapılmaktadır. Böylece beyindeki omurilik sıvısı doğrudan bir ventrikülden (su kesesi) diğer ventriküle akar ve normal sıvı dolaşımı restore edilir. Bazı durumlarda ise ameliyat yerine şikayetleri ortadan kaldırmaya yönelik ilaç ve fizik tedavi gibi yöntemler yeterli gelmektedir”