Prof. Dr. Şahin Kabay, “İnsan vücudu dengeli ve sürekli olarak idrar üretir. Bu idrarı üretme biçiminde bir dengesizlik olması halinde vücutta taş oluşabilir. Buradaki en önemli etken içilen su miktarıdır. Diğer bir etken ise taş oluşumuna neden olan maddelerin idrarda bulunup bulunmamasıdır. En önemli bulgu, çoğu hastada görüldüğü gibi ağrıdır. Ancak ağrı taşın boyu, şekli ve idrar yollarındaki yeri gibi özelliklerine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bazen tamamen ağrısız olabilirken bazen de tedavilere dahi yanıt vermeyen şiddetli ağrılar olabilir. Taş normal idrar akışını engelliyorsa 'renal kolik' olarak bilinen şiddetli ağrıya neden olur. Bu ağrı bel ve böğür bölgesinde hissedilen keskin bir ağrıdır. Ağrı kasık veya uyluk bölgesinde de hissedilebilir. Erkekler yumurtalıklarında da ağrı hissedebilir. Ayrıca ağrı ile birlikte bulantı, kusma, idrarda kan, idrar yaparken ağrı hissetme, ateş gibi belirtiler de görülebilir. Taşlar böğür bölgesinde tekrarlayan ağrılara neden olabilir. Bazen taşlar ağrı olmaksızın da görülebilir. Bu taşlar ancak genel kontroller ya da genellikle diğer hastalıklar için yapılan görüntüleme işlemleri sırasında tespit edilir” diye konuştu.