Aylin LİVANELİ
TÜRKİYE'de bir
devlet kurumundan, ünlü aktör Franco Nero'ya Atatürk'ü oynama teklifi gelmiş. Büyük bir Atatürk filmi projesi hazırladıklarını söyleyen yetkililere cevabı evet olmuş Nero'nun.
"Seve seve kabul ettim ve çok heyecanlandım" diyen Nero yıllar önce verdiği bu cevapla ilgili bir daha hiç haber alamamış. Hala bekliyor...
Time dergisinin açtığı yarışmaya katılmak için milli seferberlik ilan eden Türk halkı nedense bu konulara pek duyarlılık göstermiyor. Bu ülkede bir tek Atatürk filminin olmaması düşündürücü değil mi? Anlaşılan böyle bir proje hazırlanmış ama belki para bulunamadığından ya da başka nedenlerden dolayı vazgeçilmiş. En azından bu filmde oynamayı kabul eden büyük aktöre bir nezaket mektubu gönderilerek film çekiminin gerçekleşmeyeceği bildirilemez miydi?
Birşeyin gerçekleşmeyeceği ya da erteleneceği konusunda bilgi vermemek ne yazık ki bize özgü bir davranış.
Büyük bir Atatürk hayranı olan Nero hala bu rolü istiyor.
Sakıp Sabancı dünyada en çok arzu ettiği şeyler arasında iyi bir Atatürk filminin yapılması olduğunu söylemişti. Sanırım çoğumuzun dileği bu.
Franco Nero şu sıralar, geçenlerde öldürülen ünlü modacı Versace'nin öldürülüşünü konu alan bir filmde Gianni Versace'yi canlandırıyor.
"Yumurta'ya bak!"
Dünyada giderek yaygınlaşan sanal bebek Tamagotchi'nin Türkçe çevirisi böyle. "Tama" Japonca'da yumurta demek. İngilizce'de "Bak" anlamına gelen "Watch" kelimesinin "tch"'ını alıp, Japonların, kelimelerin sonuna ekledikleri "i" harfini de koyunca "Tamagotchi" olmuş.
Sanal bebek ve köpekten sonra şimdi de sanal "Boyfriend" (erkek arkadaş) çıktı. Bu boyfriend'i sevmeniz, ilgi göstermeniz ve ilişkinizi devam ettirmek için onu bira, kumar gibi kötü alışkanlıklardan uzak tutmanız gerekiyor.
Hiç sevmediğiniz birinin resmini koyup sürekli dövebileceğiniz bir Tamagotchi yapılsa eminim daha da çok satardı!
Büyük itinayla bakılıp büyütülen bu sanal bebek ve köpeklerin ölümleri halinde, acılı sahiplerinin onları gömebileceği mezarlar da var artık. Yavruları, gerçek mezarların dışında, Internet'te açılan sanal mezarlara da gömebiliyorsunuz.
Japonya artık dünyadaki yoğun talebi karşılamaya yetişemediği için buradaki müşteriler, ancak sıraya girip birkaç ay bekledikten sonra oyuncaklarına kavuşabiliyorlar.
Bu "faydalı" oyuncağın Türkiye'ye kazandırılmasına neden olduğu için Japonya Büyükelçimizin oğlu Uygar'a minnettarız!
GAZETELERDE hergün "Sanat dünyasının tanınmış ismi .......". "Ünlü sanatçı bilmemkim" gibi cümlelerin yer aldığı haberler okuyoruz. Ne yazık ki biz sanatçıyla "entertainer" arasındaki farkı ayıramıyoruz. Entertainer'in Türkçe karşılığı olan "eğlendirici" yerine belki başka bir kelime bulmak gerekir ama bu deyim her ne olacaksa, bir an önce bulup farkı belirlemeliyiz. Herkes bilir ki sanatçı, sanat değeri olan eserler üreten ya da yorumlayandır. Entertainer da show yapan, kitlelerin eğilimlerine göre üreten, görselliği ön planda tutan kişidir.
Bir kaç örnek verecek olursak; Yves Montand ve Jaques Brel sanatçıdır, Rafaella Carra entertainer'dır.
Güher - Süher Pekinel sanatçıdır, Madonna entertainer'dır. Bu saydığım entertainerlar
son derece başarılı, sevilen insanlardır ve alanları tamamen farklıdır. Türkiye'de de böyle örnek çok ama biz bu iki farklı alanı ne yazık ki birbirine karıştırıyoruz.
BİR çok insan yılbaşını başka bir ülkede geçirmek için seyahate çıkmayı planlıyor. Soğuktan ve kardan bıkanlar sıcak yerlere gidip yeni yıla denizde girmeyi hayal ediyor ama çok dikkatli olmak gerek. Çünkü ülkemizde de yaygın olan sarılık dünyanın belli başlı bölgelerinde salgın halini almış.
İnsanları bilinçlendirmek ve bu hastalıktan korumak için bir kampanya başlatan Uluslararası Hepatit Vakfı uzmanları, özellikle çok çabuk bulaşan Hepatit A virüsünden korunmanın şart olduğunu söylüyorlar. Bu virüs bilindiği gibi su ve yiyeceklerden bulaşıyor ve bir kez bulaştı mı anlaşılana kadar başkalarına geçebiliyor. Hepatit A virüsü alan beş kişiden biri hastanelik oluyor, bazıları da ölüyor.
New York Times, Hepatit A'ya yakalanma riskinin yüksek olduğu yerleri gösteren bir harita yayınladı. Bu haritaya göre Asya, Afrika ve Güney Amerika en riskli (kırmızı renkle işaretlenmiş), Avrupa orta riskli (yeşil işaretli), Avustralya ve Kuzey Amerika en az riskli (sarı işaretli) bölgeler olarak belirlenmiş.
Risk oranının yüksek olduğu yerlerde beş yıldızlı otellerde kalmak, iyi restoranlarda
yemek bir şey değiştirmiyor. Böyle yerlere gitmeden önce mutlaka aşı olunmalı. Türkiye de orta risk alanına girdiğinden, herkes aşı yaptırmalı.