17.08.2023 - 13:48 | Son Güncellenme:
Son günlerde sosyal medyada trend olan Barbie furyasının beden algısına etkisine ilişkin açıklamalarda bulunan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Taha Can Tuman, yeme bozukluklarının gelişiminde genetiğin dışında sosyoekonomik, kültürel ve çevresel etkenlerin de önemine dikkati çekti.
Doç. Dr. Tuman "Kültürel olarak zayıf görünmenin idealize edilmesi, özendirilmesi moda ve magazin dünyasında zayıf ve ince olmanın beğenilmenin ve başarmanın koşulu gibi sunulması, ailede zayıf görünümü destekleyen tutum ve davranışlar, kilolu olduğu için eleştirilmesi, genç kızların beden algısında bozulmaya ve anoreksiya gelişimine zemin oluşturur" dedi.
Barbie bebeklere benzemeye çalışan modeller, photoshop’lu reklamlar ve sosyal medya paylaşımları özellikle genç kızlarda beden algısında bozulmayı tetiklediğine vurgu yapan Tuman, "Barbie bebeklerle oynayan çocuklar ve zayıf mankenlerin olduğu reklamlara ve sosyal medya paylaşımlarına maruz kalan genç kızlar, kendi bedenlerinden dolayı daha mutsuz hissettirmektedir. Bu durum yeme bozukluklarının gelişimine zemin hazırlayabilir" açıklamasında bulundu.
Gerçekdışı beden görünümü beklentisinin genç kızlarda beden algısında bozulmaya yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Tuman, bu durumun kilo almaktan aşırı korkmaya neden olabileceğine ve buna bağlı yemekten korkma, kalori hesabı yapma, sağlıksız diyetler yapma gibi yanlış davranışlara neden olabileceğinin altını çizdi.
Anoreksiya hastalarının belirgin biçimde düşük beden ağırlığına sahip olduğunu ileten Tuman, "Anoreksiyanın kısıtlayıcı ve bulimia olmak üzere iki tipi vardır. Kısıtlayıcı tipinde kalori alımını aşırı kısıtlama, aç kalma veya aşırı egzersiz ile kilo verme çabası varken, bulimia tipte tıkınırcasına yeme ve yediklerini kusma ya da lavman, laksatif ve idrar söktürücü ilaç kullanımı ile çıkarma şeklinde davranışlar görülür. Yeme bozuklukları birbirine dönüşebilir" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Anoreksiya'nın erkenden tanınıp tedavi edilmesi gerektiğini hayatı tehdit eden ölümcül bir hastalık olduğunu vurgulayan Tuman, "Beden kitle indeksinin 16’nın altında olması hastalığın ağır düzeyde olduğunu gösterir. Anoreksiya hastalarında sıklıkla depresyon eş tanısı da vardır. Aşırı kilo vermeye bağlı hormonal dengesizlikler, adet görememe, kas kaybı, dişlerde çürüme, kemiklerde zayıflama, böbrek hasarı, beyinde küçülme, elektrolit dengesizliği ve buna bağlı kalpte ritim bozuklukları ve ani kalp durmasına bağlı ölümler görülebilir" dedi.
Gerçek dışı bedende olma arzusundan doğan problemlerle ilgili Tuman şu ifadelerle açıklamasını sonlandırdı: "Bu hastalığı önlemek için aşırı zayıflığın özendirilmesinin engellenmesi, reklamlarda normal kilolu kadınların da yer alması, gerçeklikle bağdaşmayan aşırı zayıf oyuncak bebekler yerine normal kiloda gerçeklikle bağdaşan beden ölçülerine sahip oyuncak bebekler üretilmesi önemlidir."