Etki mekanizmalarından da söz eden Gastroenteroloji Uzmanı Prof.Dr. Melih Özel, "Açlık dönemlerinde hücreler, evrimsel olarak korunmuş olan savunma mekanizmalarını ortaya çıkartıyor. Bu mekanizmalar glukoz regülasyonunu kontrol ediyor, enflamasyonu baskılıyor ve stres direncini artırıyor. Bu sayede, oksidatif ve metabolik strese karşı direnç yolakları ve hasarlı moleküllerin uzaklaştırılması ya da tamiri mekanizmaları aktifleştiriyor" dedi.
Hayvanlarda yapılan çalışmalarda, bazı moleküllerin kullanımı ile tıpkı aralıklı açlıktaki metabolik değişimin oluşabildiğinin gösterildiğini ve bu sayede hem kilo kontrolü sağlanırken hem de bazı hastalıkların kontrolü konusunda yol alınabildiğini anlatan Prof.Dr. Melih Özel, “Aralıklı beslenme ve aç kalmanın, yaşam süresini uzattığını gösteren hayvan deneyleri var. Ancak insanlardaki klinik çalışmalar şu ana kadar bunu ortaya koyabilecek kadar uzun süreleri kapsamamış. Dolayısıyla insanların bu aralıklı beslenme konusunu uzun yıllar sürdürüp sürdüremeyeceği ve eğer sürdürebilirlerse, bunun insan yaşamını uzatıp uzatmayacağı konusu henüz tam olarak bilinmiyor.
Ek olarak klinik çalışmalar genellikle genç veya orta yaşlı hasta gruplarında yapıldığı için bu sonuçların tüm yaş gruplarına yönlendirilip yönlendirilemeyeceği de net değil. Aslında sorun günlük alınan toplam kaloride ve deyim yerindeyse abur cubur yenip yenmemesinde yatıyor. Seçtiğiniz aralığa göre kadınlarda 12-14 saat, erkeklerde 14-16 saatlik bir 'oruç' sonrası alınan yüksek proteinli bir öğün gün içerisinde glisemi kontrolü ve keton cisimlerinin yakılmasında çok etkili.
Gün içerisinde alınan total kalori, günlük fiziksel aktivite, kalori harcama düzeyi ve diyetin içeriği de önemli. Dolayısı ile 'kahvaltı' yerine günün ilk öğünü demek daha doğru herhalde" şeklinde konuştu.