YaşamFüzelere emir veren füze mi olur? Dönüşü yok: Pes dedirten 'Kıyamet roketi'

Füzelere emir veren füze mi olur? Dönüşü yok: Pes dedirten 'Kıyamet roketi'

11.03.2025 - 06:50 | Son Güncellenme:

Nükleer silahlar söz konusu olduğunda hemen herkesin gözünden kaçan ancak oldukça önemli olan hususlardan biri de iletişimdir. Bu sebeple ABD nükleer savaş emrini kesintisiz iletmek için şoke edici bir sistem geliştirdi: 'Kıyamet Roketi.' İşte yanlış bir anlaşılmanın geri dönüş şansı tanımadığı durumları en aza indirmek için başvurulan yöntemin detayları.

Füzelere emir veren füze mi olur Dönüşü yok: Pes dedirten Kıyamet roketi

Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Günümüzde nükleer silahların kullanıldığı bir film söz konusu olduğunda, izleyicinin beklentilerinden biri de yüksek rütbeli subayların bomba hakkında hararetli bir tartışmaya girmesidir. Genellikle bu sahne, karmaşık bir mesaj ya da şüpheli bir emir üzerine patlak verir ve karakterler, nükleer saldırının ahlaki ve stratejik boyutlarını sorgulamaya başlar. Ancak gerçekte süreç çok daha sistemli ve kesindir.

Haberin Devamı

Nükleer silahların fırlatma prosedürü, belirli aşamalardan oluşur ve bu silahlardan sorumlu askerler, en ufak bir hata payı bırakmamak için sürekli olarak eğitilir. Kritik an geldiğinde, fırlatma kodları doğrulandığında füzeler ateşlenir, tartışmaya mahal yoktur. Asıl zorluk, bu ölümcül emirlerin füzeleri ateşleyecek askeri birliklere güvenli bir şekilde ulaştırılmasıdır. İşte bu noktada, nükleer silaha sahip her devletin kendine özgü bir çözümü devreye girer. Bu çözümlerden en ilginçlerinden biri, ABD'nin Soğuk Savaş sırasında geliştirdiği “Acil Durum Roketi” ya da bilinen adıyla 'Kıyamet Roketi' sistemidir.

Füzelere emir veren füze mi olur Dönüşü yok: Pes dedirten Kıyamet roketi

FÜZELERE FIRLATMA EMRİ YİNE FÜZELERLE VERİLECEKTİ 

Soğuk Savaş, insanlık tarihinin gördüğü en ilginç dönemlerden birisi oldu. Bu süreyi kapsayan zaman, doğu ve batı bloğu olarak ikiye bölünen insanlık, birçok probleme kimi zaman sınırları zorlayan çözümler üretti ve teknolojik anlamda önemli ilerlemeler elde etti. İletişim teknolojilerinin de gelişmesiyle birlikte, nükleer silahlar başında reaksiyon nöbeti tutan askerlere emirlerin ulaştırılması için ilginç fikirler ortaya atılmaya başlandı. Nükleer caydırıcılığın temelleri güçlü iletişim hatlarına bağlıydı. Olası bir nükleer savaş başladığında, ne olursa olsun ABD Başkanının emirleri füzelerin başında bekleyen askerlere ulaştırılmalıydı. Bu amaçla yapılan çalışmalarda ulaşılan sonuç, hava ve füze üslerine emirleri ulaştıracak en iyi yolun yine bir füzeden geçtiğiydi. İşte o füze, AN/DRC-8 Acil Durum Roket İletişim Sistemi (ERCS) idi. 

Haberin Devamı

Başkanın gerekli emri vermesi durumunda, nükleer silahların kullanılmasına yönelik emirler Ulusal Askeri Komuta Merkezi (NMCC) aracılığıyla, sahadaki kuvvetlere Acil Durum Eylem Mesajı (EAM) şeklinde iletilecekti. Planlayıcılar acil durum mesajlarının iletilmesi için birçok yöntem belirlemişti ve 1960’lı yılların başında bunlardan birisi de Acil Durum Roket İletişim Sistemi (ERCS)'ydi.

Acil durum emirlerini iletecek hava ve kara tabanlı sistemlerin kullanılamaz hale gelmesi durumunda devreye alınacak roketler, aslında otomatik bir acil durum mesajı vericisiydi. Fırlatıldıktan sonra dünyanın alt yörüngesinde konuşlanacak roket, ulaşabildiği tüm askeri birliklere radyo sinyalleriyle emirleri içeren mesajı yayınlayacak şekilde çalışacaktı. Fırlatıldıktan sonra geri alınması mümkün değildi. Tüm diğer iletişim sistemleri ve hatta ABD yol edilmiş olsa bile ERCS, kıyamet emirlerini iletmeye devam edecekti. 

Haberin Devamı

Füzelere emir veren füze mi olur Dönüşü yok: Pes dedirten Kıyamet roketi

Roketin içinde bulunan verici

SSCB İLE YAŞANAN GERİLİM ALTINDA GELİŞTİRİLDİ 

ERSC roketleri, Soğuk Savaş’ın nükleer kıyamete dönüşmesine en yakın olduğu 1960’lı yılların başında geliştirildi. SSCB ve ABD arasındaki gerilim sürekli olarak artmaya başlamış, 1962 yılında Sovyetler Birliği’nin Küba’ya nükleer füzeler yerleştirdiği ortaya çıkınca gerilim tavan yapmıştı. Savaş çok yakın görünüyordu ve iletişimin sağlıklı olması için alternatifler gerekliydi. ERSC için yapılan çalışmalar kısa sürede ihale haline getirildi ve ihaleyi Allied Signal Aerospace Communications Systems şirketi kazandı. Şirket tarafından geliştirilen AN/DRC-8, ABD hükümetinin beklentisini karşılayacak bir ürüne dönüştü ve 1962 yılında Kaliforniya'da test edildi. İlerleyen dönemde rokette yapılan değişikliklerin yenilenen testlerde onay aldı ve ERSC ilk başarılı testini 1966 yılında gerçekleştirdi. Bu test sırasında, bir ERCS başarılı şekilde uzaya çıktı, mesajını önceden belirlenmiş alt hat boyunca iletti ve ardından Dünya'ya geri düştü. ERSC, 1967'nin sonlarında operasyonel olarak onayladı ve hizmete girdi. 

1991 yılına kadar ABD ordusu zaman zaman ERSC roketleri ile test ve eğitim görevleri yapmaya devam etti ve yeterlilik düzeyini ölçtü. 1980'lerin ortalarına gelindiğinde, ERCS filosu 12 füzeden oluşuyordu ve bunların sekiz ila on tanesi her zaman alarm durumundaydı. Ancak 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması, ERSC roketleri için de sonun başlangıcı oldu. Başkan George H. W. Bush'un Amerikan stratejik kuvvetlerinin alarm seviyesini düşürmesiyle 12 füzenin tamamı kullanılamaz duruma getirilerek ordu envanterinden çıkarıldı.

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama

Sağlığınızı kontrol altında tutmak için Vücut Kitle İndeksi (VKİ) hesaplama aracını deneyin!

VKİ HESAPLA
KEŞFETYENİ
Hayranları yasta! Ünlü şarkıcı evinde ölü bulundu
Hayranları yasta! Ünlü şarkıcı evinde ölü bulundu

Cadde | 11.03.2025 - 16:02

Güney Koreli şarkıcı Wheesung, Seul'deki evinde ölü bulundu.

Yazarlar