2.Tütsülenmiş gıda ve konserve gıdaları bilinçsizce tüketilmekTütsülenen ve tandırda pişirilen etli gıdalardan yüksek oranda benzapyren maddesi açığa çıkıyor. Bu gibi kanserojen polisiklik hidrokarbonlar kanser gelişimine neden oluyor. Özellikle de etlerin mangalda ateşe yakın tutularak pişirilmesi sırasında nitrozamin denilen kimyasal kanserojen maddeler oluşuyor.
Yapılan çalışmalarda bu şekilde pişirilmiş besinlerin sık tüketilmesinin yemek borusu kanserine yol açabileceği gösterilmiş. Etin hafif-orta sıcaklıkta ve ızgara, fırında pişirme ile haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanılarak uzunca süre pişirilmesi kimyasal karsinojenlerin oluşumunu en aza indiriyor.
Son zamanlarda yemek borusu kanser gelişiminde en güçlü risk faktörlerinden biri olduğuna inanılan nitratlar ve nitritler, vücutta karsinojenik N-nitrozaminlere dönüşüyorlar. Tuzlanmış sebze ve konserve balıkta da N-nitro bileşimleri ve öncüleri yaygın olarak bulunuyor.
Uruguay’da yapılan bir çalışmada, kırmızı et ile fazla beslenmenin yemek borusu yassı hücreli kanser riskini arttırdığını, buna karşılık beyaz et, kümes hayvanlar, balık ve karaciğer ile beslenmenin bu kansere karşı koruyucu etkisi olduğu ortaya konmuş.
Nemli ve sıcak ortamlarda saklanan tahıllarda, fındık, fıstık, ceviz, incir, kayısı gibi bazı kuru meyvelerde ve baharatlarda çoğalan bazı mikroorganizmaların ürettikleri bazı toksinlerin (aflatoksin) yemek borusu kanserine neden olduğu biliniyor. Bu yüzden depolama uygun koşullarda, buzdolabı ve serin depolarda yapılmalı ve küflenmiş besinler üzerindeki küfler atılsa bile hiçbir şekilde tüketilmemeli.
Yemeği küçük lokmalarla ve ağır ağır yemek, midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesinde önemli rol oynuyor. Bu nedenle besinlerin ağızda iyice çiğnenmesi gerekiyor.Aynı zamanda iyice çiğnemek mekanik olarak besinlerin sindirilmesini de sağlıyor. Yapılan bir çalışmada; iyi çiğnemeden hızlı yemek yemenin yemek borusu kanserinde risk faktörü olduğu ortaya konmuş.
Taze meyve ve sebzelerin yetersiz tüketilmesi yemek borusu kanseri riskini artırıyor. Öyle ki meyve sebze tüketimi düşük olanlarda, tüketimi fazla olanlara göre kanser riski 2 kat daha fazla oluyor. Bunun aksine narenciye meyveleri ile C vitamini yemek borusu yassı hücreli kanser riskini düşürüyor. Dolayısıyla her gün, her çeşit çiğ sebze ve salata ile sebze yemeklerinden 2–4 porsiyon, meyvelerden de 3–4 porsiyon tüketmeye özen gösterin.
Özellikle antikanserojen vitaminler ve fitokimyasalları içeren domates, havuç, ıspanak, sarımsak, brokoli, turp, kereviz, karnabahar, lahana, pırasa, enginar, soğan, kereviz, turunçgiller gibi sebze ve meyveleri sık sık tüketmeyi ihmal etmeyin.
•Yemek borusu kanseri genellikle belirti vermiyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Bilgi Baca, kanser ilerlediğinde ise hastalarda en sık “yutma güçlüğü ve kilo kaybı” şikayetlerinin ortaya çıktığına dikkat çekiyor. Göğüs bölgesinde yanma ve ağrı, kusma, gıdaların ağza geri gelmesi, boyunda şişlik, iştahsızlık, ses kısıklığı, kanama, öksürük ve boğulma hissi, diğer belirtileri oluşturuyor.
•Hastalığın seyri ve tedavisi; kanserin evresi ile hastanın genel durumuna, tümörün yaygınlığına, yerleşimine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişiyor. Erken evrede tanı konulabilirse hastalığın seyri yüz güldürücü oluyor. Tümör ileri evrede değilse ve başka organlara sıçramalar yoksa, ilk tedavi seçeneğini cerrahi yöntemle tümörlü yemek borusunun çıkarılması ve çevresindeki lenf bezlerinin temizlenmesi oluşturuyor. Hastanın yutkunmasını sağlamak için mide ile yemek borusunun geri kalan kısmı birleştiriliyor. Değişik yöntemlerle mideden veya kalın bağırsaktan yemek borusu yapılarak işlem tamamlanıyor.