Renk ve/veya şekil olarak benin bir yarısının diğer yarısına benzememesi.
Benin sınırlarının (yüzeyi değil) düzensiz (girintili-çıkıntılı) olması.
Benin renk dağılımının homojen olmaması (kahverengi, siyah, gri, beyaz, kırmızı gibi farklı renklerin, birden fazla sayıda bir arada bulunması.)
Benin çapının 6 mm’den büyük olması (kabaca bir kurşunkalem silgisinin çapından büyük olması.)
Var olan bir bende meydana gelen boyut, şekil değişiklikleri; bende kaşıntı, kanama, kabuklanma gibi belirtilerin ortaya çıkması.
Deri Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sedef Şahin, bazı kişilerin benlerinin muayene ve takibi konusunda çok daha hassas davranmaları gerektiğini belirtirken, deri kanseri açısından riskli grupta olanları şöyle sıralıyor:
Çilli, renkli gözlü kişiler. Vücudunda çok sayıda (75-100 veya daha fazla sayıda) beni olanlar. Ailesinde (özellikle 1. derece akrabalarında -anne, baba, kardeş) melanom öyküsü olanlar.
Çocukluk çağında su toplayacak düzeyde güneş yanığı öyküsü olanlar. Geçmişinde deri kanseri (bazal ve skuamöz hücreli kanser) öyküsü olanlar. Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler
Son yıllarda benlerin dijital olarak daha detaylı görüntülenmesi ve değerlendirilmesine olanak sağlayan dermoskopi yönteminin, erken teşhiste büyük fayda sağladığına dikkat çeken Prof. Dr. Sedef Şahin “Özellikle çok sayıda beni olan kişilerin mevcut benlerinin bilgisayar ortamında fotoğraflanıp saklanmasına olanak tanıyan bu yöntem, takip sürecinde benlerde meydana gelen değişiklikleri erken ve objektif şekilde fark etmemizi sağlıyor.
Risk grubunda olan hastalarımıza, yine bilgisayarlı dermoskopi yöntemi ile tüm vücut ben haritalandırılması yapıp onları bu şekilde takip ediyoruz. Ancak bu tabii ki, sadece hastaların düzenli olarak muayene ve takibe gelmeleri ile mümkün. Ne yazık ki pandemide hastalarımızın bir kısmının COVID-19 bulaşma endişesi nedeniyle bu süreci aksattıklarına şahit olduk. Bunun olumsuz sonuçlarını dilerim pandemi sonrası süreçte gecikmiş tanı ve gecikmiş tedavi şeklinde gözlemlemeyiz” diyor.