Teşhis için en az 6 aylık bir sürede şikâyetlerin daimi veya aralıklı olarak varlığı esastır. Ayrıca tanıda karın ağrısı ya da huzursuzluğunun yanı sıra, spesifik ayrım yapılabilmesi için şikâyetlerin tuvalete çıkmak ile rahatlaması, tuvalete gidiş sıklığının değişmesi ve dışkı formasyonunda değişiklik bulgularından en az ikisinin varlığı gereklidir” dedi.
Hastaların iltihap zannettikleri beyaz yoğun küçük akıntının ya da parçacıkların dışkıdaki varlığının adeta bir kural olduğunu belirten Prof.Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, hastalık hakkında şu bilgileri aktardı:
"Hastaların bir kısmı tuvalete koşarak gitmek zorunda kalıyor, tuvalette çok uzun süre bekliyor, dışkılamadan sonra halen bağırsaklarının tam boşalmamış olduğunu hissediyor ya da tuvalette aşırı derecede zorlanıyor. Bu şikayetler hastanın hayat kalitesini ciddi şekilde etkilliyor. Ancak şikayetler gece uykusundan asla uyandırmıyor ve ishal hakim tipte dahi hastalarda kilo kaybı gelişmiyor."
Hastalarda karın ağrısının genellikle aralıklarla gelen kramp tarzında olduğunu ve alt karın bölgesini etkilediğini; bazı hastalarda hastalığın dışkı kaçırma ile kendini gösterebildiğini söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof.Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, “Çoğu hastada sabah tuvalete ilk çıkış son derece sert ve zor olup, bunu 1-2 saatlik zaman sürecinde sık ve yumuşak çıkışlar izler.
Hastalarda derin bir kansızlık ya da demir eksikliği, ciddi iştahsızlık ya da kilo kaybı, dışkıda kan görülmesi ise alarm bulgularıdır. Bu durumda huzursuz bağırsak sendromu dışındaki, hayatı tehdit edici bazı kritik hastalıklar düşünülmeli ve ona göre tetkikler yapılmalı.
Hastalık genellikle geç 10'lu yaşlar ile erken 20’li yaşlarda ortaya çıkar. Eğer semptomlar 40 yaş üstünde ve ani olarak ortaya çıkıyorsa ciddi bir rahatsızlığın olabileceği düşünülerek detaylı araştırmalara gidilmelidir” diye konuştu.
Hastalığın belli bir sebebinin olmadığını ancak hastaların ruhsal yapılarında kaygı bozukluğu bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, “Rahatsızlığı yaşayanların 3’te 2’si kadın hastalardır. Hastalığın temel mekanizmasını, doğuştan gelen anormal bağırsak motilitesi (kasılma/gevşeme hareketleri) oluşturur.
Stresin ise bu durumu artırdığına inanılıyor. Doktor tanı ve tedavisine ihtiyaç duyan IBS hastalarının yüzde 50’den fazlasında depresyon, anksiyete ya da somatizasyon bozukluğunun varlığı biliniyor" bilgisini verdi.
Huzursuz bağırsak sendromuna karşı ilaç tedavisi, bazı diyet kısıtlamaları ve psikolojik tedavinin uygulandığını vurgulayan Prof.Dr. Gürbüz, “Tüm tedavi alternatiflerinin bir arada uygulanması başarı şansını artırıyor. Doğru tedavi için tecrübeli ve hastasından usanmayan, hastasına sürekli olarak bu hastalığı yeneceği ümidini vermeyi ilke edinmiş gastoenterologlara ihtiyaç var” açıklamasında bulundu.