Düzenli kahve tüketen bireylerde demans, inme, depresyon, karaciğer ve kolon kanseri, kalp damar hastalıklarına daha az rastlanıyor. İçeriğindeki polifenoller, antioksidan ve iltihabı baskılayıcı etki gösterdiğinden, kafein, metabolizmayı hızlandırıyor ve yağ yakımını da artırıyor. Ayrıca kahvenin kronik hastalık riskini azalttığı araştırmalarla ortaya koyuldu.
Kahve ile ilgili sayılan tüm bu faydalı özelliklerin 'çekirdek kahveler' için geçerli olduğu ise uzmanların en çok dikkat çektiği noktalardan biri. Yapılan bir araştırmada düzenli filtre kahve tüketen kadınlarda meme kanseri riski yüzde 50 daha az görülürken, düzenli granül kahve tüketen kadınlarda ise bu risk yüzde 50 daha sık gösteriliyor.
Günlük kafein tüketim limiti kilogram başına 3 ila 4 mg olarak hesaplanabilir. Yani 70 kg ağırlığında bir birey günlük ortalama 280 mg güvenli kafein limitini geçmemeli. Günlük 400 mg kafein limiti üzerine çıkanlarda ise kafein toksisitesi görülebiliyor. Buna bağlı gelişen bazı belirtiler ise çarpıntı, anksiyete, huzursuzluk, halsizlik, uykusuzluk, ellerde titreme olarak sıralanabilir.
Aşırı kafein tüketimi kan basıncını yükseltebiliyor ve vücuttan kalsiyum atılımını artırarak kemik kırılganlığını artırıyor. Bir fincan Türk kahvesinde 40 ila 50 mg, 1 kupa filtre kahvede ise 150 ila 250 mg kafein bulunduğunu düşünüldüğünde, günlük kafein tüketim limitinizi gözden geçirmeniz gerek.
Kahve içmek için sabah ilk uyandığımız erken saatleri tercih etmemelisiniz. Bu saatlerde kortizol yüksek oluyor. Kortizol, böbrek üstü bezinin kabuk bölgesinde üretilen, vücudun strese gösterdiği tepkiyi düzenleyen bir hormon olduğundan gün içerisinde kortizol düzeyinin azaldığı zamanlarda kahve içmek enerjinizi destekleyebilir.
Erken uyanan bir birey için genelde yaklaşık sabah 09.30-11.30, öğleden sonra 13.00- 17.00 saatleridir. Uyku problemleri yaşayan bireyler ise en geç 18.00 itibariyle kafein içeren içecekleri tüketmeyi bırakmalı.