Ey oğul zincir kırıp hür ol yeter!Bulmamıştır kimse altından değer.
Bir deniz dökmüş olursan testine,Kısmetinden başka rızk almaz yine!
Aç gözün doymaz ki hiç göz testisi,Hep kanaatkâr sedef var incisi!
Aşkının uğrunda yırtsan gömleği,Hırsta kalmaz bil ki gönlün isteği.
Şâd olup kal! Sevdamız hoş aşkımız,Derde dermân, senle bitmiş kaygımız!
Hem azâmet, kibrimiz, nâmusumuz;Sensin Eflâtun’u Calinus’umuz.
Toprak insan, aşkla göklerden geçer,Aşk yüzünden, Tûr ki coşmuş raks eder.
Öz dilinden ayrı kalmış kimseler,Yüz lisan, yüz nağme bilmişken, susar!
Cümle mâşuktur ve âşık örtüsü,Canlı canandır ve âşıktır ölü.
Aşkta, sabrı bulmamış sersem kişi,Bir kanatsız kuştur artık, vâh işi!
Öyleler var dille “İnşaallah” demez,Kalbe yerleşmiş, duyulsun istemez.
Kudreti Hak’tan alır almaz ilâç,Kudret-i Hak, ilâcın olmuş mizâç.
Aşk-ı Mecnûn neyse, ney neşretmede,Kanla dolmuş yol nedir, bahsetmede.
Söyleyen dil varsa tâliptir kulak,Ancak âşık, akla sırdaş oldu bak.
Dinle neyden, bak neler söyler durur,Dertlerinden ayrılıktan dem vurur.
İstiyor aşk, cümle söz olsun ayan,Ayna vazgeçmez ki resmi sunmadan.