11.01.2024 - 12:42 | Son Güncellenme:
Pedofilinin, psikiyatri literatüründe cinsel perversiyon veya parafili olarak tanımlanan bir davranış bozukluğu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Çocuklara ‘cinsel sevi’ ruh dünyaları araştırıldığında çoğunda önemli psikolojik patolojiler var ve bu kişilerin çeşitli travmaları var. Bu travmaların, ‘seksüel narsizm’ dediğimiz bir özellikleri bulunuyor. Kendinden zayıf ve güçsüz kişilerle birlikte olma isteğiyle ortaya çıkıyor. Kendi egolarını üstün ve güçlü gördükleri için kendilerinden zayıf çocuklarla birlikte olmak istemeleri ile ilgili bir eğilim oluşuyor bu kişilerde” dedi.
Bu kişilerin karşı cinsle beraber olmaktan korkup kaçındıklarını da anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Bu durumda bazı kişilerde çocuklara karşı, bazı kişilerde hayvanlara karşı ortaya çıkabiliyor. Pedofililerde, 'cinsel sevgi nesnesi' çocuklar olabiliyor. Pedofili kişilerde cinsel sevgi nesnesinin kötü örnekler ve kötü öğrenmeler sonucunda ortaya çıkması mümkün. Aileden birinde varsa veya oluşturduğu alt kültürde bu normal kabul ediliyorsa bu durum devam edebilir” diye konuştu.
Cinsel özgürlük cinsel sorumsuzluk olarak algılanmaması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, “Cinselliğin saygın olmadığı ailelerde pedofiliye daha sık rastlıyoruz. Cinsellik, özel, mahrem ve saygı sınırlarında yaşanan bir kavram olmalı. Cinsellik yaygınlaşıp değersizleştikçe insanların cinsel uyarılma eşiği düşüyor. Normalde daha zor uyarılacak bir kişi daha kolay uyarılabiliyor. Bu nedenle pedofili yaygınlaşıyor” diyerek topluma “Cinselliği ayağa düşürmeyin” uyarısında bulundu.
Cinsel istismara uğrayan çocuklara ilişkin tedaviye de dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Öncelikle istismara uğrayan çocukların bütün kayıtlarının alınması gerekir. Türkiye'de Çocuk İzlem Merkezleri var. Burada kayıtlar alınıyor çünkü çocuğa olayı tekrar anlattırmak ikincil, üçüncül travmalar oluyor. İleriki yaşlarda ortaya çıkan birçok hastalığı incelediğimizde şunu görüyoruz; çocukluk çağı travma ölçeğini uyguluyoruz” dedi.