Alerjik konjonktivitin başlıca bulgularını gözlerde kızarıklık, kaşıntı, sulanma ve ışık hassasiyeti olarak sayabiliriz.
Mevsimsel alerjik konjonktivit, mayıs ve temmuz aylarında çayır otu ve bitki polenlerine bağlı olarak gözün reaksiyon göstermesidir.
Polenlerden kaynaklandığı için diğer sistemik bulgularda eşlik edebilir. Aksırma, öksürme ve nefes darlığı gibi sorunlarla da karşılaşabiliriz. Genel olarak çocuk yaş grubunda daha fazla rastlamaktayız.
Göz kapaklarında ve gözümüzün saydam tabakasında da tutulum olabilir. Genel olarak bulgular 10 yaşından itibaren ortaya çıkar. Erkek çocuklarda ise 4 kat daha fazla görülüyor. 20 yaşından sonra alerjik konjonktivitin gitgide azaldığı bilinen bir durum.
Vernel konjonktivit genellikle sıcak ve kuru iklimlerde olduğu için ülkemizde Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde daha sık rastlamaktayız.
Saat 11.00 ila 16.00 arası güneşin dik olarak geldiği vakitte dışarı çıkmayı çok fazla tavsiye etmiyoruz. Polenlerin yayılım saatlerinde de hassasiyeti olanları uyarıyoruz
Dışarı çıkılması gerekiyorsa mutlaka koruyucu güneş gözlükleri ve siperlikli şapka takılmalı. İç ortamlarda kaldığımız zamanlarda pencereleri mümkün olduğunca kapalı tutmalıyız. Havalandırma yerine polen filtresi olan klimalardan faydalanmalıyız.
Arabayla seyahat esnasında camları kapamayı tavsiye ediyoruz. Soğuk kompres uygulamalıyız. Suni gözyaşı uygulanması gözümüze gelen polenleri uzaklaştırmak açısından faydalı olur. Mümkünse bu dönemlerde kontak lens kullanımına ara vermek gerekiyor.
Hem anne hem de babalarında alerjik bulgular olan insanlarda yüzde 60 civarında alerjik göz bulguları ortaya çıkar. Alerjik göz rahatsızlığı olan kişileri atopik (genetik yatkınlık) olarak tanımlıyoruz.
Bu kişilerde göz alerjisi dışında astım gibi başka rahatsızlıklarda ortaya çıkar. Hastalık ilerleyici ve tekrarlayıcı formata büründüğünde gözümüzün saydam tabakasını etkileyerek kalıcı görme kayıplarına neden olabiliyor.