07.06.2021 - 11:19 | Son Güncellenme:
“Kalabalık stresi, sosyalleşme fikrinin yarattığı tedirginlik, yabancılarla yüz yüze iletişim kuramayacağınızı düşünüyor olmanız gayet normal bir durum” diyen Psikolog G. Tansu Ocak, “Tam kapanma ve kısıtlamalar pek çoğumuzu daha önce alışmadığımız ‘ev ortamına’ alıştırdı ve günlük rutinlerimizi değiştirdi. Değişen rutinlere beynimizin verdiği tepki çoğunlukla strestir. Bu duygu, beyninizin 'Bu yeni bir durum, dikkat et' deme şeklidir” diye konuştu.
Dışarıdaki hayata alıştıkça stres düzeyinin azalacağını belirten Psikolog Ocak, bu dönemi kolay atlatabilmemiz için ipuçlarını paylaştı:
İşiniz, ilişkiniz, yapmanız gereken herhangi bir eylemden kaçındıkça kaygı artar ve işler uzun vadede daha da kötüleşir. Erteleme davranışlarınız ortadan kalktığında kaygı seviyenizde de azalma olacaktır.
Endişenizi geçiremiyorsanız ya da kaygılarınız büyüyorsa daha küçük adımlarla başlayın ve zamanla adımlarınızı büyütün. Normal hayata dönüşünüz bir anda olmak zorunda değil. Alışmayı bekleyebilirsiniz.
Üşendiğiniz, çekindiğiniz işleri ne kadar sıklıkla yaparsanız o kadar hızla alışırsınız. Rutinler, siz onları düzenli olarak uyguladığınızda rutinleşirler.
Kaygılarınıza odaklanırsanız, endişeleriniz artar. Ancak heyecan duyduğumuz ya da özlediğimiz işlere odaklanırsak o zaman kaygı yerini heyecana bırakacaktır.
Güvendiğiniz insanlarla endişelerinizi paylaşmak, onlara duygularınızdan bahsetmek daha az kaygılı hissetmeniz açısından oldukça önemlidir.
Birçok insan, sosyal hayatına geri döndüğünde virüs kapma ya da hastalanma kaygısını da yanında taşıyacak. Yalnız olmadığınızı fark etmek bu durumu yönetmenizi de kolaylaştırır.
Sosyalleşmeye önce aile ve arkadaşlarla başlarsanız, beklentileri karşılama konusunda daha rahat ve daha az kaygılı hissedersiniz. En önemlisi, keyif aldığınız şeyleri hatırlayın ve yeniden yapmaya başlayın.